- Kategori
- Dil Eğitimi
Türkçenin tarihselliği
ATALAR- KARTAL, EMEKLİ ÖĞRETMENLER DERNEĞİ 2005
Türkçe günümüzden bin üç yüzyıl gerilere dek uzanan bir yazın dilidir. Bunun kanıtı Orhun Yazıtları’dır. Bu belgeler 8 . yüzyılda Türkçenin gelişmiş bir anlatımı olduğunu bizlere sunmaktadır. Bu kanıt Türkçenin tarihsel bir dil olduğunu da gösteriyor.
“Türk Oğuz begleri / budun eşidin / üze tengri basmasar / asra yir telinmeser / Türk budun ilinin törünün kim artadı...”
Yazılı belgenin bu örneğinden önce sözlü yazın ürünlerine de baktığımızda Türkçenin aynı anlatım yetkinliğini taşıdığını görüyoruz. Örneğin,
Tümen çiçek tizildi
Bükünden ol yazıldı
Öküş yatıp üzüldi
Yirde kopa adrışur
Doğayı böylesine güzel betimleyen dizeler Türkçenin yüzyıllar önce anlatımda ne denli gelişmiş olduğunu gösteriyor. Bu koşukta kimi ses değişmeleri, “tizildi / dizildi , ol / o , yazıldı / yayıldı , yirde /yerde , adrışur / ayrışır” sözcüklerinde görülmektedir. Ayrıca koşukta görüldüğü gibi unutulan sözcükler de var: Öküş (çok), bükün (toprak).
Halklar acılarını en iyi dizelerle anlatır. Dizeler örülerek ağıtları (sagu) oluşturur. Türkçe bunu da anlatırken yüzyıllar ötesinden bakın nasıl derinlikle anlatıyor.
Alper Tunga öldü mü
Issız acun kaldı mı
Ödlek öcün aldı mı
Emdi yürek yırtılır
Bu örnekte de, “ emdi / imdi / şimdi ( şu imdi) ” olarak ses değişikliğine uğramış. Yazılı, sözlü dönem ürünleri Türkçeyle övünmemizi haklı kılıyor.