Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '18

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Türkçede Yazım

Türkçede  Yazım
 

Sözün belli işaretlerle saptanması demek olan yazı bir işaret sistemini gerektirmekte, bu işaretler harf dediğimiz şekillerle gösterilmektedir. Harflerin bütünü ise abece (alfabe)’yi oluşturmaktadır. Bir dilin belli bir abc kullanarak yazıyla gösteriliş biçimine yazım denir.
(Atilla Özkırımlı, Türk Dili, Dil ve Anlatım, Bilgi Üniversitesi Yayınları, Eylük 2001, s.49)

Yazılı anlatımda sözcükleri Türkçenin kurallarına, geleneklerine göre yazmak için bir tutum birliği gereklidir.Yani yazma olayını belli kurallara bağlayarak ortak yazım birliğine ulaşmak, yerinde noktalama işaretlerini kullanmak.

Yazım birliğinin sağlanması için 12 Aralık 1928’de hazırlanan “ İmla Lügatı” bunun ilk adımı olmuştur. Bu yazım kılavuzunun 1941, 1948, 1956, 1957, 1960, 1962 yıllarında yedi baskısı yapılmıştır. Bu kılavuz yirmi dört yıl boyunca kullanılmıştır. Bu kılavuzda “söyleyişe göre yazım” öncelik taşımıştır. Örneğin, “söyle-” gövdesinin, “söyliyen” biçiminde kullanılması; “gözüyle” söyleyişinin, “göziyle” olarak yazımı, “tren-tiren, linyit-liğnit, prens-pirens” ikili yazım biçimleri yeni sorunlar doğurur.

Türk Dil Kurumu’nca hazırlanan yazım kılavuzu, 1965, 1966, 1967, 1969, 1970’de Yeni İmla Kılavuzu; 1970’de tıpkı basım Yeni Yazım (İmla) Kılavuzu;1973,1975, 1977, 1980, 1981’de Yeni Yazım Kılavuzu adıyla yayımlanır. 1985, 1988, 1993, 1996, 2000’de genişletilmiş gözden geçirilmiş yeni İmla Kılavuzu; 2005, 2008, 2009, 2012’de de Yazım Kılavuzu adlarıyla yazım alanındaki sorunlarımıza çözümler üretmiştir.

Yazım, toplumun uyduğu, uyguladığı ortak yazım biçiminin adıdır. Bunu sağlayacak olan da abecedir.Türk abecesi her ses için bir harf ve her harf yalnız bir ses ilkesine göre düzenlenmiştir. Harfler Türkçedeki sesleri karşılamak için belirlenmiştir. Abc, Arapça, Farsça sesleri karşılamadığından daha önceden dilimize yerleşen bu dillerin seslerini yazmada, okumada zorluklar yaşanmaktadır.

Türkçede sesler söylendiği gibi yazılmakta, yazıldığı gibi okunmaktadır. Bu özellik sözcüklerin söylenip yazılmasında, yeniden okunmasında kolaylık sağlıyor. Bütün sesler yazıda gösterilir ve söylenir. Bu nedenle Türkçe sesçil bir dildir.

Sesçil bir dil olan Türkçede yazım ilke ve kuralları bu gerçeğe göre saptanmıştır.Yabancı kökenli sözcüklerin yazımında yine sözcüğün söyleniş sırasında çıkarılan sesler yazıya geçirilmektedir.Türkçede yer alan yazım ilke ve kurallarını öğrenerek ortak yazıma ulaşabiliriz .

“ Türk abecesinden önce kullanılan Arap harfleri tek ses değil hece yazar. Bu nedenle Kuzey Sami (Suriye) Arami bölgesinde gelişen bu yazıyı “Eskiyazı” olarak adlandırıyoruz. Bu yazıyı Türkler 950’den yeni Türk Abecesi’nin kabulüne kadar
kullanmıştır. Bu yazıyla 720 yılda halkın ancak yüzde beşi okur yazar olabilmiştir.”
(Ömer Demircan, Uyanış; Yeni Türk Alfabesi ve Yazımı Üzerine, Ocak 1972, 10/89, s. 3-5; Yazı Sistemleri Üzerine, Mart, Nisan, Mayıs 1972, s.5-7, 14 ; 8-9,23 ; 9-10, 20)

Eskiyazı’dan yeni abeceye 1928 Harf Devrimi’yle geçişle toplum okuma yazma sorunu aşar. Örgün ve yaygın eğitim kurumları üç ay gibi kısa zamanda önemli kazanımlar elde eder. 1928 öncesi yazılamayan Türkçe sözcükler yazı diline döner, yeni harflerle yazılamayan sözcükler dilimizden dışlansa da bu sözcüklerden kaynaklanan yazım sorunumuz sürmektedir. Örneği, kâr, âdet, hâlâ vb.

Bugünkü Türk abecesi 1 Kasım 1928’de 1353 sayılı yasayla TBMM‘de onaylanmış 3 Kasım 1928‘de Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Bu yasaya göre Türk abecesi 29 harften oluşmaktadır.
 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..