Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '09

 
Kategori
Sinema
 

Türk sinemasının ilkleri

Türk sinemasının ilkleri
 

Türk sinemamızın bazı ilklerini sinemaseverler için yeniden derledim.


Sinema deyince toplumumuzun her kesiminden eğitimli eğitimsiz demeden herkesten muhakkak bir şeyler duyabilirsiniz. Kimisi sinemayı bir eğlence veya vakit geçirme aracı görürken kimisi ise sinemayı bir sanat ve derinliklere yapılan bir yolculuk olarak görür. Nasıl görülürse görünsün gerçek şudur ki yaratıldığı günden bu yana sinema milyonlarca insanı kendisine hayran etmiş ve izleyicisine yaşadığımız dünyayı bazen tatlı, bazen acı, bazen ise hayallerimizde dahi kuramadığımız bir biçimde sunmuştur. Bugünkü yazımda siz sinemaseverlere 100 yıldan fazla bir zamandır dünyada bizlerle olan sinemanın ülkemizdeki ilklerini derleyerek sunmak istiyorum. Ömürlerini, paralarını ve hayallerini sinemaya vermiş büyük ustaları hem bu sayede hatırlayabilir hem de onların bizlere bıraktığı sinema mirasını önümüzdeki kuşaklara içini daha da doldurarak, ülkemizin sınırlarının çok daha ötelerine giderek verebiliriz. Sinemamızın yarınlarının daha güzel olması için dünümüzde yaşamış olan bu ustalara bir kez daha kulak vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

· Sinema ülkemizde 1908 yıllardan başlayarak çeşitli kentlerde halka açılan sinema salonları, gösterilerini yabancı uyruklu ve ülkemizdeki azınlıkların egemenliğinde sürdürürken Cevat Boyer ve Murat Bey’in gayretleri ile girmiştir.

· Şehzadebaşı’nda “Milli Sinema” adı verilen ilk Türk sineması 19 Mart 1914 senesinde açılmıştır.

· I.Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde yedek subaylığını yapan Fuat Uzkınay, Türk sinema tarihinin ilk filmini çeker. “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adını taşıyan ve tarihi anısı olan bu film, aslında 150 metre uzunluğunda bir belgeseldir. Tarihler 14 Kasım 1914’ü gösterdiğinde Türk sinemasının gerçek doğum günü yaşanmaktadır.

( Bu film hakkında yapılan birçok tartışma hala sürmektedir. Bu filmin tam anlamıyla başarılı olarak çekilemediği üzerine bazı yazılar bulunmaktadır.

http://www.kameraarkasi.org/sinema/makaleler/turksinemasinindogusu.html sitesinde bu konuda bir yazı yayınlanmıştır.)

· 1917 senesinde Sedat Simavi’nin yönetmenliğini yaptığı “Pençe” ve “Casus”, Türk sinemasında yarım kalmadan çekilen ilk öykülü filmleridir.

· 1922 senesinde Özel yapımevi olan Kemal Film şirketinin kuruluşuyla Türk sinemasında yeni bir dönem başlamıştır.

· 1923 senesi Türk sineması ve Türk tarihi için bir devrime şahit olmuştur. Bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti küllerinden doğarken diğer taraftan da Muhsin Ertuğrul ilki Halide Edip Adıvar’dan uyarladığı “Ateşten Gömlek”tir. Bu film Kurtuluş Savaşını konu alan ilk film olarak Türk sinema tarihinde yerini almıştır. Bu filmin Türk sineması adına bir diğer özelliği de içinde ilk kez Türk kadınlarının oynamasıdır.

· 1931 senesinde Muhsin Ertuğrul’un “İstanbul Sokaklarında” adlı filmi, Türk sinemasının ilk ortak yapımı (Türk-Mısır-Yunan) olarak tarihteki yerini almıştır.

· İlk korku filmi denememiz ise 1953 yılında yönetmenliğini Mehmet Muhtar’ın yaptığı “Drakula İstanbul’da” filmi olmuştur.

· 1934 senesinde Muhsin Ertuğrul’un ikinci kez perdeye uyarladığı “Leblebici Horhor Ağa” isimli filmi Venedik 2. Uluslararası Film Şenliğine katılarak onur diploması almayı başardı. Ve bu Türk sineması tarihinde yurt dışından gelen ilk ödüldür.

· 1935 senesinde sinemamız Cahide Sonku ile tanışır. Muhsin Ertuğrul, “Aysel Bataklı Damın Kızı'yla” isimli ilmi Türk sinemamıza ilk köy filmini kazandırır. Sovyet sinemasının etkilerini taşıyan film Cahide Sonku’yu sinemamıza kazandırır.

· 1948 senesinde yurt içinde Türk sinemasının ilk resmi yarışması Yerli Film Yapanlar Cemiyeti tarafından düzenlendi.

· Muhsin Ertuğrul’un “Halıcı Kız” isimli filmi 1953 yılında sinemamızın ilk renkli filmi olarak kayıtlara geçti.

· Ertem Gönenç’in “Karanlıkta Uyananlar” adlı filmi 1964 senesinde yapıldı ve ilk işçi işçilerin grevini beyazperdeye yansıtan filmi oldu. Önce sansüre takılan film, daha sonra Türk izleyicisiyle buluştu.

· 1993 senesi ise sinemamızın yeşil mesajlar ile tanışmasına sahne oldu. Bu yıl yapılan “Manisa Tarzanı” ilk çevre filmi özelliğini taşıdı.

Belki de okyanusta bir damla kadar bir bilgi bile sayılmayacak olan yukarıdaki sinemamızın bazı ilklerini internetin yardım sayesinde derledim ve yeniden yazarak sizler ile bir de ben buluşturmak istedim. Dilerim kısa da olsa bu ilkleri yeniden hafızalarınızda canlandırabilmişimdir.

Sinemamızın ilkleri içerisinden seçtiğim bu kısa bilgileri derlediğim sitelere (http://www.kameraarkasi.org/, http://www.turksinemasi.com/ ve http://arsiv.ntvmsnbc.com/)

Ve sinemaseverler ile paylaşan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

 
Toplam blog
: 180
: 4193
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Kariyerini Uzakdoğu sahne ve televizyonlarında geliştiren  sunucu, şovmen, yazar, oyuncu Uğur Rıf..