Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '07

 
Kategori
Tarih
 

Türk tarih tezi ve Halaçoğlu

Türk tarih tezi ve Halaçoğlu
 

Kayseri’de ‘Türk Tarihi ve Kültüründe Avşarlar’ konulu sempozyuma katılan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Kürtler ve Kürt Alevileri hakkında açıklamalarda bulundu. Prof.Dr. Halaçoğlu, Türkiye’de yaşayan Kürtlerin Türkmen kökenli, Kürt Alevilerinin ise ’Ermeni kökenli’ olduğunu iddia etti. Halaçoğlu’nun tarihe ışık tutacak(!) bu açıklamasından sonra, bendeniz Ermeni olduğumu öğrenmiş bulunmaktayım. İlk fırsatta Ermenistan’a hicret edip, Erivan’da ‘Halaçoğlu’ adında bir kıraathane işletmeyi düşünüyorum. Bu veciz saptamadan sonra, beni aslına döndürdüğü için adını yaşatmam farzdır.

Bu açıklamadan sonra, ortalık bir şekilde demeç yarışına döndü. Bir deli, bir kuyuya taş atar, yüz akıllı çıkarmaya çalışır misali, akıllı olup taşı çıkarmaya çalışmayacağım. Aksine, Halaçoğlu’nun üzerine oturduğu mermere, hedef atışlar yapmak niyetim.

Bu açıklamayla, derin istihbarat-tarihçilerimizin bazı uydurmalar konusunda bile anlaşamadıklarını görmek, beni fazlasıyla üzdü. Üzülmeyi bir kenara bırakıp, fikir zenginliği diyerek rahatlama yoluna gidebilirim. Herkesin malumu, daha düne kadar, el altından ve el üstünden, Kürt Alevilerinin Yörük Türkmeni olduğu söyleniyordu. Bir gün içinde kendilerini Alevi Kürt bilenler, Ermeni olduklarını Halaoğlu sayesinde öğrendiler. Yağma yok, yarın da İskoç asıllı olduğumuzu duymak istiyoruz, heyecanlı oluyor.

Her şey 1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu ve 1932’de kurulan Türk Dil Kurumu ile birlikte başladı. Resmi bir tarih gerekliydi, bu öyle bir tarih olmalıydı ki dünyanın bütün milletleri, Türkün geçmişinin ne parlak olduğunu görüp, kendine gelmeli ve titremeliydi. Tam bu noktada işe Mustafa Kemal el attı. Tarihçi Tahsin beyi Meksika Büyükelçiliğine atadı. Tahsin Beyin amacı, Mustafa Kemal’in ortaya attığı Kayıp Kıta Mu efsanesi ile ilgili bilgiler toplamaktı. Tahsin Bey, sanki yukarıdan vahiy inmiş gibi, kısa sürede: Türklerin M.Ö. 12 binli yıllarda, bir doğal felaket sonucunda Pasifik Okyanusuna gömülen Kayıp Kıta Mu’dan, Orta Asya’ya göç ettiğini tespit etti. Bunun sonucunda Azteklerin, İknaların, Mayaların, Kızılderililerin yani bütün insanlığın Türklerden meydana geldiği gibi komik bir sonuç ortaya çıkıyordu. Eh o zaman Kürtlerin de, Türklerden meydana gelmesinden daha doğal bir şey olamazdı. Hiç vakit kaybedilmeden ‘Türk Tarih Tezi’ tezlendi. Kürtlerin payına bu tezden karlar, kart-kurt sesleri düştü. Tez özetle şöyleydi: Kendine Kürt diyenler dağlık alanlarda yaşıyorlardı, kışları iki metreyi bulan karlar yağardı. Yağıştan sonra soğuk rüzgârlar eser ve karın üstü donardı. Bu bölgede yaşayan dağ Türkleri, bu karlara basınca kart-kurt gibi sesler çıkarırdı. Bu nedenle buralarda yaşayan Türkler, kendilerine Kürt demişlerdir. Ne kadar şiirsel değil mi? Duygulanmamak elde değil. Demek ki kar yağan Alaska, Kanada, Sibirya, İsviçre Alpleri ve daha benzeri birçok yerde yaşayan insanlar aslen dağ Türkleriymiş de haberimiz yokmuş.

Yeni bir ülke yaratıldığı iddiasından dolayı uydurulan bu masalların, dünya gerçekliği içinde bir anlamının olmadığını görmek gerek. Yeni bir ülke yaratılıyor ama eskinin (Osmanlı İmp.) dış borçlarının ödenmesi kabul ediliyor. Yeni bir ülke kuruldu deniliyor ama eskinin ele geçirdiği yerlerin (İstanbul’un fethi) kutlamaları düzenleniyor. İstanbul’un fethi kutlanıyor ama yeniden kurulan ülkenin en büyük kentinin, İngilizlerce işgal edilip, geriye çekilmelerinden sonra kutlanılan bir şeyi yok. Yeni bir ülke kuruldu deniliyor ama 10 Nisan 1845’de (Osmanlılar zamanında) kurulan polis teşkilatının kuruluşu bu gün kabul edilerek, 162. Polis Haftası kutlanılıyor. Osmanlılar zamanında Ermenilere yapılanlar şiddetle inkâr ediliyor yeni kurulmuş bir ülkenin tarihçileri yoluyla. Yeni bir ülke kurduk, devrimler yaptık, bir Türkü dünyaya bedel ettik de batılılaşmayı da hedef koyduk. Dünyaya bedeldik, batılılara kavuşalım dedik, dış borç için kuyruklardan çıkmadık. Oysa Kayıp Kıta Mu hikâyesinin öznesi Türkler değil miydi? Herkes Türk’se, bir Türk dünyaya neden bedel olsun ki? Of of, her şey ne kadar da karışık.

Halaçoğlu’nun dedikleri faşizm tanımına giriyor, istifa etmeli, doğru da. Mu’dan yola çıkan bir tarih tezini ortaya atan Tarih Kurumu Başkanının söyledikleri, teze aykırı değil ki? Sinirlenmeyelim, Halaçoğlu başkan kalsın, gülelim eğlenelim. Sıradaki istek parça Yusuf Halaçoğlu için, şarkının adı ‘sevenim sever, sevmeyenim sevmez, açık bütün trafikler’.

 
Toplam blog
: 67
: 1679
Kayıt tarihi
: 11.08.07
 
 

Adıyaman'da doğdu. ilk ve ortaöğrenimimi yatılı bölge okullarında okudu. İzmir 9 Eylül İktisat Fa..