Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '17

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye, Rakka(Fırat Gazabı) Operasyonu'na katılmalı mıdır?

Türkiye, Rakka(Fırat Gazabı) Operasyonu'na katılmalı mıdır?
 

Harita, "hürriyet.com.tr"den...


TÜRKİYE'NİN, AĞUSTOS 2016'DA BAŞLATTIĞI "FIRAT KALKANI" OPERASYONU HEDEFİNE ULAŞMIŞ  MIDIR?

Fırat'ın batısında, "Fırat Kalkanı Operasyonu" ve "El Bab...."

Operasyonun başlamasından 6 gün sonra, "Fırat Kalkanı Operasyonu, 'ne pahasına olursa olsun' devam etmelidir" başlığı ile yayınladığım bloğumda, bu operasyonun da, daha önceki yıllarda(Kuzey Irak'taki PKK  hedeflerine) olduğu gibi belirli bir sonuca ulaşmadan geri dönülmesinin TSK'nın prestijini zedeleyeceğini; bu nedenle de, operasyonun, Fırat'ın batısının "IŞID ve PYD/YPG"den tamamen temizlenmeden bitirilmemesinin gereğini vurgulamıştım...

Hatta, biraz daha ileri giderek, Türkiye'nin daha başlangıçtan beri istediği "güvenlikli bölgenin" tesisi için, TSK'nın, yeterli ve donanımlı bir askeri güçle, bölgede en az iki yıl süre ile kalmasını önermiştim...

Operasyon devam etti ve TSK, birlikte hareket ettiği ÖSO(Özgür Suriye Ordusu) ile birlikte Halep'in kuzeyindeki stratejik bir kent olan El Bab'ı kuşattı ve kontrol altına aldı.

 Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, yaptığı açıklamada; 24 Ağustos 2016'da başlayan "Fırat Kalkanı Operasyonu"nun, 9 Aralık 2016'da başlayan özel "El Bab Harekatı" ile sona yaklaştığını; El Bab'ın tamamen kuşatıldığını, bölgenin yerinden edilmiş insanlarının geri dönmeye başladığını bölge kontrolünün büyük ölçüde sağlandığını ve "arama/tarama" faaliyetlerine geçildiğini"(1) söyledi.

*.

Fırat'ın doğusunda "Fırat Gazabı Operasyonu" ve "Rakka..."

Fırat'ın batısında, 24 Ağustos'ta 2016'da başlayan "Fırat Kalkanı Operasyonu" devam ederken, Fırat'ın doğusunda da, "6 Kasım 2016'da, adı 'Fırat'ın Gazabı' olan "Rakka Operasyonu" başladı...(2).

Hemen güneyimizde Akçakale ile sınırdaş olan Tel Abyad'dan başlatılan bu operasyona, Demokratik Suriye Güçleri(DSG) çatısı altında Kürt / Arap / Türkmen savaşçıları ile YPG ve YPJ(Kadınları Koruma Birliği) ve Koalisyon güçleri katıldı(3).

Fırat'ın doğusundaki bu harekat devam ederken,Türkiye'nin, El Bab'ı kuşatarak harekatını Menbiç'e ve Rakka'ya kadar uzatabileceğini dillendirmeye başlaması ABD'yi telaşlandırdı...

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dunford, apar topar Türkiye'ye geldi...Bu gelişin nedeni, büyük olasılıkla, Türkiye'nin El Bab'dan sonra harekatını Menbiç ve oradan da Rakka'ya ilerletmesi düşüncesiyle ilgiliydi.

*

ABD Genelkurmay Başkanı,17 Şubat'ta, Genelkurmay Başkanı Akar ile İncirlik Üssü'nde bir görüşme gerçekleştirdiler...

Bu görüşmede, Türkiye'nin Rakka Operasyonu'na katılması da elbette gündeme geldi. Ancak, Türkiye'nin bu konudaki şartı öteden beri belliydi...Türkiye, içinde PYD/YPG'nin olduğu güçlerle birlikte bu operasyona katılmayacaktı...

Ayrıca Türkiye, Fırat'ın batısındaki Menbiç bölgesini kontrol eden PYD'nin de, Fırat'ın doğusuna geçmesini istiyordu; ki, ABD, Türkiye'ye bu sözü de vermişti... Ama, ABD, bu konuda gevşek davrandığı için PYD, bırakın Fırat'ın doğusuna çekilmeyi, Menbiç'i öncekinden daha tahkimli bir hale getirdi...

Türkiye, bu konuda çok kararlıdır... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkelerine yaptığı temas gezisinden dönerken, uçaktaki beraber olduğu medya mensuplarına, "PYD ile yapılacak bir çalışmanın, Suriye'yi bölünmeye götüreceğini; Türkiye'nin ise; Suriye'nin bölünmesine karşı olduğunu"(4) söyledi.

