Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '12

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye Artan Gücünü Nereden Alıyor ve AB, Neden Gücünü Hızla Kaybetmeye Başladı?

Türkiye Artan Gücünü Nereden Alıyor ve AB, Neden Gücünü Hızla Kaybetmeye Başladı?
 

AB'nin Irkçılık ve ön yargıları kırmak adına açılımlar yapması gerek.


Kemal Derviş, Türkiye'nin etkin gücünü oluşturmasında Avrupa ailesinin bir parçası olmasından ve AB'nin hala Türkiye için çok önemli olduğu vurgusundan yola çıkarak, Türkiye'nin Avrupalı kimliği sayesinde etkin bir gücü olduğunu savunan bir görüşe sahip. Joost Lagendijk ta Zaman gazetesindeki köşesinde bu görüşe hem katılıyor hemde Derviş'i övüyor.

Türkiye'nin gücünün kaynağı Avrupalı kimliğinden gelseydi, Türkiye Avrupa kurumlarına elli altmış yıldır üyeyken bu olurdu. AB'ne katılım çabası ülkemizde belli reformların hızla uygulanmasına büyük katkı sağladığı bir gerçektir, özellikle AB'ne ihtiyaç duyulmasının giderek azaldığını reformların yavaşlamasından da görebiliriz.

Fakat Türkiye'nin yıllarca önünü tıkayan da kendi sözde müttefiklerimizde olduğunu iyi biliyoruz. Petrolün çıkarılmasını Lozan'da engelleyenlerin de onlar olduğunu iyi biliyor bu ülkenin insanı. Anadolu'da bir ulusun kendi kültürel değerlerini korumak için nasıl binlerce canı mahkemelerde verdiğinide bilmekteyiz.

O yüzden Türkiye'nin gerçek gücünü Avrupa'dan aldığı veya bulduğu yalanlarına bu halkın karnı tok sayın Lagendijk. 

Avrupa Birliği, Türkiye söz konusu olduğunda faşist ön yargılarına hep yenilmiştir. Türk halkı Avrupa'dan ve onun faşist politikalarından da bıkmış ve usanmış durumdadır.

Avrupa Birliği bu yaptığı ve izlediği politikaların bedelini ekonomik ve siyasal olarak ödemeden kurtulacağını mı sanıyor?

AB, derin bir sarsıntıyla sarsılacak , ekonomik depremlerden kurtulmasını Libya'dan sömüreceği petrol paraları da kurtaramayacak.

Türkiye'nin önü zaten açık, bunun en büyük nedeni sadece son 10 yılda izlenen politikalar değil.

Son 20 yılda dünyanın her yerinde açılan okullarla Türkçe öğrenen ve Türkiye ile gönül bağı kurmuş olan nesillerin artık büyüyüp kendilerine 2. Vatan olarak Türkiye'yi seçerek, bu okullardan yetişen neslin siyasal ve ticari tercihlerini Türkiye ile yapması çok önemlidir. Gelecekte Türkiye, AB'ne çok daha az ihtiyaç duyacağını Joost Lagendijk ya göremiyor yada görmek istemiyor.

Türkiye'nin asıl gücü işte bu noktadan gelmeye başlamıştır ve gittikçe bu etki çığ gibi büyüyecektir. Türkiye'nin vizyonu bunu iyi hesap etmek zorundadır. Tüm dünyada, halkımızın adını haritada gösteremeyeceği yerlerde artık Türkçe konuşulmakta, Türkiye'de üretilen ürünler orada satılmaktadır.

Avrupa Birliği, Türkiye'ye yaptığı her ayrımcılığın bedelini ve karşılığını sadece Anadolu'da görmeyecek. Bu ayrımcılığın bedelini siyasal, ekonomik olarak ilerde daha beter hissedecektir. Çünkü artık tüm dünyada bir çok çocuk Türkiye ve Türk insanı ile gönül bağı olan bir eğitimi 20 yıldır almakta olduğunu Avrupa'nın kalın kafalı siyasetçilerinin görmesini bekleyemiyorum doğrusu.

Bunu İsveç Dışişleri bakanı Carl Bildt gibi çok nadir insanlar görebilmekte.

Ülkemizin, hem Anadolu'da hemde tüm dünyada dengeleri koruyan ve ayağı yere sağlam basan bir yapıyı oluşturmasında tek eksiği demokratik ve halkçı bir anayasayı hala oluşturmakta gecikmesidir. Bu Anayasanın oluşmasında sosyal zemin yapmak elbette önemlidir fakat bu ne kadar gecikirse ilerisi için o kadar kötüdür.

Bu konuda eminim kaygılarda vardır. Özellikle Yeni Anayasa'nın darbecilere sağlayacağı avantajlar yargı usulleriyle oluştuğunda, mevcut darbe sevdalılarının amaçlarına ulaşmada bu avantajları kullanmaya kalkmaları, yeni faili meçhullerle ülkeyi kaosa sürükleme ve bu kaotik ortamın faturasını Hükümete yıkma hırsı riskide doğuracağını anlayabiliyorum, fakat bunun minimize edilmesi için gerekli tedbirler de alınabilir.

Gerçek olan şu, gelecek yıllarda Batı, Türkiye'nin gücüne ve müttefikliğine değil aynı zamanda dengeleri oluşturacak, kuracak stratejilerine de ihtiyaç duyacaktır.

ABD, stratejistlerini Londra'dan değil artık hep Türkiye'den almak zorunda da kalacaktır. Bu hiç bir zaman ütopik bir düşünce değil. Zaten şimdi bile bir sürü köşe yazarı Pentagon'a bolca gitmekte ve görüşlerini aktarmaktadır.

Sözün kısası Türkiye gücünü, gece gündüz çabalayan, sabreden, didinen dünyanın her yerinde eğitim için gece ve gündüzünü birbirine katan aydın öğretim kadrosuna borçludur. Bunun sağladığı global zemin üzerinden siyaset yapmak çok daha kolay ve akıcı olabilmektedir. 

Dolayısıyla Joost Lagendijk yanılmaktadır. Türkiye cazibesini Avrupa'dan almıyor. Avrupa'nın gittikçe cazibesi zaten kalmıyor. Kendi faşist ve ırkçı bataklığında hızla siyasal ve ekonomik çamurun içinde debelenerek en fazla 2-3 yıl içinde batacak veya parçalanacaktır bu birlik.

Türkiye, kibirlenmeden kendi yolunda aklı selim ve dikkatle devam etmelidir, gücü gittikçe azalan Batı'nın bıraktığı boşluğu adaletle dengeleyen politikalarını sürdürerek umut olmaya devam etmelidir.

Dünya konjonktürü Türkiye'nin gelişimi ve büyümesi için iyi durumdadır. Sadece astrolojik olarak satürn'ün 6 Ekim'de akrep burcuna girdiği dönemde çok dikkatle siyaset yapması lazım...

 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..