- Kategori
- Haber
Türkiye’ de nükleer santralın geleceği
Türkiye’de enerji açığı var. Bunun için nükleer santral yapılması isteniyor. Bunun için hükümet harekete geçti.
“ Amerika' nın Nükleer Enerji Kanunu 1.325 sayfadır. Amerika'nın, ayrıca, 568 sayfalık bir Nükleer Atık Politikası Yasası var… Amerika'da nükleer operatör lisansı almak için uyulması gereken standartlar 630 sayfa uzunluğundadır.”
http://www.milliyet.com.tr/2006/11/08/yazar/munir.html
Hükümetin Meclis'e gönderdiği tasarı 3 sayfadan ibaretmiş.
Hükümetin kurumasını istediği 5.000 mW’lık üretim için 10 milyar dolarlık finansman gerekiyormuş. Bu paranın nasıl temin edileceği belli değilmiş.
Santralın ömrünü tükettikten sonra sökülmesi, inşaatından daha pahalıymış. Sökülme masrafının kimin tarafından karşılanacağı, bu masrafın elektrik maliyetine dahil edilip edilmeyeceği de meçhulmüş.
Santralın yapım ve işletimi aşamasındaki çevre kriterleri, yakıtın taşınması, atığın depolanması, santralın fiziki güvenliği devletin halletmesi gereken sorunlarmış ama tasarıda haklarında bilgi yokmuş.
Kısacası, tam Türk usülü işe girişiyoruz. Çernobil faciasından ders almayıp, çayları höpürdeten bir devlet geleneğinin olduğu bir ülkede bu işler böyle yürüyor.
Tam da üzerine geldi: 7 Kasım 2006 tarihinde İstanbul’da deprem tatbikatı yapıldı. Sonuç facia: Yollar açılmadı, ana görevliler merkeze ulaşamadı, gemiler yangına değil, gazetecilerin üstüne su fışkırttı.
Türkiye bir deprem bölgesinde yer alıyor. Ne depreme hazırlık yapan, ne de nükleer santral kurmayı beceremeyen bir hükümet, o santral depremde zarar görürse, hesabı nasıl verecek?
Türkiye’nin enerji sorununu çözmek için önce tasarruf gerek: Bu yolla % 25 azalma sağlanabiliyor.
İkincisi, mikro enerji üretiminde verimi arttırıp, maliyeti düşürüp devletin yükünü hafifletmek gerekiyor.
Üçüncüsü, alternatif enerji kaynaklarına yönelmek gerekli. Tüm turizm bölgelerinde güneş enerjisine kayış denenmeli. Jeotermal enerji konusunda yeni olanaklar açıldı, konut ısıtmasında oraya yönelinmeli.
Nükleer santral sonuncu seçenek olmalı. Henüz kamuoyu ayırdında değil ama AB’deki yüzlerce nükleer reaktörden herhangi biri, teröristler tarafından kolaylıkla bir Çernobil faciasına dönüştürülebilir. Çernobil göreli ıssız bir bögedeydi. Ancak herhangi bir olayda, sık yerleşimli AB’de on milyonlarca kişi ya ölür, ya da uzun vadede sağlık sorunları yaşar.
Unutmayın, zaten çocukluğumuz karanlıkta geçti. Gelecekte de nükleer bir faciadansa, karanlıkta oturmak yeğdir. Ya da bu işi kitabına uygun yapacak birileri çıksın, onlar yapsın.