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Rakka Operasyonunda PYD'nin devre dışı bırakılmasını ABD Başkanı Trump'a da söylediği(telefon görüşmesinde), Rakka işini bunlarla yapacaksanız biz yer almayız. Bu işi koalisyon güçleri ile yaparız" dediği de bilinmektedir.

*

BENCE, "FIRAT KALKANI OPERASYONU" HEDEFİNE VE AMACINA ULAŞMAMIŞTIR...

El Bab'ın, DEAŞ'dan  temizlenmesi  ve kontrol altına alınması ile, Fırat Kalkanı Operasyonu tamamlanmış olmaz... Fırat'ın batısında ve PYD'nin kontrolü altındaki Menbiç ve hemen Hatay sınırımıza bitişik Afrin'in de  PYD'den arındırılmadan bu harekat eksik kalır...

Fırat'ın batısının, "güvenlikli bölge" haline getirilmesi ve buraların "uçuşa yasak bölge" ilan edilmesi için bu iki PYD bölgesinin mutlaka ele geçirilmesi gerekir. 

Daha sonra, Türkiye'deki "mülteci kamplarında" bulunan Suriyelilerin bir kısmının bu bölgeye nakledilmesi, iskan edilmesi ve kendi güvenliklerini sağlamak için kendi ordularını kurması buna bağlıdır...

*

"FIRAT KALKANI OPERASYONU"NUN, ÖNCE MENBİÇ'E VE ORADAN DA RAKKA'YA UZATILMASI MÜMKÜN MÜDÜR?

Elbette mümkündür; ama bu harekat kolay değildir... Şu ana kadar bölgede 3000 DEAŞ'lı öldürüldüğü söyleniyor ve yazılıyor; ama bizim verdiğimiz 68 şehit, 3000 DEAŞ'lının ölümünden daha önemlidir...

Bloğumun başındaki haritaya bakıldığında, El Bab, Menbiç ve Rakka arasındaki uzaklık 180 kilometredir... Bu uzun bir yoldur. Eğer ABD araya girer ve Menbiç'i kontrol altında tutan PYD'nin boşaltılmasını sağlarsa, hem mesafe kısalır hem de Fıtrat Kalkanı Operasyonu'nun eksik yanının bir kısmı(diğeri Afrin) tamamlanmış olur.... Eğer Menbiç boşaltılmazsa, TSK ve ÖSO,  PYD/YPG ile savaşmak zorunda kalabilir...

Türkiye'nin, El Bab'dan Rakka'ya devam etmesi için  ikinci hareket tarzı da, TSK'nın, El Bab'dan biraz daha güneye ilerleyerek kontrol altını aldığı bölgeyi güneye doğru genişletmesidir...

Bu harekat tarzının başarısı, büyük ölçüde, doğrudan doğruya ABD'nin PYD'ye sözünü geçirmesine bağlıdır... Bana göre kolay bir iş değildir...Harekat başladığında da ortaya çıkacak durum değişiklikleri de zararımıza olabilir...

*

TÜRKİYE'NİN, KUZEYDEN (TEL ABYAD'DAN) OPERASYONA KATILMASI...

Bu operasyon, Türkiye ve ABD Özel Kuvvetleri ve miktarı sonradan belli olacak komandolar ile Türkiye'nin eğittiği ÖSO, Tel Abyad'dan girecek ve Rakka'ya ilerleyecek...

Şu anda, Rakka'ya giden bölge(yol) PYD'nin elinde bulunmaktadır. Bu yüzden de ABD, yine Menbiç'te düşünüldüğü  gibi devreye girmesi ve PYD'yi bu konuda ikna etmesi gerekecektir...

Rakka Operasyonu'na Türkiye'in kuzeyden katılmasının, El Bab'dan Rakka'ya ilerlemesine göre iki faydası var... Bunlardan biri, Rakka'ya uzaklığın daha kısa olması(54-84 Km.); ve ikincisi de, buradan yapılacak harekat ile PYD bölgesinin 20 kilometrelik bir koridor ile ikiye bölünmesidir...

Ancak, Suriye'nin kuzeyindeki PYD bölgesinin ikiye bölünmesi, Suriye'nin bütünlüğüne zarar verip vermediği de düşünülmelidir...

Çünkü, Türkiye, Suriye'nin bütünlüğünden yana olduğunu; Rusya da, DEAŞ'ın olmadığı tüm kuzey bölgesinin(PYD'nin kontrolünde olan bölgeler dahil) "güvenli bölge" ilan edilmesini önermekte ve bu bölgenin Suriye rejimi ile işbirliği içinde olmasını istemektedir. Ayrıca bu bölgenin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu kararı ile "uçuşa yasak bölge" olarak ilan edilebileceğini savunuyordu. Rusya'nın bir amacı da, bölgedeki "Kürt kartını" ABD'ye kaptırmamaktır...

