Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '06

 
Kategori
Tarih
 

Türkiye’ nin geleceğinde başkalaşım, devrim, dönüşüm ve değişim

Türkiye’ nin geleceğinde başkalaşım ancak uzaycılaşma ile gerçekleşebilir. Bu olasılık da Türkiye için çok çok küçüktür ama sıfır değildir. Dünyanın herhangi bir toplumu kadar Türkiyeliler’inde şansı vardır, hatta G-7’ ninkiler kadar da, çünkü bu başkalaşıma henüz hiçbir toplum hazır değil. Hoş, başkalaşımlara hazırlanmak gerekmiyor, yalnızca yaşanıyor, kuramı da sonradan yazılıyor, hem de birkaç aykırı biçimde…

Türkiye’ nin geleceğinde olumsuz anlamıyla başkalaşım, Türkiye’nin parçalanması ile olabilir. Osmanlı’nın parçalanması ile 40 küsur yeni ülke kurulmuş ve 5-6 milyon kişi yer ve teba değiştirmiştir. Bunun bir benzerini Türkiye de yaşayabilir, aslında 1993’te bunu kılı kılına yaşadı ve atlattı da… Eğer bu olumsuz başkalaşım yaşanırsa, Türkiye Cengiz Han’ın Yeryüzü’nden sildiği eski zamanın 50 başkentine benzer, tarihte hiçbir izi kalmaz.

Türkiye’de eski anlamıyla marksist devrim olacak olması olasılığı çok düşüktür. İmkansızdır denilemez, çünkü 1960-1980 arasında 1-2 kez devrimci güçler egemen sistemle başat konuma gelmeye yakın duruma ulaşmıştır. Bu bir ilk deneyimdi. İşin olumsuz yanı, yeni kuşak devrimciler, eskilerden ders almazlar, çünkü onları yok sayarlar. Bunun devrimin başarıya ulaşmasına yararı da olabilir, zararı da…

Dünyada yeni bir 1968 dalgası er geç ortaya çıkacaktır. Bu, 3. Dünya artık tümüyle kentleştikten ve bünyelerinde birkaç kuşaktır üniversite görmüş sürekli bir kesim gerçekleştirdikten sonra olacaktır. Devrim 1789’dan beridir, dalgalar halinde yayılma eğilimi taşıdığı için, böylesi yeni bir akım Türkiye’yi de etkilecektir.

Türkiye’de köy toplumundan kent toplumuna, feodal yapıdan sanayileşmeye, oradan yeni / ikinci sanayileşmeye doğru bir dizi dönüşüm sürmektedir.

Türkiye’nin bir ikilemi vardır: Yeni oluşumların sürmesi denli, eski oluşumlarda çözülme de yaşanmaktadır. Kimse ayırdında değil ama emekli kesim Güney’de önemli bir kırsal koloni durumuna geldi bile, hatta buna bir de yabancıları da eklemek mümkün. Bunlar, kırsal kültürü yeniden besleyen ve canlandıran öğelerdir ki buna organik tarım yaklaşımları da dahildir. Bu da ortalama kültürel mod ağırlığını etkilemektedir.

Türkiye’de en çok yaşanan ve yaşanacak olan durum değişimdir. Dalgalanma, salınım, bunların zarflarının çözülme ve/ya yükselmesi gibi birçok değişim yaşanagelmekte ve yaşanagidecek de…

Türkiye’de değişim mehter adımı hesabı, ‘2 adım ileri 1 adım geri’ olarak yaşandığı için, toplumsal süreçlerin verimliliği düşük ve kalıcılıkları kuşkulu olmaktadır. Düşünün ki 4 darbeden sonra hala 5.’sinin olup olamayacağını tartışıyoruz.

Türkiye’nin AB’ye girmesi, bazılarının sandığı gibi başkalaşım, devrim ya da dönüşüm yaratmayacak, yalnızca bazı değişimler getirecek. Ne ekonomimiz, ne de demokrasimiz hemencecik bir yerlere sıçramayacak. Onlarınki de sıçramadı, 500 yıllık yavaş birikimlerden söz ediyoruz.

Sonuç:

Dünyanın en dinamik, hatta kaotik toplumlarından biriyiz. İç enerjimiz çok yüksek ama bunu bir işe başlamak için kullanabiliyoruz da, bitirmeye gelince tekliyoruz. Toplumlar kalabalık oldukları için, çokça Brown devinimi yaparlar ki bunun vektörel toplamı limit sıfırdır. Bir sonuç elde edilebilmesi için, iktidar seçkinlerinin belli yönlerdeki devinimlere volan vurdururken, diğerlerine fren uygulaması gerekiyor, böylelikle aktivasyon enerjisi kritik eşikleri aşılacak ve kalıcı başkalaşım yaşanacaktır. Yoksa, son 150 yıldır olduğu gibi, 50 yıl sonra da, ‘ne yapmalı?’ diye soruyor olacağız.

not: Bu metin, 16.10.06 tarihli ‘Tarihte Başkalaşım, Devrim, Dönüşüm ve Değişim’ metniyle ilintilidir.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..