Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Türk toplumu harakiri yapmalı… !

Türk toplumu harakiri yapmalı… !
 

http://www.thegiantpeach.com/images/view.aspx?productId=76676


Açma bu gün perdeleri

Çıkma kapılara çıkma

Ölümüne sevdim seni

Dünyamı başıma yıkma

Dağları başıma yıkma

Ben Seni çok sevdim amma

Onursuz da yaşayamam

Neler duydum sorma neler… !

Ben bu yükü taşıyamam!

diyor bir şarkısında yağız.

At izinin it izine karıştığı, dünkü teröristlerin bugün barış elçisi olduğu, elini silahın kabzasına bile değdirmemiş gazetecilerin demir parmaklıkların arkasında çürütüldüğü bir devirde yüreğinde vatan sevgisi olan herkes harakiri yapmalı.

Bu bir teslimiyetin değil, aksine bu utançla yaşamak istemeyenlerin onur yürüyüşünün ilk adımı olmalı.

İlk öneren olarak bunu ben yapabilir miyim?

Evet!

Yapabilirim.

Yoksa sesimizi duyuramayacağız, yoksa derdimizi anlatamayacağız.

Ve bir mektup bırakmalıyım arkamda.

Çocuklarıma…

Özür dilerim oğlum, özür dilerim kızım. Bu bir zayıflık değil.

Bu! …

Daha düne kadar size öğrettiğim, size aşıladığım tüm doğruların, vatan sevgisinin, millet sevgisinin bugün fasitlikle, bugün kafatasçılıkla, bugün savaş lobisi taraftarlığı ile yer değiştirmiş olmasını size açıklayamamanın verdiği sıkıntıdan kaynaklanmaktadır.

Biliyorum oyuncak olarak bile olsa silahla oynamayın dedim. Bilgisayar oyunlarında silahla oynamanızı yasakladım. Ama şimdi her şey değişti.

Pişmanım!

Tüm bunları size de öğrettiğim için.

Keşke daha doğar doğmaz elinize silahı verip, silahla haşır neşir yaşatsaydım sizleri.

Daha ilkokula başlamadan silahın anayasasını öğrenseydiniz. Bütün parçalarını tanısanız, söküp takabilseydiniz baştan sona. Nereden bilebilirdim ki sizi barış elçiliğine taşıyacak, kahraman olarak ödüllendirilmenizi sağlayacak payenin silahla haşır neşir olmaktan geçtiğini.

Bilseydim sizi gönderir miydim o asker ocağına. Bilseydim kızar mıydım, anne neden peki bakanların, başbakanların çocukları birer ay askerlik yapıyor da biz onsekiz ay askerlik yapıyoruz sorularınıza.

İşte bu yüzden! Sırf bu yüzden!

Bu yanlışımı düzeltmeliyim.

Ve bir mektup bırakmalıyım!

İntiharımdan hiç kimse sorumlu değildir.

Hele sizler hiç.

Hele sayın bakanlarım…

Başbakanım!

Cumhurbaşkanım!

Genelkurmay Başkanım!

Bilumum başkanlarım!

Hiç kimse ama hiç kimse sorumlu değildir!

Tek suçlu benim!

Tek suçlu kendimim.

Tek suçlu doğrularım.

Ve bu doğruları size öğretmiş olmam!

Onun için bundan böyle ben yokum.

Size bırakabileceğim tek nasihatim.

Bundan böyle kalem defter değil silahlarla tanışın. Onlarla haşır neşir olun.

Ve istediğiniz kadar savaş oyunu oynayın bilgisayarda. İstediğiniz kadar adam öldürün Amerikan patentli savaş oyunlarında...

Size hiç kızmayacağım.

Ama bana müsaade edin.

Ben bu onursuzlukla yaşayamam.

Size her şeyi yanlış öğretmiş olmanın verdiği vicdan azabıyla yaşayamam.

Sizleri çok seviyorum. En az bayrağım kadar! En az vatanım kadar! En az dört bir yanı gözelerle bezenmiş dağlarım kadar!

Sakın arkamdan gelmeyin.

Ne siz!

Ne de başkası.

Bu tek başına bir yürüyüş olacak.

Bu tek başına ama kendime göre onurlu!

Kimseyi suçuma ortak edemem!

Mutlu mesut yaşayın yalanlarla…

Mutlu mesut yaşayın kalanlarla…

Başta söylediğim mi… ? Ona bakmayın. O bir anlık kızgınlıkla söylenmiş bir şeydi…

Hiç kimseyi istemiyorum yanımda!

http://www.youtube.com/watch?v=_hYtnAKtBpQ&feature=related

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..