Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '09

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye’ ye gidip, şeriatı mı kucaklayacaksın?

Türkiye’ ye gidip, şeriatı mı kucaklayacaksın?
 

Resim: Vatan


Vatan gazetesinde yer alan bir haberde: “Neo Conlar’ a yakınlığı ile tanınan, Washington Times gazetesinde ABD Başkanı Barac Obama’nın Türkiye ziyareti sert dille eleştirildi, deniyordu. Gazetenin köşe yazarlarından Frank Gaffney Jr, “Sayın Obama, “İslama saygı çerçevesinde” Nisan başında Türkiye’ yi ziyaret edecek. Orada ülkeyi İslamlaşma yoluna sokan, İslamcı bir hükümete hürmet edecek, iddiasında bulunmuş.

Washington Times Güvenlik Politikası Merkezi Başkanı olan, Frank Gaffney Jr, “Şeriat’ ı kucaklamak mı?” başlıklı yazısında, Başkan Obama’ nın, Müslüman dünyası ile yeni ilişkiler geliştirme isteğini defalarca dile getirdiğini belirterek, “Müslüman kardeşlerinin gündemini kucaklayacakmış gibi bir görüntü çizdiğini” öne sürmüş.

Haberi okuyunca kimmiş bu Neo Conconlar dedim ve aşağıda ki ile birlikte geniş bir arşive ulaştım.

İsrail saldırılarının ardından yeniden şahlanan Neoconlar coştu: 'İsrail'in savaşı bizim savaşımız!'


ABD’li neomuhafazakârlar, İsrail’in Gazze ile Lübnan işgallerini, Irak fiyaskosuyla yitirdikleri desteği yeniden kazanmak için fırsat bildi. Neoconlar, Lübnan ve Gazze işgalleri konusunda İsrail’e daha fazla destek verilmesi konusunun dışında, işi Hizbullah’a desteklerinden dolayı İran ile Suriye için öngörülen ‘rejim değişikleri süreci’nin mümkün olduğunca hızlandırılmasına ve hatta İran’daki nükleer tesislerin derhal vurulmasına kadar vardırdı.

"İslami grupları hedef alın"

Neocon dergi “Weekly Standard”ın genel yayın yönetmeni ve “Yeni American Yüzyılı Projesi” (PNAC) adlı neocon kuruluşun kurucusu William Kristol, “Bu, bizim savaşımız” adıyla kaleme aldığı ve İran’ı hedef gösteren başyazıda, “Terörist odakların arkasındaki yegane güç İran’dır. Bu savaşı başlatan terörist gruplara karşı, küresel ve radikal İslami grupları hedef alan saldırılar yapılmalıdır” ifadelerini kullanarak, savaş tamtamlarını çalmaya başladı. ABD Başkanı’nı, İran ve Suriye konusunda, “zayıf tutum” almakla eleştiren Kristol ayrıca, “Bush, şu aptal G-8 zirvesinin ardından, hemen bizimle yanyana duran ve aynı savaşa girmeyi arzulayan ulusun başkenti Kudüs’e geçmelidir” diye yazdı.

"Bu bizim savaşımız"

Aynı dergide bir başka neocon yazar Larry Kudlow ise, yine “Bu, bizim savaşımız” ifadeleri ile başladığı yazısında, “Dünyanın tüm özgür ulusları, İsrail’e özgürlüğü, demokrasiyi ve terörist İran ile Hizbullah’a karşı bölgede güvenliğin teminatı olduğu için minnet etmelidir” ifadelerine yer verdi. İsrail’in, kendisinin yanı sıra Amerikan topraklarını da savunduğunu iddia eden Kudlow, “Tüm bu şiddet ile kaosun arkasındaki İran, Suriye’yi dahi yönlendiriyor” iddiasında bulundu.

Haberin devamı için tıklayın lütfen:

http://www.netpano.com/haber/832/ABDli/Neoconlar/yeniden/sahnede/

Ve yine ilgili bir haber “Ermenilerde büyük hayal kırıklığı “ başlığını taşıyordu.