Rusya'nın bu isteği ile Türkiye'nin isteği, aslında birbirine benziyor; tek fark Türkiye'nin istediğinin bu bölgenin yalnızca Kürtlerden değil; etnik yapı, din ve mezhep farkı gözetmeden tüm bölge halkından oluşmasıdır...

*

SONUÇ...

Geçtiğimiz Cuma akşamı, CNNTURK kanalında, bu konuda hazırlanmış bir program izledim...Konuya misafir olarak iki profesör katılmıştı... Programda, yönetici ve profesörler çok konuştular ama hiçbir söylemediler... Türkiye, ABD, Rusya, İran arasında dolaşıp durdular... İşin tuhafı, ülkesi harp alanına dönmüş ve dönüştürülmüş Suriye'nin adının geçtiğini şu anda hatırlamıyorum...

Bir anlamda, havanda su dövdüler...Yalnızca, dinleyenleri taraflar hakkında bilgilendirdiler ama, bana göre, "Türkiye ne yapmalı?" sorusuna bir yanıt veremediler; biraz kibar olayım, belki verdiler de ben anlayamadım...

Aslında, haklıydılar... Tahminlerinde ortak bir "sıklet merkezi" oluşturamamalarının nedeni, bölgedeki yönlendirici aktörlerin, değişen durum ve şartlarda düşüncelerini değiştirmeleriydi... Bir gün bir konuda aynı düşünceyi paylaşırken ertesi gün düşünce ayrılığına düşebiliyorlardı...

Bölgedeki bu durum, yalnızca günümüze ait değildi; daha önceki  zamanlarda da vardı...17 Ocak 2016'da, ABD, Cerablus ve DEAŞ konusunu yazdığım bir blogda, "güvenlikli bölge" konusuna değinirken, bölgedeki aktörleri kastederek "kimin eli kimin cebinde belli değil; eller ve cepler birbirine karışmış durumda" diye bir ifade kullanmıştım...

Bu durum hala devam ediyor... Üstelik de eller bir cepten çıkıyor başka bir cebe giriyor... Hangi durumda, cepten cebe dolaşan eller, kendi ceplerine girecekler pek belli değil; şu anda bizim yaptığımız için cepten cebe dolaşan elleri takip etmekten başka bir şey değil...

Ama, benim düşüncem, öncelikle, TSK ve Özgür Suriye Ordusu'nun hakim olduğu bölgede kalması, bulunduğu bölgeyi tartışmasız bir şekilde "güvenli bölge" haline getirmek için çalışmasıdır...Menbiç ve Rakka'ya yönelmek için biraz daha beklemesidir...

*

Ancak, en son gelişmeler bakılırsa, Başbakan Binali Yıldırım, "Prensipte anlaşma durumunda Türkiye'nin Rakka Operasyonu'na doğrudan  girilmeyeceğini; askeri varlığımızın olacağını, bunun da, 'taktik destek' şeklinde olacağını;.ayrıca da, ABD'nin, PYD ile hareket etmesinin de doğru olmayacağını"(5) söylemiş.

19 Şubat 2017 tarihli haber ise, ABD ve Türkiye'nin Rakka Operasyonu planının belirlenmesi için 10 Mart'ta bir araya gelecekleri idi. Bu görüşmede, operasyon kararı çıkarsa, harekatın Cerablus-Menbiç hattından mı; yoksa kuzeyde Tel Abyad'dan mı başlatılacağına karar verilecek...Ayrıca, ABD Genelkurmay Başkanı Dunford'un, harekatın Nisan ayında başlayabileceğini ve "Türk güçleri olmadan sahaya inmek istemediklerini"(6söylediği öğrenildi...  

ABD ve Türkiye arasında bir uzlaşma var gibi görünüyor; ama, acaba Rusya bu işe ne der... Bunu beklemek lazım... Ama, bence Rusya için operasyonun kimler tarafından yapılacağı pek önemli değil; Rusya için önemli olan, operasyonlar bittikten sonra Suriye'nin alacağı siyasi yapılanmadır...

Bence, Türkiye içinde böyle olmasıdır...Bunun için de çok dikkatli olunması gerekir...

 

cdenizkent

 

------------------------ :

(1) "sabah.com.tr", 18 Şubat 2017 ve diğer medya

(2) "ALJAZEERA / Türk", 6 Kasım 2016

(3) HABERLER.COM, 6 Kasım 2016

(4) "sabah.com.tr", 18 Şubat 2017 ve diğer medya

(5) NTV Haber, 18 Şubat 2017

(6) Akşam Gazetesi, 19 Şubat 2017

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..