Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ocak '15

 
Kategori
Felsefe
 

Türkçe felsefe yaptım oldu

Türkçe felsefe yaptım oldu
 

Çavuşesko ve Eşi


İnsanı doğadan ayıran şey, kendi doğasını oluşturmasına imkân sağlayan, sorgulama merakı ve araştırma özelliğiymiş!

İnsanın bu özelliğini Filozof’lar milattan asırlar önce keşfetmiş…

Filozof dedim de aklıma felsefe ve felsefeciler takıldı.

Felsefe olmasa filozof sözcüğü lügate girer, dilimizde yer alarmıydı doğrusu merak ettim.

İnsanlık tarihi merak ve arayışla şekillenmiş diyor Filozof!

Ne yani?

İçimizdeki merak dürtüsü olmasa, insanlık tarihi şekillenmeyecek, Âdemoğlu tarihsiz mi yaşayacaktı?

Durun hele durun! Aklım karıştı ve saçma sapan sorular bir biri ardına koşar adım zihnime hücum etti.

Mesela diyorum…

- Cumhuriyetin ilanından sonra dünyaya gelen bir Âdem,  cumhuriyet çocuğu mudur, yoksa teokratik rejim olan Osmanlı çocuğu mu?

- Şayet C. çocuğu ise, Önce cumhuriyete, sonra Atatürk’e ve onun ilke ve inkılâplarına sahip çıkması gerekmez mi?

*Şayet sahip çıkmıyorsa?

-O çocuğu olduğunu kabul ettiği anlamına gelmez mi?

İsterseniz içinde yaşadığımız yakın tarihi alelacele gözden geçirelim.

Sınır komşumuz Irak’ın müteveffa Kralı, Saddam Hüseyin’i, ABD’nin Irak’a müdahalesinden önceki haliyle bir hatırlayalım.

Sonra da ABD’nin müdahalesini, Irak’ın işgalini, Saddam’ın yakalanışını ve  ABD askerlerinin;

Pazarda cambazların satın alacağı tek tırnaklı hayvanın yaşına bakarcasına; Saddam’ın ağzına bakarken çekilmiş, ekranlara düşen görüntüleri, gözlerimizin önüne getirelim.

Sonra Libya Lideri Kaddafi’yi düşünelim.

Diktatörlerin sonlarını hafızamızda bir kere daha yaşatalım.

Örnek mi istersiniz? İşte size birkaç diktatör, sonlarını ben yazmayım siz araştırın1

-İtalya’nın Benito Mussolini’si, Romanya’nın Çavuşesko’su, daha sonra da Arap baharı adı altında “BOP” projesi ile yerle bir edilen rejimler film şeridi gibi gözlerinizin önünde canlandırıverin.

Şimdi aklımıza takılan bu lider ve ülkelerini düşünerek soralım, ibret almak çok mu zor?

Bu cümleden yola çıkarak, gerçek bir Cumhuriyet çocuğunun oligarşi iştahının kabarmasına, sultanlığa meyletmesine, sarayda yaşama istek ve arzusuna sağlıklı cevap bulabilirmisiniz?

-Her geçen gün otoriterleşen sözde Demokrasi ve ileri demokrasi söyleminin sahipleri Saddam’a, Kaddafi’ye, Çavuşesku'ya ya da Mussolini’ye daha çok benziyorlar.

Adolf Hitler’in hıh demiş burnundan düşmüşler.

Osmanlı imparatorluğunun gerileme devri, kadınlar saltanatı döneminin ipleri haremdeki sultanların elinde olan iktidarsız padişahları bile

daha çok sağduyu sahibi idi dersek abartmış mı sayılırız?

Derdimiz ne Platon’a nispet etmek, ne Aristoteles’e özenmek ne de sokrates’in düşüncelerini intihal etmek hedefimiz.

Yazıyı kaleme alırken Cumhuriyet’in 100’ncü kuruluş yıldönümünde onu yıkmak isteyenleri, Osmanlıca felsefe yapılır,

Türkçe ile felsefe yapılmaz diyenlere, Düşünmek için Türkçenin yetip de arttığını hatırlatmak istedim.

Her şeyden önce, “Kendini bilmek tüm bilgeliğin başlangıcı” diyen Aristoteles’e, “sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir” diyen Sokrates’e kulak vermekte yarar var!

Cumhuriyet düşmanlığı edenler, Atatürk’e kin ve nefret besleyen, Filozoflara kulak vermeli; Mussolini'yi, Çavuşesko'yu, Kaddafi'yi ve Saddam’ın akıbetini vs hatırlamalı.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 380
: 438
Kayıt tarihi
: 27.08.07
 
 

Karanlığın düşmanı Işık! Gecenin zifiri karanlığı, şafak sökerken yerini, ufukta yükselen Güneş Işı..