Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '09

 
Kategori
Futbol
 

Turkcell Süper Lig, hiç bitmesin...

Turkcell Süper Lig, hiç bitmesin...
 

BJK-FB maçından önce Beşkitaşlı arkadaşlarım kendilerinden o kadar emin konuşuyor ki. Son zamanların en formsuz fenerbahçesini evire çevire yeneceklerini iddia ediyorlar. Fenerbahçeliler ise onlara katılıyor. Bu sefer yenileceklerine eminler. Ben ise bir Galatasaraylı olarak, arkadaşlara "kuponlarınıza banko 2 yazın. Guiza-Semih goller hatta maçın yıldızı Selçuk. Maçtaki Beşiktaş galibiyetini Mustafa Denizli'nin oyunu çevirebilecek bir hamlesi yaratacaktır. Normal şartlar altında Beşiktaş'ın hiç şansı yok." diyorum. Bana gülüyorlar. Diyorlar ki, ben Galatasaraylıymışım, niçin Fenerbahçe'nin kazanmasını ister mişim?
Ben söylemiştim ben demiştim stilini sevmem. Ancak olaylara biraz dışarıdan objektif bakınca herşey daha açık görülüyor. Beşiktaşlılar, Sivasspor mağlup olup da puan farkının açılmadığnına sevinmiş olmalılar.
Sezon başından beri Türkcell Süper Lig maçlarını takip ediyorum. 30 hafta geride kaldı. 0-0'lık derbiye kadar Fenerbahçe yada Galatasaray'dan birisinin şampiyon olacağı konusunda çok emindim. Ancak, bu iki takım kendi kendilerini yaktılar. Beni yanılttılar. Trabzon da aynı yolu tercih etti. Kendilerini yaktılar yani. Geriye, son iki sezonun yükselen yıldızı ve ikinci yarının flaş ekibi Beşiktaş kaldı.
Geçen seneyi hatırlayalım. Beşiktaş bir aralar liderliğe yükselmiş ancak sonradan aldığı kötü sonuçlar ile zirveden bir anda uzaklaşmıştı. Sivas ise kritik Galatasaray maçından 3-5 mağlup ayrılınca (hatta daha önce de fenerbahçe'den 4 yemişti karlı buzlu bir günde), şampiyonluğu Galatasaray kazanmıştı.
Son onüç yılın muhasebesini yaparsak, görünen o ki 100ncü yılındaki Beşiktaş şampiyonluğu dışında şampiyonluk hep GS ve FB arasında paylaşılmış. Bu elbette tesadüf olamaz. En temel nedeni ise, her iki kulübün de camia olarak stres yönetiminde başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Şampiyonluğu etkileyecek önemli dönemeçlerde yaşanan stresin altından kalkabilecek kapasite ve beceride yönetim-teknik heyet-futbolcuların olduğunu gözlemliyoruz. Beşiktaş'ın kurumsallık adına atmak istediği ancak atamadığı adımlar da elbette etkili. Aynı süreçte Galatasaray'ın 2 Avrupa Kupası, Fenerbahçenin bir çeyrek finali de var.
Bu sezonki kadro yapısı itibariyle de Beşiktaş, diğer iki rakibinin gerisinde. İbrahim Üzülmez'in sınırlı kapasitesi, Ekrem Dağ, Serdar Özkan gibi Beşiktaş forması ağırlığı taşımayan oyuncuların kadroda yer işgal etmesi, savunma bloğunun istikrarsızlığı (ki futbolda en önemli saha içi bir kaç unsurdan birisidir), orta sahada pres gücü eksikliği ve gerçekten flaş-yıldız bir golcünün Carew'den sonra takımda yer almamış olması ilk etapta göze çarpan eksiklikleri kartalın. Evet Yusuf son dönemlerde iyi ancak Yusuf ancak geçici bir süre form tutup daha sonra uzun süreli formsuzluk gösterebilen tarzda bir oyuncudur. Tıpkı Delgado yada Tello gibi.
Mustafa Denizli'nin oynatmaya çalıştığı futbol da pek anlaşılır değil. Her hafta değişik sistem ve/veya kadroya yönelmesi ve futbolsevereleri şaşırtması zaten Mustafa Hoca'nın en tipik özelliğiydi. Büyük maçları seven Denizli bu sefer "kafasında oynadığı" maçı sahaya yansıtamadı anlaşılan. Yine de Beşiktaş, bu travmayı atlatırsa, 1 puanlık farkı sürdürecektir. O kapasite ve inanca sahiptir.
Sivas ise doludizgin gittiği Şampiyonluk koşusunda Antep deplasmanında aldığı darbeyi İnönü'de unutmuş gibi. Fark yine 1 puan ve herşey yine Sivas'ın elinde. Bu hafta ise düşme kabusu yaşayan İBB'yi sahasında konuk ediyor. Beşiktaş ise geçen haftalarda evinde yenildiği Ankaraspor deplasmanında. Yine üç sonuca da açık maçlar. Arkadan gelen takımların da az da olsa iştahlandığını da düşünürsek son dört hafta sıkı bir lig izleyeceğimiz kesin.
Galatasaray'ın 33ncü hafta Beşiktaş, 34ncü hafta ise Sivasspor ile oynayacağını düşünürsek, şampiyonluğu sarı kırmızılılar netleştirecek diyebiliriz. Çünkü bu ligin şampiyonun son haftaya kadar belli olması zor görünüyor.


 
Toplam blog
: 11
: 902
Kayıt tarihi
: 13.04.09
 
 

Gezmeyi, okumayı, eğlenmeyi, gülmeyi-güldürmeyi, düşünmeyi-düşündürmeyi seviyorum... Edebiyatla ara..