Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '16

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye: Buyurun Efendim! Hangi ölümü alırdınız?

Türkiye: Buyurun Efendim! Hangi ölümü alırdınız?
 

Görsel internetten alınmıştır.


Türkiye...

Ölüme nasıl yakalanacağımızın tahmin bile edilemediği bir ülke...

Vatanımız, yuvamız...

Buyurun Efendim! Hangi ölümü alırdınız...?

Belki bir maden ocağının göçüğü altında kalarak...

Belki, geçmekte olduğun üst geçide bir tırın çarpması sonucu...

Belki bir canlı bomba saldırısında parçalara bölünerek...

Belki bir düğün sırasında maganda kurşunuyla vurularak...

Belki bir darbe esnasında kendi ordunun helikopteriyle taranarak ya da yine kendi ordunun jetiyle bombalanarak...

Belki, iyi günde, kötü günde diyerek hayatını birleştirdiğin,ömrünü adamaya razı olduğun eşin tarafından defalarca bıçaklanarak...

Belki tenha bir köşede tecavüze uğradıktan sonra kim olduğunun tespit edilememesi için bedenin yakılarak...

Belki geçirdiğin bir doğum ameliyatı sonrası rahminde unutulan sargı bezinin neden olduğu iltihap nedeniyle...

Belki, kırmızı ışıkta geçen bir canavarın tekerleri altında ezilerek...

Belki, aynı görüşte olmadığın için bir gurup tarafından linç edilerek...

Belki, işçi olarak çalıştığın bir inşaatın ya da tersanenin iskelesinin çökmesi sonucu...

Belki vatan bekçiliği yaparken hain bir kurşunla şehit edilerek...

Belki, kolunda ki üç kuruşluk bilezik için önce kolun, sonra boğazın kesilerek...

Belki, evine gitmek için beklediğin durakta ya bir harfiyat kamyonu ya da bir belediye otobüsünün çarpması sonucu...

Belki, cinnet getiren bir baba, anne, kardeş, eş, arkadaş tarafından katledilerek...

Belki yangın merdivenlerinin kilitli olduğu! bir binada çıkan yangında yanıp kül olarak..

Belki...

Belki...

Belki...

Bunlar, en çok karşılaştıklarımız ve benim aciz aklıma gelenler.

Şüphesiz ki ölüm hayatın bir gerçeği ve kaçınılmaz bir son. Her canlı ölümü tadacaktır fakat,ölümle hangi şartlarda karşılaşacağımızı, yaşadığımız toplum ve ülkenin yapısının belirleme oranı yüksekse, bunu sadece KADER olgusuyla açıklamaya çalışmak akıl yetmezliğinden başka bir şey değildir. Sorarım size, yukarıda ki ölümlerin hangisini KADER, FITRAT diyerek açıklayabilirsiniz?

Bir ülkenin ne kadar gelişmiş olduğunu anlamak istiyorsak, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakmamız bize aslında bir çok sorunun cevabını verecektir.

Hal böyle olunca...

Yukarıda sıraladığımız nedenlerden dolayı ölüm oranının yüksek olduğu bir ülkede yaşıyorsak, her olaydan sonra siyasilerin ve sorumluların çıkıp kaderin önüne geçilmez, alın yazısı buymuş, vadesi bu kadarmış demelerine de şaşırmamak gerekir. Olayların sonucunda genellikle bir sorumlu bulunamayarak açılan dava dosyalarının kapatılmasına şaşırmamak gerekir. Yaşanılan bir olaydan ders almayarak tekrar tekrar aynı olayı yaşamamıza şaşırmamak gerekir. Özetle, nasıl hak ediyorsak öyle yaşarız ve yaşatılırız.

Haa... birde, böylesine bir toplumda yaşıyorsak, bu toplumun bir ferdi olarak bizim bu kokuşmuş sisteme olan katkımız nedir? Bunu da kendimize sormalıyız. Çünkü hiç birimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz... Ak kaşıklar varsa onlara da ayrıca teşekkürü bir borç bilirim...

Türkiye...

Buyurun Efendim! Hangi ölümü alırdınız...?

Saygı ve sevgi ile...1 ARALIK 2016-Denizli / Özkan SARI

 
Toplam blog
: 102
: 4394
Kayıt tarihi
: 05.09.15
 
 

Kalın Sağlıcakla... ..