Türkiye, Suriye politikasının neresinde "hata" yaptı!

Türkiye Hükumetinin her yaptığını/yapmadığını eleştiren bir kesim var ve bunlar Esed'den, Hizbullah'a; Paralel'den Kandil'e; Graham Fuller'den, The Economist'e kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor...

Bunlar biliniyor da, işler biraz zora girince Türkiye'nin Suriye politikası üzerine son zamanlarda İktidar yanlısı olarak bilinen kimi yazar çizerlerden de eleştiriler gelir oldu... Bunlardan biri de Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan olmuş...

Yusuf Kaplan, kendi medeniyet anlayışımızın yeniden neşv ü nema bulması bağlamında yazan ve Batı kültür emperyalizmine karşı "savaşan" bir yazardır.

Son günlerde, Hükumetin Suriye politikasını eleştirdiğine dair haberler yayınlandı... Elbette eleştiri herkesin hakkıdır da yazarın bu eleştiriyi "Batı'dan kopmanın bedeli" gibi sunması kendiyle tezat teşkil etti... Ya da Basına yansıyanlar da bir sorun var... Her ne halse... Biz gelelim kendi düşüncemize:

Türkiye, Suriye politikasında gerçekten hata yaptı mı?

Arap baharı ile başlayan süreç Suriye'nin kapılarına gelip dayanınca, Türkiye Suriye'de yanan ateşin Türkiye'yi de ısıtacağını bildiğinden buraya müdahil olmak istedi.

Bu müdahele, Suriye'de babadan miras anti-demokratik bir yönetim kurmuş Esed'i ikna yoluyla demokrasiye geçirmek şeklinde oldu.

Ancak, defalarca yazdığmız gibi, Esed ve çevresi bunu kabullenmedi... Bunlar onlarca yıllık egemenliklerinden en küçük fedakarlık etmek istemediler.

Nihayet, Suriye yönetiminde hiç bir etkisi olmayan, hatta vatandaş bile sayılmayan Sünni çoğunluk harakete geçti... Esed, Sünni kalkışmaya büyük bir şiddetle karşılık verdi.

Türkiye'nin ve mantık sahibi herkesin bu durumda hesabı şu oldu: Suriyedeki azınlık diktatörlüğü böyle büyük bir çoğunluk oluşturan "muhalefetin" baskısına dayanamaz ve tez zamanda yıkılır.

Peki, bu neden gerçekleşmedi? Bunun iki temel nedeni var:

Birincisi: Suriye muhalefetinin bu kadar zayıf kalacağı düşünülemedi... Oysa, yıllarca vatandaş bile sayılmayan, bir kimlik kartı çok görülen bu kitlelerin homojenize olması nerdeyse mümkün değildi.

Şahsiyet olarak ezilmiş ve ülkede hiç bir imkana sahip olmayan bu kitleler, Esed gibi donanimlı bir zalimin karşısında varlık gösteremedilir... Türkiye'nin yardımı da yetmedi... Hatta, ABD-Türkiye ortak programı olan Eğit-Donat modeli de ciddi bir yapılanma oluşturamadı.

Burada asıl eksiklik, Suriyedeki muhalefetin hiç bir şekilde organize olamayan, siyasi ve askeri hiç bir varlığı bulunmayan kitleler oluşudur... Ne yazık ki, bu zayıf insanlar, Rusya ve İran'ın da destek verdiği Esed zalimine karşı duramadılar. Çareyi kaçmakta buldular.

İkincisi: Esed zaliminin yıllarca Bekaa vadisinde beslediği terör gruplarıyla olan ortaklığıdır... Esed ve El-Muhaberat'ı nerdeyse tüm terör örgütlerinin içinde bulunuyordu.

Özellikle bölgedeki terör yapılanmalarının hiç birinin Esed'e karşı gelmemesi ve IŞİD dahil hepsinin Esed'le işbirliği içerisinde olması da bundandır.

Amerika gibi emperyalist güçler, işlerinin yürüyemeyeceğini anladıkları yerde bulunmazlar... Onlar menfaatleri için gerekirse yılanla, gerekisrse terörle işbirliği tutmaktan çekinmezler.

ABD, Suriyede Esed'i devirmenin zorluğunu ve Muhalefetin beceriksizliğini anlayınca, kendine "cesur kürtler" dediği terör yapılarını partner seçti... Bunun hiç bir "ahlaki" yanı olmasa da Amerika için hiç farketmiyor.

Türkiye, bir kazık da burdan yedi... Türkiyenin sınırları için büyük tehdit oluşturan "Kürt terörü", Amerika için rahatlıkla stratejik ortak oluverdi...Emperyalistin müttefikliği buraya kadar olduğu görülmüş oldu.

Bütün bunları "hata" olarak nitelemek, kolaycılıktır... Kurt'un kuzuya "suyumu bulandırıyorsun" bahanesine doğru kabul etmek gibidir. Türkiye, hesaplanmış bir emperyalist saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır.

Ne var ki, bütün bunlara rağmen, Suriyede gidişat Türkiyenin lehine dönecektir, bunun başka yolu yok... Ne ABD, ne Rusya, ne İran Türkiye'ye rağmen yeni bir Suriye harita çizebilir?... Çizemezler!

Terör'ü kullanıp bizi yıpratmak isterler, yıldırmak isterler; bunun sonucu bazı yazar çizer veya politikacıları korkutup kararlı mücadeleden caydırabilirler, ancak Türkiye'ye diz çöktüremezler.

Her zaman söylediğim gibi, Türkiye bugün yüz yıl öncekinden çok daha güçlü askeri, siyasi ve ekonomik yapıya sahiptir... Allahın izniyle bizi yenemezler... Hem de içerdeki ihanet odaklarına rağmen...

Mazlumların duası ile Allah yardımı bizimledir, inşallah!