- Kategori
- Dil Eğitimi
Türkçede küme, öbek
Türk Dili Dergisi etkinliği, Ahmet Miskioğlu sağ aramızda Türkçe konulu söyleşimdeyiz.07 Kasım 2013
Türkçe eğitimde, bireyin “anlama” yeteneğini geliştirerek ona “anlatma” becerisi kazandırmak temel amaç olmalıdır. Bu, kurallar yargılar öğreten ezbercilik yöntemi yerine, kişisel kanılarla bakan, yeni yargılara varmayı öğreten ve bunları davranışa dönüştüren yöntemlerle sağlanabilir.
Her kişi kendi diliyle düşünür; olayları, sorunları yine kendi diliyle açıklayabilir. Bu gerçek, insan doğasının bir zorunluluğudur. Bunun için Türkçenin başarıyla kullanıldığı, kişinin dil yeteneğini geliştiren Türkçe metinler seçilmeli. Metinden yola çıkıldığında birey “anlama” yeteneğini geliştirirken “anlatma” becerisini de kazanmış olur. Bu metinler, kişinin kendine özgü yargılara varmasını sağlar.
Bu nedenle, Türkçe eğitimin temel aracı metin olmalıdır. Metinleri seçerken, metinlerin dil, anlatım, toplumsal ve kültürel yönlerden uygunluğuna özen gösterilmelidir. Çünkü, bu özellikleri içeren metinlerle bilgilerimiz davranışa dönüşür, öğrenme gerçekleşir.
Birey, düşündüğünü, gözlediğini, yaşadığını sözlü ve yazılı anlatımla yaşama geçirir. Sözlü ya da yazılı anlatım, kişinin anadilini kullanarak tümce kurmasını, bir başkası konuşurken dinlemesini, metni okurken noktalama işaretlerine uyarak vurgulama ve tonlamaya özen göstermesini kavratır.
Metinden yola çıkılarak yapılacak Türkçe eğitiminde “anlama” yeteneği ve “anlatma” becerisi iç içe bir uygulamayla ezber bilgi olmaktan çıkarılıp davranışa dönüştürülebilir. Bunu sağlamak için, “dinleme, konuşma, okuma, yazma” etkinlikleri birbirini tamamlamalı.
Türkçede Anlam Anlatım, Türkçe düşünmeyi sağlamak için metni temel araç olarak ele alıp dilimizdeki anlam ayrıntılarına inerken tümevarım, tümdengelim yöntemlerini yerine göre öne çıkardı.
“ Ne ki varsa, anlamaya, anlatmaya konudur diyebiliriz, kolayından. İnsan anlama ve anlatmanın yaratıcısı, taşıyıcısı. Anlamı ala vere ötekini tanır, çoğalır insanlık. İç varsıllığı genişler, birbiriyle elleşir kaynaşır. İşte o birleşimin gücüyle kendisini kuşatan çemberi kırar; özdeksel, tinsel genlik edinir de esen yaşar. Böylesi insanların yüzü dümdüz değildir: Bir coğrafyası vardır; deresi tepesi, doruğu enginiyle; mevsimlerine göre çiçek açan, yaprak döken; üşüten ısıtan iklimiyle. Bu görünüm ve değişimleri, olumlu olumsuz anlamlarıyla insanın yüzüne yazılır, gözünde parlar söner, elinde ayağında devinim, kıvranım, tutukluk yaratır. Okursunuz: Bir anlam haritasıdır insan, özellikle de yüzü:Apaçık, kısık, saklanmış biçimde, o kişinin iç izini bulursunuz yüzünde. Yüzler anlamın topografyası, anlam alışverişinin pazarı... O topografyayı tanımadan, o pazardan alışveriş etmeden, insan birbirini anlamlandıramaz.”
(Osman BOLULU, Atatürk’le Aklın Aydınlığında, s.28-30)
Yazar, tasasız, kaygısız, amaçsız bireyleri tabanla tavan arasında tarıyor. Sıradan yurttaştan, yönetenlere değin tümünde yaşanmışları arıyor. Yüzlerinde yaşanmışlığı gösteren kırışık, iz bulamadıklarını, inişsiz çıkışsız yüzleri olanları “Haritasız Yüzler” olarak adlandırıyor.
çoğalan *
geleceğe söylenmiş
ne varsa
sorgula susan dili
sor
kim taşır onurla
özgür kuşların sıcacık yüreğini
gözlerin
dur durak bilmeden çoğalan
yaşanmışın en güzeli
giz değil yaşanmışlar
insan yüzünde
( doludizgin )
Türkçede düşünce matematikteki kümelerin işleyişine bağlı olarak
gelişir,oluşur.En büyük küme:
metin
bölümce
tümce
sözcük
sıralamasına göre oluşur.
Örnek,
A . Dil bir uygarlık olayıdır.
B . bir uygarlık olayı
C . uygarlık olayı
D . uygarlık
E . olay
Beş küme iç içe yer almış.
Kavram birim (sözcük) anlatımın en küçük birimidir. Tek başına anlamlı olan kavram birim, anlamı olmayan görev birim olmak üzere iki türdür. Kavram birimler tümce içindeki kullanımlarıyla gerçek kimliklerini ortaya koyar. Bunun için kavram birimleri incelerken düşünce birim olan tümceden yola çıkmamız gerekir.