Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '08

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye artık güneydoğu Anadolu bölgesinide kucaklamalı!…

Türkiye artık güneydoğu Anadolu bölgesinide kucaklamalı!…
 

Salvador Dali


Türkiye ve Hollanda vazgeçemediğim gönlümde beslediğim iki önemli ülke benim için. Biri çocukluğumun diğeri ise gençliğimin geçtiği ülke. Fakat nasıl bir anne, güçsüz olan ve sürekli ayağına çelme takılıp düşürülen, her ayaklanma çabasında kafasına bir yumruk indirilip tekrar düşürülmeye çalışılan bir çocuğunu daha çok kollarsa, ne yazık ki, dış güçler tarafından bu konuma düşürülen Türkiye’yi, uzağında da olsam kollamakla yükümlü hissediyorum kendimi. Çünkü o benim itilip kakılan, minik yavrum gibi sanki.

Türkiye’den şehit haberleri geliyor sürekli. Gencecik yaşamlar sönüyor ömürlerinin baharında. Duygusal cenaze törenleri görüntüleri insanın yüreğini acıtıyor. Tam otuz yıldır aynı haberleri ve görüntüleri izliyor insanlar malesef. Törere karşı mücadelede varılan nokta nedir peki şimdi?

Temmuz ayında Devlet bakanı Cemil Çicek pkk törerünün ülkeye olan maliyetini açıkladı. 30 yıl içinde varılan nokta, şu an ki veriler malesef gösteriyor ki, 300 milyar dolar mali zarar ve giderilmesi olanaksız 30 bin insanın yitilirmesi olmuş yalnızca. GAP’ın maliyetinin ise yalnızca 32 milyar olduğunu bildirildi (bu konuya yazının ilerleyen bölümlerinde biraz daha değineceğim). Bu durum yalnızca askeri mücadelenin yetersiz olduğunu ve başka bir yol ve politika izlenmesi gerektiğini açıkca ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz haziran ayında, Hollanda da etkinlik gösteren, bir öz derneğin düzenlediği, Hatırla Sevgili adlı dizinin, iki oyuncusu ve ’68 kuşağı önderlerinden bir ismin katıldığı, ‘Dünden bugüne ‘68 kuşağı’ adı altında bir tartışma programına katılmıştım. Katılımcılar arasında Avrupa’da yaşayan törer örgütü yanlıları ağırlıktaydılar. Tartışma bu katılımcılar tarafından adeta terör örgütü propagandasına dönüştürüldü ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Doğu Anadolu bögesinde ağalık sistemine dayalı feodal yapıyı değiştirmek için yapılan devlet girişimlerini, gücünü kaybetmekten korkan güçlü aşiretlerin devlete karşı başlattıkları isyanları bastırmak için, Aşiretlerle yapılan çatışmalar, adeta bölge halkına yönelik bir soykırım gibi aktarılmaya çalışılıyordu. O günden sonra örgüt yanlılarının kendilerine nasıl militan topladıkları konusunda bir bilgi edinmiş oldum. ‘Soykırım’ yapan bir düşman Miti yaratılmak suretiyle gençleri kendilerine çekiyorlardı anlaşılan.

Gel gelelim sözünü ettikleri olayların özünün ne olduğuna ve nasıl taraf toplamak için çarpıtılarak yansıtıdığına. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Lozan antlaşmaları sırasında kürt kökenli olduğunu açıkca ortaya koymuştu. Ve Terör örgütü yanlıların sözünü ettikleri ‘Dersim ayaklanmaları’ sırasında başbakandı ve Atatürk değil o başrölü üstlenmişti. Atatürk öldükten sonrada ’38 de isyanlar, İsmet İnönü öncülüğünde tamamen bastırıldı.

İsyan, güçlü aşiretler’in, Ankara’nın İsmet İnönü öncülüğünde, aşiretler’in gücünü azaltmak süretiyle o bölgede hakim olan feodal yapının zaman içinde tamamen ortadan kaldırılması ve o bölgede yaşayan yöre halkına, daha eşit haklar verme çabasına karşı, yapılan siyasi karar ve girişimleri sabote etmek için, güçlerini ellerinden kaybedecekleri korkusuyla, devlete karşı başlattıkları olaylar olarakta açıklanabilir kısaca.