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=228405&Categoryid=30

Neo Conlar ve Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili bir makale de Atlas dergisinden.

Neo-conlar 'Ermeni Soykırımı'na karşı

ABD'deki yeni-muhafazakarların etkili düşünce dergisi Commentary, 1915 olaylarının bir 'soykırım' olmadığını savunan bir makale yayınladı. Makalenin yazarı Guenter Lewy, Osmanlı hükümetinin Ermenileri yok etmek gibi bir hedefi olmadığını, yaşamını yitiren yüz binlerin zorlu savaş koşullarına kurban gittiğini anlatıyor.

1915 yılında Osmanlı Ermenileri'nin yaşadığı trajedinin bir "soykırım" olduğu iddiasına karşı Türkiye'nin uluslararası alandaki en büyük dostu hep Yahudiler olagelmiştir. Çünkü Naziler'in gerçekleştirdiği gerçek bir soykırımın hedefi olmuş olan Yahudiler, gerçekte neyin "soykırım" olup olmadığını gayet iyi bilirler ve bu kavramın olur olmaz kullanımına karşı çıkarlar. "1915'te yaşanan olay bir soykırım değildir" tezini ısrarla savunan ve hatta bu nedenle Fransa'da yargılanıp mahkum edilen ünlü Musevi Amerikalı tarihçi Bernard Lewis örneğinde görüldüğü gibi...

Ve ara başlıkları şöyle devam ediyor.

Tehcir, soykırım mıydı?

Guenter Lewy, Commentary'deki makalesinde meseleye ortada büyük bir insani trajedi olduğunun inkar edilemezliği ile giriyor. Onun ifadesiyle "Osmanlı hükümetinin Ermeni erkek, kadın ve çocukları önceden haber vermeksizin yurtlarından çıkarıp dağlara ve çöllere yürüttüğü ve çok sayıda Ermeni'nin açlık ve hastalık sonucunda öldüğü veya öldürüldüğü" bir gerçek. Tartışma, bu "tehcir"in (göçürmenin) Osmanlı hükümetinin kasıtlı bir "imha etme planı"na karşılık gelip gelmediği sorusu üzerinde.

Lewy makalesi boyunca bu sorunun cevabının neden "hayır" olması gerektiğini anlatıyor. Vurguladığı noktalardan biri, hiç bir Osmanlı evrakında Ermenilerin yok edilmesine yönelik bir emre rastlanmamış olması. Bu konuda Ermeni tarihçilerin dayandığı kaynakların, örneğin Aram Andonian'ın kaleme aldığı ve Talat Paşa'ya atfedilen otuz ayrı telgraf içeren "Naim Bey'in Hatıraları" adlı 1920 basımı kitabın güvenilmez olduğunu vurguluyor. Lewy'in ifadesiyle, "bu kitap, sadece Türk tarihçiler değil, Osmanlı tarihiyle ilgilenen neredeyse tüm Batılı uzmanlar tarafından da bir sahtekarlık örneği olarak kabul ediliyor."

Yazının tamamı için tıklayın lütfen: http://www.kesfetmekicinbak.com/kultur/tarih/01863/

Tüm bunların ertesinde benim çıkardığım sonuç, istersen kendi ülkende % 100 oy alarak iktidara gelmiş ol, özgür ve bağımsız değilsin. Biri bizim ünlü gazetecimiz Engin Ardıç Efendiye de anlatsa keşke bunu. Hangi dağlara güveniyorsa artık; ünlü gazetecimiz ENGİNARdıç efendi, o her zamanki kendini bilmez meşhur tutumuyla Atatürk ve İstiklal Marşımıza saldırdığı kadar bile...

Yani öyle istediğin gibi, kafana göre at oynatamıyorsun. Oynatmıyorlar, ENGİNARdıç efendi. Yarın ne olacağı belli olmaz. Bence fazla gaza gelme.

Saygılar

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..