Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '09

 
Kategori
Sinema
 

Türk sinemasının unutulmaz replikleri

Türk sinemasının unutulmaz replikleri
 

Türk Sineması Unutulmaz Replikleri


Türk sineması beyazperdeyle buluşalı yüzlerce, binlerce film geldi geçti. Hepsi bir dönemin izini taşıyan filmler, ileriki kuşaklara bir miras gibi geçmişi anlattı. Kimi zaman ağlattı, kimi zaman da gülmekten gözlerimize yaş geldi. Kimisinde öylesine cümleler, öylesine kelimeler kullanıldı ki seneler geçti; bu sözcükler unutulmadı. Aşkın ve emeğin kıyasıya yarışını Asya'nın dilinden duyduk ve senelerce kendi kendimize muhakemesini yaptık. "Sevgi neydi? Sevgi emekti. Sevgi dostluktu. Sevgi iyilikti." diyen Asya'ya kimimiz katılırken, kimimiz selvi boylusunu boynu bükük uğurlamasına razı olmadı.


İnek Şaban'ın, Güdük Necmi'ye "Hain Güdük!" diye seslenmesi yetti gülmemize. "Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?" diye sorulan, tamamen saf ve meraklı duygular içinde sorulan soru karşısında afallayan belediye başkanı gibi biz de şaştık kaldık. Şaşkınlığımız geçince de bastık kahkahayı.

Sadık'ın babasıyla konuşmasında, oğlu Deniz için endişesine ortak olduk. "Ona bir oda ver baba, bir evi olsun. Gidecek başka bir yeri yok." dediğinde boğazımızda düğümlenen yumru gibi vurdu hayatın acımasızlığı yüzümüze.

Türk sinemasının dört yapraklı yoncası Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın'lı filmlerde kullanılan sade ve temiz Türkçe'nin doyumunu yaşadık. Unutulmaz jönlerimiz Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Ediz Hun ve Kartal Tibet'in "Naayyyırr nolamaz." demeleri dillerimize pelesenk oldu.

Yaşar Usta'nın ailesini korumak için sarfettiği cümlelerle, mazlumun dillendiremediği gerçekler bir tokat gibi indi zengin fabrikatörün yüzüne.

"Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma oğluma! Dokunma gelinime! Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun? Vururum ve dönüp arkama bakmam bile!"

İsmi Kadir olanlar birilerini arayıp da karşısındaki kendini tanımazsa, Kadir İnanır gibi "Deli Kadir ulen!" diyerek cevap verdiler.

Cumali'nin eşkiya Baran'a korku dolu gözlerle bakarak:

"Çok korkuyorum eşkiya, beni bırakma." diye sarfettiği cümle karşısında çaresizliğin ne demek olduğunu anlarken, Baran'la beraber konuştuk Cumali'ye:

"Korkma. Sadece toprağa gideceksin. Sonra toprak olacaksın. Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin. Oradan özüne ulaşacaksın, çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki o arı ben olacam."

Çiçek Abbas'la Şakir'in kapışmasını da çok sevdik. Kapışmanın sonunda Çiçek Abbas'ın "Neaabeer!" demesi bile dokunmadı bize.

Sözün özü; her biri döneminin birer aynası olan filmlerimizden seneler geçse de eskimeyen replikler hala dillerimiz de. İşte yazının sonunda tatlı niyetine gelecek kısa bir listeyle baş başa bırakıyorum sizi:

-Bana annemi tekrar anlatır mısın babacığım?

-Senin annen bir melekti yavrum.

-N'olur gerçegi söyleyin doktor, ölecek miiım?

-Bu ses? Bu ses! Olamaz! Git! Git buradan!

-N'Allah'ım. Sen! Sen...

-Yine mi golü atamadım ha, bu da mı gol değil?

-Güzel olduğunuz kadar da küstahsınız.

-Atıl kurt !

-Nefret ediyorum senden nefret, nefret, anlıyor musun? Nefret!

-Amca, size baba diyebilirmiyim?

-Reca ederim, duygularımla oynamayın.

-Hayır! Durun! O suçsuzdur. Aradığınız suçlu benim!

-Tükür ulan babanın suratına.

-Benim de senin yaşlarında bir oğlum vardı, evladım.

-Biz ayrı dünyaların insanlarıyız.

-Bir zaman fakir ama gururlu bir genç vardı.

-Vücuduma sahip olabilirsin ama ruhuma asla.

-Nen var kuzum.

 
Toplam blog
: 92
: 2632
Kayıt tarihi
: 28.01.09
 
 

Parliament Sinema Klübü'nde yayınlanan filmleri izlemek için çocuk halimle uykudan feragat ettiği..