Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Türkan Hoca yanına geliyor Ata’m

Türkan Hoca yanına geliyor Ata’m
 

Bu ülke sizi unutmaz.. Güle güle hocam.. Atatürk'e selam söyleyin !...


Yetmiş dört yıllık dolu dolu geçen yaşantısı maalesef ki, umulduğu değil ama beklendiği üzere dün sabaha karşı, yakalandığı amansız hastalığından dolayı sona erdi. Bildiklerimizin haricinde kim bilir neler neler sığdırmıştı bu yaşantısına.

Burada bibliyografik bir anlatım içerisine girmeye gerek yok. Hep yazıldı, hep çizildi, hep konuşuldu. Ama öyle enteresan bir şey yaşandı ki, yaptıklarından, düşündüklerinden, düşüncelerinden ziyade, hayatının son anlarında, halk nezdinde en çok onun Hıristiyan ve misyoner olduğu görüşleri hakim kılınmaya çalışıldı. Üstelik sizin umre ziyareti yaptığınızı, çocukluğunuzda ve gençliğinizde din eğitimi aldığınızı ve yoğun bir İslami dindarlık yaşadığınızı bilmeden. Özellikle, belli bir kesimin sözcülüğünü yapan, Atatürk’e, Atatürkçülüğe ve onun arkasından yürüyen tüm Cumhuriyet evlatlarına karşı cephe oluşturan, hedef gösteren, küfür etmekten, çamur atmaktan utanmayan, geri kalmayan bazı basın ve yayın organlarının yaptığı yayınlar ve haberler de, her ne kadar çoğulcu anlamda kabul görmese de Türkan Saylan denilince akla gelecektir.

Bugün bu duygu seli içinde herkes tek vücut ve tek fikir olmuşken, öyle olmak istiyorken, herkese Türkan Saylan’ı sorduğunuzda, anlatılan, söylenen o kadar güzel sözlerin içinde, onu nasıl bilirdiniz sorusuna verilen cevaplar arasında, herkes herhalde Saylan isminin haksız yere Ergenekon ile eşleştirilmeye çalıştırılması, ona darbeci, darbe yanlısı denmesi olacaktır.

Türkan Saylan, zaten hastaydı. Halk arasında en beter hastalık olarak bilinen “kanser” ile mücadele etmeye çalıştığı zamanlarda, onu “darbeci” ve “darbe” yanlısı olarak itham edilmesi değil, asıl darbe ona karşı yapılan haksız ithamlar, evinin ve dernek şubelerinin didik aranıp, yerle bir edilmesi, tüm dernek evrak ve dosyalarına el koyulması, öğrencilere verilecek burs trafiğinin sekteye uğrayacak olması, devlet ve hükümet yetkili organlarının bu haksız ve gereksiz işleme karşı otoritesini kullanmaması ve onun bu savaş karşısında yeteri kadar savaşamayacak olması, onu biraz daha bitirdi ve ölümün kucağına biraz daha itti. Oysa, daha yapacak ne çok işi vardı.

Dile kolay !. Otuzaltı bin kız, basit bir eş, işçi, töre kurbanı, vasıfsız bir vatandaş ve hatta “berdel” malzemesi olmaktan kurtarılıp, bu ülkeye hayırlı bir insan olarak yetiştirilmesinde katkısı olmuş. Halbuki o içinde bir ukde ile hayata gözlerini yumdu. Ama giderken o ukdeyi arkadan gelenlere, “yol arkadaşlarına” vasiyet etmeyi ihmal etmedi. Türkan hoca hasta <ı>yatağında “burs verilen, okutulan kız çocuklarının sayısını 100 bin’in üzerine çıkartın” demeyi son vasiyet olarak söylemeyi unutmadı.

Ah keşke bu işi siz başarabilseydiniz ve hocam. Keşke, bu her seferinde Allah, kitap, din, iman diyen allahsız insanlara karşı biraz daha dimdik direnebilseydin de, sert kayaya çarptıklarını anlayabilseydiler. Her seferinde sürekli önünü tıkayan o zihniyet, siz iyice güçten, kuvvetten düştüğünüzde, durumdan vazife çıkartıp, saldırmayı, çamur atmayı amaç ve kural belleyen o zihniyet, şimdi ellerini ovuşturuyorlar mıdır? Sevinmişler midir şimdi? Şimdi onlar amaçlarına ulaşmışlar mıdır ? Siz hayatınızın son günlerinde, yoğun tedavi görürken, insanlara daha iyi görünmek için başınıza bandana takarken, o alçak basın <ı>“Hayatını örtü düşmanlığına adadı. Ömrünün son döneminde başörtü takmaya mecbur kaldı” diye yazınca, acaba şimdi utanmışlar mıdır ?

Dindar olmakla, din adına birilerine, bir yerlere kölelik yaptıklarını anlamayanlar, dindar olmakla, vicdan sahibi olmayı da bilmeleri gerekenler, hak ve hukuku kendi anlayışları çerçevesinde tartıp biçen, örümcek kafalı zihniyet, tören alanı ve Teşvikiye’de binlerce insan sizin arkanızdan size el sallamak, belki bir dua etmek, son kez olsun sizinle beraber olmak için kalabalık oluşturmuşken, aslında yitip gidenin yalnızca sizin vücudunuz olduğunu, arkada nice Türkan Saylan’lar olduğunu anlamışlar mıdır?

Sanmıyorum. Ama bir kez daha gururluyum ki, bu ülkeden sizin gibi bir insan geçti. Bu yaşımda, sizi yakından görmesem de, uzaktan tanımış olmanın verdiği mutluluğu anlatamam. Siz benim için, o tabutunuzun üstüne atılan çok sevdiğiniz beyaz papatyalar kadar berrak, temiz ve beyaz’sınız. Türk halkının zihniyetinde hep yüzü temiz ve alnı açık olarak ve üstelik Atatürk’ün kızı olarak anılacaksınız. Sizi hiç unutmayacak ve anacak olan yalnız cüzzam’dan iyileştirdiğiniz binlerce hasta, otuz altı bin kardelen ve binlerce burs alan öğrenci insan değil, yetmiş beş milyon eksi cemaat insanları ve Atatürk düşmanları eşittir Atatürk Türkiye’sinin insanları hep hatırlayacaktır.

Ruhunuz şad, yeriniz cennet olsun. Güle güle Atatürk kızı !...


../..

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 77 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..