Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '16

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Türkçenin sözdizimi

Türkçenin sözdizimi
 

Sözdizimini her dilin anlatımda oluşturduğu, başvurduğu sözcük dizgesi olarak tanımlayabiliriz.
 
Sözdizimi dilden dile değişir.
 
Türkçe'de sözdizimi şöyle oluşmaktadır:
 
1. Yargı öbekleri (Tümce )
 
2. Belirtme öbekleri ( Yargısız anlatımlar )
 
1. Yargı Öbekleri
 
Yargı öbeği deyince tümce anlaşılmalıdır.
 
Tümce, yargı bildiren söz dizisidir. 
 
Bu söz dizisinin oluşmasında Türkçenin
 
değişmezlik, 
 
değişebilirlik 
 
kuralları dikkate alınır.
 
 
O bugün kitapçıdan kitap aldı.
 
Türkçenin genel kalıbı:
 
Yardımcı öğeler:
 
. ..... kitap aldı. / ... kitapçıdan aldı. / ... bugün aldı. /
 
Temel öğeler
 
... o, aldı.
 
 
Yargılı anlatımda 
 
önemsenen öğe yükleme yaklaştırılır.
 
Eğer eylem önemsenirse devrik anlatıma başvurulur.
 
Besle kargayı oysun gözünü.
 
Sözdizimi dilin düşünce düzenidir.
 
Sözdizimi bozulunca düşünce düzeni de bozulur.
 
Etkisinde kaldığımız dillerin sözdizimiyle düşünürüz; 
 
Osmanlıca, çeviri dil özellikli Türkçe.
 
Bizi şaşırtacak denli çelişkiler olan da yine insanın kendisidir
 
Okuru okumaktan, edebiyat yapıtından beğeni almaktan soğutan yazarların kusuru, bilindiğinden çok fazladır. 
 
Bu örnek tümcelerde anlatımın sevimsizliği başka dille düşünüp Türkçe yazmaya özenmekten kaynaklanıyor.
 
Birinci tümcede yazar, 
 
“denli” 
 
sözcüğünü kullanarak Türkçe anlatımı gerçekleştirdiğini sanıyor.
 
İkinci tümcede de yer alan
 
”beğeni almak” başka bir dille düşünüldüğünü gösteren çeviri özellikli bir deyim.
 
Türkçe'de bulunan 
 
“beğeni kazanmak” deyimi kullanılsaydı 
 
Türkçe düşünüp Türkçe anlatma gerçekleşmiş olacaktı.
 
Türkçenin, 
 
genel kalıp, 
 
önemsenen öğenin yükleme yaklaştırılması, 
 
çatısal özellikler, 
 
kök değişmezliği, 
 
kök-yapım eki-çekim eki sıralaması, 
 
ünlü uyumları, 
 
belirtme öbeklerinin oluşumunda 
 
yardımcı öğe
 
temel öğe 
 
sıralamasının geçerliliği dilin 
 
değişmezlik 
 
özelliği ile açıklanabilir.
 
Bu gerçeği bir alıntıyla doğrulamaya çalışalım:
 
“Bugün Türkçe sözcüklere karşı çıkanlar şöyle demektedir: ‘Türkçenin kuralları vardır; bu kurallara karşın sözcük türetiliyor, ekler rastgele kullanılıyor. Ad köküne ulanması gerekenler eylem köküne, eylem köküne ulanması gerekenler ad köküne ulanmaktadır. Az işlek eklerle sözcük türetilmektedir. Bu türetilen sözcükler uydurmadır.’ diyerek kişi kendi diliyle düşünür gerçeğine karşı çıkmaktadırlar.
 
Kurallara böylesine sarılanlar bakın neler ediyor: 
 
‘Came-şûy’dan – çamaşır, 
 
guuşe’den – köşe, 
 
nerdûban’dan – merdiven, 
 
cehârşen-bih’den – çarşamba, 
 
pencşen-bih’ten – Perşembe’ ** 
 
türetmek, daha doğrusu uydurmak Türkçe oluyor.Hani dil kuralları nerede kaldı.
 
Bu göstermelik kuralcılar örnek metinde belirtildiği gibi Türkçenin sözdizimini, değişmezlik özelliğini görmezden geliyorlar. 
 
Türkçe karşıtı olanlar bakın nelere uydurma diyor: 
 
sözcük ( söz-cik), 
 
sözlük ( söz-lik ), 
 
seçenek ( seç-enek ), 
 
görenek ( gör-enek ), 
 
örnek ( ör-enek ), 
 
denetmen ( denet-men ), 
 
sayman ( say-men ),
 
çevirmen (çevir-men ),
 
danışman (danış-men ). 
 
Bu sözcüklerin kök ve ekleri dilimizde var, kök ve ek değişmezlik kuralına göre sıralanmış. Sözcükler dilimizin ses uyumu kurallarına da uymaktadır. Peki, bunların neresi uydurmaca!
 
Dilimiz dünden bugüne daha gür ve daha güçlenerek gelişmektedir. Yapılması gereken yaşamımızın her alanında ‘Türkçe konuşmak, yazmak; Türkçe düşünmektir.’ Aydınımızdan dil uzmanına, bilim adamımıza ve tüm yurttaşlara düşen görev budur. Bunu başardığımız oranda dilimiz yaşayacak ve boy verecektir.” *** 
 
Türkçe anlatım şiir türünde özellikler gösterir. Şiir; uyum, ezgi, yoğunluk, duygusallık gibi özellikleri nedeniyle sözdizimi kurallarını yok sayabilir. Şiirin kendine özgü kuralları olduğunu bu türün geçirdiği aşamaları incelediğimizde görürüz. 
 
“Şair, değişken yapıların bilincine varabilir; bir yorum çokluğuyla karşı karşıya kalabilir; düşüncenin imgesel dilini yapılandırabilir; sözcüklerin işlevsel kullanımıyla, eğretilemelerle, yaratıcılığın önünü açabilir. Şair, yeni kavrayışlarla konu sırtında dolaşırken sözcükler yeni anlamlar yüklenebilir.” **** 
 
Şiir, yeni, başka bir biçimle okura seslenebilir. Şiirde örgü, kümeler alışılmışın dışında olabilir.Şiir, dil, dilbilgisi kurallarını görmezden gelebilir. Çünkü şiir özgürlüğü önemser, kural tanımaz. Tüm bunlar ozanın yaratı gücüyle özgünlük kazandırır şiire. 
 
ezgi
 
halk
suda balık
kaç damar
 
yaşar
aydın kimliğinde us
sevgi dokur yürek
 
bitmeyen ezgi çoğalır
ince uzun
dışımızda maviliği
 
türkay korkmaz
 
 
Ozan, şiirde imgelemeden yararlanarak sözcüklere yeni işlevler kazandırma, benzetmelere başvurma, eşleştirmeler yapma, çağrışımsal anlatımlara yönelme yöntem ve anlatımlarıyla şiirde yeni bir dil yarattığı gibi, yeni kavrayışlara da götürmektedir bizi. 
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..