Bu olaylar şimdilerde o bölge ile duygusal bağı olan yöre geçlerine, Terör örgütüne sempati ve destek toplayabilmek için, bölge halkına yönelik bir soykırım girişimi gibi aktarılmaya çalışılıyor adeta Avrupada yaşayan Kürt aydınları tarafından. Ki taraf edinebilmek için bir ‘düşman miti’ yaratılmalı. Dillerinde ‘usluslar’ın kendi kaderini’ belirleme ütopyası var her birinin. Bu düsünceden yola çıkarak ‘Bağımsız kürdistan’ kurabilme düşünü, o kadar çok saplantıya dönüştürmüş, ve kendilerini bu hayale o kadar çok inandırmışlar ki, günümüz dünya koşullarında böyle birşeyin özelliklede petrol zengini ortadoğu bölgesinde olanaksız olduğunu göremez duruma gelmişler malesef kendi aydınlarının her biri. Türkiyeye karşı yaptıkları savaşın özünde aslında ABD’nin ‘Büyük ortadoğu’ projesini yaratmak için olduğu ve hiçbir zaman petrol zengini o topraklara sahip çıkarılmayacaklarını görmüyorlar bile. Anadolu gençlerini, uydurma bir ‘soykırım’ mitine inandırmak suretiyle taraflarına çekerek, feda ediyorlar adeta.

Cumhuriyet yeni kurulduğu sıralarda her ne kadar, aşiretler’in gücü azaltılmaya ve feodal yapı yıkılmaya çalışılmış olsada daha sonra ki yıllarda Ankara gerçekte hiçbir zaman o bölgede söz sahibi olamadı aslında. Yöre halkının oylarının hangi partiye akacağını yine ‘ağalar’ belirledi ve onlar yönetti o bölgeyi şimdiye kadar hep. Bu bağlamda belki hiç kabul görmeyecek bir sav olabilir ama o bölgenin resmi olmayan bir özerlik verilmiş oldu zaten ya bilinçli ya da farkında olunmadan.

Ağalar da o bölgede varlıklarını sürdürebilmek için bir tarafta devlet ile göstermelik nikah kıyarken diğer taraftan da asıl sevgilileri olan terör örgütü üyeleri ile kırık tutuyorlar. Böylece iki taraflı hem kendi varlıklarını hemde terör örgüntünün o bölgede etkinlik göstermesini garanti altına almış oluyorlar, bu şekilde ikili oynayarak. Ki pkk da bu nedenden dolayı 30 yılı aşkın bir süredir faliyetlerini kolayca sürdürebilmeyi başarabildi. Kanımca asıl sorunun kaynağıda bu oldu. Bir tarafta sanki o bölge Türkiye içinde gösterildi ama diğer yandan da sanki Türkiyeye ait değilmiş gibi, her ne kadar büyük şehirler dışında diğer bölgelerde az gelişmiş ya da hiç gelişmemiş ve o bölge ile aynı konumda olsada, çok ihmal edildi sanki o bölge. Oysa ki bölge kritik bir konumda olduğu için o bölgenin gelişmesine daha çok ağırlık verilmelisi gerekli ki, gençler terör örgütünün vaatlerine inanıp silahlarını bürünüp dağlara çıkmasın. Çok çelişkili polikalar izleniyor hep ve bu noktaya gelindi en sonunda malesef.

Daha önce GAP projesinin 32 milyara mal olduğunu belirtmiştim. Eğer acilen GAP projesi gerçekleştirilip o bölge geliştirilmezse yani o bölgede yaşayan gençlere iş olanakları sunulmazsa eğer iyi bir gelecek umudu tamamen sönen bölge gençlerini terör örgütünün kucağına itilmiş olunur. Anca gelecek umudu olmayan bir genç, hayatının baharında, uydurma bir mitin peşine takılıp ölüme koşabilir.

Eğer yukarda vurguladığım yanlış ve de çelişkili politikalar izlenmeye devam edilirse bir otuz yıl sonra Türkiye’nin korkulu rüyası gerçekleşebilir. Ya Türkiye şu an ki konumuyla milli gelire hiçbir katkısı olmayan, diğer bölgerin üzerinden geçinen ve terör nedeniyle milyonlarca dolarlık zarara mal olan bu bölgeyi, nasıl insan vücudunun kangiren olmuş herhangi bir bölgesini kesip atmak zorunda kalıyorsa, o bölgeyi, ya kendisi ya da kendisi dışında ki güçler tarafından kesip atmak zorunda bırakılabilir. Ki Türkiye bu bölgeyi kesip atmak ya da kucaklamak zorunda artık.

 
Toplam blog
: 12
: 788
Kayıt tarihi
: 23.01.08
 
 

Aralık 1979'da bir ailenin üçüncü çocuğu olarak Avanos'ta dünyaya geldim. Egitimciyim ve suanda H..