Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '08

 
Kategori
Haber
 

Türkiye-Almanya maçı ve ezilenlerin bir başkaldırı hikayesi.

Türkiye-Almanya maçı ve ezilenlerin bir başkaldırı hikayesi.
 

Konuya Uygunluğu


Avrupa şampiyonası turnuvası ile ilgili yazılarımı okuyanlar bilirler ki baştan beri futbolun mantıkla izah edilebilen ve futbolun bilinen fiziki ve bilimsel şartlarına uygun bir performans göstermediğimizi ayrıca 414 dk.oynadığımız maçlarda sadece 9 dakika önde olmamıza rağmen 25. Haziran 2008 Çarşamba günü yarı final maçına çıkacağımızı bunun şans melekleri sayesinde olduğunu belirttim. Ancak tüm bu eleştirilerim elbet bir gerçeği değiştirmiyor. Bugün yarı finalde isek bu bir başarıdır.Balla veya şansla ne ile olursa olsun. Yapılan yanlışlıklar silsilesi sonunda birleşince ortaya bazen doğru bir şeyler çıkıyor. Tıpkı bozuk bir saatin 24 saatte bir doğruyu göstermesi gibi. Ayrıca şunu da belirteyim kadro yanlışlıkları ve sistemsizlik en büyük sorunumuz olsa da kadromuz çok kaliteli ve bu kalite sahaya zaman, zaman yansıyor.

Bir husus daha var ki bundan önceki maçlarımızda olduğu gibi bu maçta da (Almanya maçı)şans meleklerine şiddetle ihtiyacımız var. Üstelik artık karşımızda en az bizim kadar ballı ve şanslı bir Almanya var. Sanırım 1990 Dünya kupasında (Hafızam beni yanıltmıyorsa) Almanya-Avusturya gurup maçlarında bu iki takım Cezayir’e karşı birleşip 1-1 berabere kalarak her ikisi de tur atlamıştı. O günkü koşullarda Almanya’nın Avusturya’yı yenmesi leblebi çekirdek yemesi gibiydi. O günden sonra Alman futboluna karşı içimde bir soğukluk var ve hiçbir turnuvada Almanlara sempati ile bakamadım. O yüzden tüm yüreğim ve içtenliğimle yarı final maçını kazanıp Almanları elersek eğer en çok sevinenlerden biri ben olacağım.

En önemli bir başka husus var ki bu maç sadece Türk Milli takımının maçı olmaktan çıktı artık. Turnuva başından beri gelişmiş Avrupa ülkelerine karşı (Sömürenlere karşı) az gelişmiş veya 3.dünya ülkelerinin(Sömürülenlerin) sempati ile baktığı ve kazanmamız için yapabildikleri tek şey olan dua ve iyi dilekleri de(Belki de şans melekleri bizi bu yüzden bu kadar çok seviyor) arkamızda olacak. Bu turnuvada biz güçsüzlerin , mağdur ve haksızlığa uğramışların takımıyız.Alman taraftar forumlarında Türklerin her biri Che Guevara tanımlaması boşuna yapılmıyor. Futbolcularımızın belki hiçbiri sol görüşlü olmayabilir ama hayat bazen konum olarak seni öyle bir noktaya getirir ki istesen de istemesen de o misyonu üstlenmek zorunda kalırsın.Bizim Milli takımda öyle.Artık o sadece bizim milli takımımız değil. Filistin’de savaş veren gerillanın , Afrika da açlıktan ölmek üzere olan çocukların yada çocuğuna bir damla süt bulabilme uğraşı veren annenin, Uzak doğuda doğa felaketlerine karşı yaşam mücadelesi verenlerin yada her seferinde aldatılan kazık yiyen, beyazların birbirine düşürdüğü ve birbirlerini acımadan katlettiği kabilelerin veya birbiri ile savaşan milyonlarca insanın takımı.Kısacası Ortadoğu’dan Afrika’ya Uzak doğudan Güney Amerika’ya ve bütün Türki Cumhuriyetlerin takımı. Tıpkı Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşının ezilen mazlum ulusların umudu olduğu gibi. Biz bizden çıktık arttık. Çarşamba akşamı maçı bu gözle bakar bu anlayışla seyredersek çok farklı duygular içinde olacağımız kesin.(Bu turnuvada dünya da maçı en çok seyredilen takım olmamız bu söylediklerimizin en büyük delilidir.)

Bu saatten sonra şöyle oynasaydık bunu yapsaydık gibi anlayışlar bence boşuna. Zaten 14 futbolcumuz var sahaya çıkacak. Takım belli. Taktik, sistem yada diziliş falanda hikaye. (İki yıldır bir sistem yerleşmemiş takımın iki gün içerisinde sistemi olması beklenemeyeceğinden)Artık güç sahaya çıkacak futbolcularının beyninde ve ayaklarında. Direnmek ve başkaldırmak. bütün şiar bu. Emin olun attığımız her şut ezilenlerin dünyanın zenginlerine karşı bir çığlığı olacak.

İlk defa(Kişisel olarak) bir maçı bu kadar istiyorum. Zengin, kibirli ve mağrur Almanlara karşı ezilen, sömürülen ve özgürlüğü ve yaşama hakkı tanınmayan milyonlarca insanın sevgi ve sempati dolu bakışları arasında onların umudu olacağız diye düşünüyorum. Başarabilir miyiz?. Neden olmasın. Şu ana kadar bu noktalara geldiysek ve şans melekleri bizi bu kadar seviyorsa olabilir. Zor evet çok zor. Ama olanaksız değil. İnsan oğlunun en büyük özelliği olanaksızı başarmak değil mi?

Haydi Çocuklar, son bir gayret finale bir maç daha var. Bir başkaldırıyı başlattınız sonunu getirin. Hepinizi, sizin arkanızda olan milyonlarca insan adına tüm içtenliğim ve sevgimle kucaklıyorum.

Saygılarımla.

Ali İhsan Uğuz

23.06.2008

 
Toplam blog
: 72
: 2174
Kayıt tarihi
: 11.04.08
 
 

3 Ocak 1958 doğumluyum. S.Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Edebiyat ve sinema ilgim ..