- Kategori
- Dil Eğitimi
Türkçenin sözdizimi
Sözdizimini her dilin anlatımda oluşturduğu, başvurduğu sözcük dizgesi olarak tanımlayabiliriz.
Sözdizimi dilden dile değişir.
Türkçe'de sözdizimi şöyle oluşmaktadır:
1. Yargı öbekleri (Tümce )
2. Belirtme öbekleri ( Yargısız anlatımlar )
1. Yargı Öbekleri
Yargı öbeği deyince tümce anlaşılmalıdır.
Tümce, yargı bildiren söz dizisidir.
Bu söz dizisinin oluşmasında Türkçenin
değişmezlik,
değişebilirlik
kuralları dikkate alınır.
O bugün kitapçıdan kitap aldı.
Türkçenin genel kalıbı:
Yardımcı öğeler:
. ..... kitap aldı. / ... kitapçıdan aldı. / ... bugün aldı. /
Temel öğeler
... o, aldı.
Yargılı anlatımda
önemsenen öğe yükleme yaklaştırılır.
Eğer eylem önemsenirse devrik anlatıma başvurulur.
Besle kargayı oysun gözünü.
Sözdizimi dilin düşünce düzenidir.
Sözdizimi bozulunca düşünce düzeni de bozulur.
Etkisinde kaldığımız dillerin sözdizimiyle düşünürüz;
Osmanlıca, çeviri dil özellikli Türkçe.
Bizi şaşırtacak denli çelişkiler olan da yine insanın kendisidir
Okuru okumaktan, edebiyat yapıtından beğeni almaktan soğutan yazarların kusuru, bilindiğinden çok fazladır.
Bu örnek tümcelerde anlatımın sevimsizliği başka dille düşünüp Türkçe yazmaya özenmekten kaynaklanıyor.
Birinci tümcede yazar,
“denli”
sözcüğünü kullanarak Türkçe anlatımı gerçekleştirdiğini sanıyor.
İkinci tümcede de yer alan
”beğeni almak” başka bir dille düşünüldüğünü gösteren çeviri özellikli bir deyim.
Türkçe'de bulunan
“beğeni kazanmak” deyimi kullanılsaydı
Türkçe düşünüp Türkçe anlatma gerçekleşmiş olacaktı.
Türkçenin,
genel kalıp,
önemsenen öğenin yükleme yaklaştırılması,
çatısal özellikler,
kök değişmezliği,
kök-yapım eki-çekim eki sıralaması,
ünlü uyumları,
belirtme öbeklerinin oluşumunda
yardımcı öğe
temel öğe
sıralamasının geçerliliği dilin
değişmezlik
özelliği ile açıklanabilir.
Bu gerçeği bir alıntıyla doğrulamaya çalışalım:
“Bugün Türkçe sözcüklere karşı çıkanlar şöyle demektedir: ‘Türkçenin kuralları vardır; bu kurallara karşın sözcük türetiliyor, ekler rastgele kullanılıyor. Ad köküne ulanması gerekenler eylem köküne, eylem köküne ulanması gerekenler ad köküne ulanmaktadır. Az işlek eklerle sözcük türetilmektedir. Bu türetilen sözcükler uydurmadır.’ diyerek kişi kendi diliyle düşünür gerçeğine karşı çıkmaktadırlar.
Kurallara böylesine sarılanlar bakın neler ediyor:
‘Came-şûy’dan – çamaşır,
guuşe’den – köşe,
nerdûban’dan – merdiven,
cehârşen-bih’den – çarşamba,
pencşen-bih’ten – Perşembe’ **
türetmek, daha doğrusu uydurmak Türkçe oluyor.Hani dil kuralları nerede kaldı.
Bu göstermelik kuralcılar örnek metinde belirtildiği gibi Türkçenin sözdizimini, değişmezlik özelliğini görmezden geliyorlar.
Türkçe karşıtı olanlar bakın nelere uydurma diyor:
sözcük ( söz-cik),
sözlük ( söz-lik ),
seçenek ( seç-enek ),
görenek ( gör-enek ),
örnek ( ör-enek ),
denetmen ( denet-men ),
sayman ( say-men ),
çevirmen (çevir-men ),
danışman (danış-men ).
Bu sözcüklerin kök ve ekleri dilimizde var, kök ve ek değişmezlik kuralına göre sıralanmış. Sözcükler dilimizin ses uyumu kurallarına da uymaktadır. Peki, bunların neresi uydurmaca!
Dilimiz dünden bugüne daha gür ve daha güçlenerek gelişmektedir. Yapılması gereken yaşamımızın her alanında ‘Türkçe konuşmak, yazmak; Türkçe düşünmektir.’ Aydınımızdan dil uzmanına, bilim adamımıza ve tüm yurttaşlara düşen görev budur. Bunu başardığımız oranda dilimiz yaşayacak ve boy verecektir.” ***
Türkçe anlatım şiir türünde özellikler gösterir. Şiir; uyum, ezgi, yoğunluk, duygusallık gibi özellikleri nedeniyle sözdizimi kurallarını yok sayabilir. Şiirin kendine özgü kuralları olduğunu bu türün geçirdiği aşamaları incelediğimizde görürüz.
“Şair, değişken yapıların bilincine varabilir; bir yorum çokluğuyla karşı karşıya kalabilir; düşüncenin imgesel dilini yapılandırabilir; sözcüklerin işlevsel kullanımıyla, eğretilemelerle, yaratıcılığın önünü açabilir. Şair, yeni kavrayışlarla konu sırtında dolaşırken sözcükler yeni anlamlar yüklenebilir.” ****
Şiir, yeni, başka bir biçimle okura seslenebilir. Şiirde örgü, kümeler alışılmışın dışında olabilir.Şiir, dil, dilbilgisi kurallarını görmezden gelebilir. Çünkü şiir özgürlüğü önemser, kural tanımaz. Tüm bunlar ozanın yaratı gücüyle özgünlük kazandırır şiire.
ezgi
halk
suda balık
kaç damar
yaşar
aydın kimliğinde us
sevgi dokur yürek
bitmeyen ezgi çoğalır
ince uzun
dışımızda maviliği
türkay korkmaz
Ozan, şiirde imgelemeden yararlanarak sözcüklere yeni işlevler kazandırma, benzetmelere başvurma, eşleştirmeler yapma, çağrışımsal anlatımlara yönelme yöntem ve anlatımlarıyla şiirde yeni bir dil yarattığı gibi, yeni kavrayışlara da götürmektedir bizi.