Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '21

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye-Bosna ve Akdeniz

Neum, Bosna Hersek’in denize kıyısı olan tek şehridir. Yaklaşık 21 kilometrelik kıyı şeridi bulunan Neum, Bosna Hersek’in adriyatik deniz’ine çıkışı olan tek noktadır. Savaş sonrası ‘Dayton’ antlaşması gereği Bosna Hersek federasyonu’na ait kalmıştır. Kıyı şeridi 24.5 yani 15 mil olan Neum’un nüfusu 4690’dır. 1991 yılında ‘Dayton’ barış antlaşması sırasında, Hırvatistan’ın yoğun baskısı ve çabası üzerine Neum, Alija İzzetbegovic’in yoğun ısrarı ve direnmesi sonucunda Bosna Hersek sınırlarında kalmıştır.

 

Neum, dik tepelere ve kumlu plajlara ayrıca turizm açısından da birkaç büyük otele sahiplik yapmaktadır. Her ne kadar Hırvatistan kadar turizm açısından etkileyici ve cazip olanaklara sahip olmasa da, Ülkenin ekonomik kalkınmasında ve yerel halkın geçinmesinde oldukça olanaklar sağlamaktadır.

 

Adriyatik deniz kıyısında küçük bir tatil kasabası olan Neum, Bosna Hersek’in denize ulaşan tek noktasıdır. Kozmopolit bir yapıyı içinde barındıran Neum nüfusunun yüzde 90’dan fazlasını Hırvatlar, geri kalan kısmını da Sırplar ve Boşnaklar oluşturuyor. Hersek-Neretva kantonunun bir parçası olan Neum, Hırvatistan’ın kıyı şeridinde küçük bir kesinti oluşturarak adeta ikiye bölüyor. Bir limanı olmayan Neum’un önünde de Hırvatistan’ın ‘Peljesac’ yarımadası var.

 

Neum, Dubrovnik’e 60, Mostar’a 70 km uzaklıktadır. Neum bir Bosna Hersek şehri olsa da, bölgeden geçen ana yol Hırvat ulusal karayoluna bağlıdır. Örneğin, Mostar’dan Neum’a ulaşmak için Hırvatistan sınırını aşmak gerekiyor. Ancak, Hırvatistan’ın iki kıyı kenti olan Split ve Dubrovnik’e gidiş gelişlerde de Neum’dan, yani Bosna Hersek topraklarından geçmek zorunludur. Bu garip görünen durumun kaynağı, Dubrovnik Cumhuriyeti dönemine uzanıyor. XVII. Yüzyılda, Venediklilerin gücünden endişe eden Dubrovnik Cumhuriyeti, Venediklilerin karadan yapacakları saldırılardan araya bir engel yerleştirerek korunmaya çalışmış ve 1699’da bu küçük kara parçasını Osmanlılara vermiş. Böylece, Venedik’in, Dubrovnik’e karadan saldırmak için önce Osmanlı İmparatorluğu ile savaşmak zorunda kalacağı hesaplanmıştır.

 

Son günlerde Hırvat politikasının Neum’a çevrildiğinin farkındayız. Yukarıda bahsettiğim Neum’un tam karşısında Adriyatik denizden Akdeniz’e bağlanan kısmında bulunan Peljesac yarımadası Hırvaların çıkar, Bosna Herseğin ise umut noktasıdır. Hırvatların, Bosna politikasına aykırı bir şekilde Bosna’nın Neum üzerinden Adriyatik denize ve ardından da Akdeniz’e olan rotalarını engellemek amacıyla ‘Peljesac köprüsü’ projesi başlattığını birçoğumuz duymuşuzdur. Hırvatların böyle bir proje başlatarak Neum üzerinden Akdeniz’e çıkan ve yasal hakları olan Boşnakları hiçe sayarak, Bosna ve Türkiye ikilisinin sağlam ilişkilerinden korktuğu ve Türkiye’nin Neum üzerinden Akdeniz’e işaret göstermesinden korktuğu birçok kuliste de konuşuluyor. 2013 yılında Avrupa Birliğinin asil bir üyesi olmaya hak kazanan Hırvatistan bahse konu paljesac köprüsü projesini 2010 yılından önce başlatmış ancak çeşitli sebeplerden dolayı projeyi durdurma kararı almış ancak 2016 yılında Avrupa Birliği’nin Hırvatistan’a sağladığı 370 milyon avro fon ile peljesac köprü projesine devam etme kararı almıştır. Bahse konu projenin 2022 sonlarında son bulacağı da belirtilmiştir.

 

Bosna Hersek’in denize çıkışına tek engel olarak görülen Peljesac köprü projesi sadece Bosna’nın Akdeniz’e uzantısını değil aynı zamanda Bosna Hersek’in denizlere erişimini ve denizcilik potansiyeline de aykırı bir durum oluşturacak. Her ne kadar jeopolitik açıdan Boşnak siyasiler ve yetkililer bu projeye karşı çıksalar da Avrupa birliğinin küresel gücünü ve Almanya’nın yakın ilişkiler vizyonunu göz önünde bulundurursak, Hırvatistan’ın bu Peljesac köprü projesi Avrupa Birliğinin Akdeniz Doğalgaz çıkarlarına hizmet edeceği basitçe görülmektedir. Bu köprü projesi sadece AB’ye hizmet etmekle kalmayıp, öncelikle Bosna Hersek’in açık denize tek çıkışı olan Peljesac yarımadasını fiziki olarak da kapatıyor.

 

Bosna Hersek ve Akdeniz’e çıkış adlı yazısında aynen şöyle belirtiyordu;Cumhuriyet Donanması yakın akrabalarımız olan Bosna Hersek’i Neum üzerinden denizle yeniden buluşmalarından sonra ilk kez 2006 yılında TCG Turgutreis fırkateyni ile ziyaret etti. Her ne kadar Hırvat makamları, kendi karasularından yabancı bir savaş gemisinin geçerek Neum’a gelmesine pek sıcak bakmamışsa da ziyaret son derece başarılı geçmişti. Böylece 1878’den sonra ilk kez Türk bayrağı denizden Bosna Hersek deniz yetki alanında varlık göstermiş ve Boşnak kardeşlerimize biz buradayız demişti. Keşke 1992 – 1995 arasında yaşanan o zor günlerde aynı sözleri yine denizden gelerek söyleyebilseydik. 2010 yılı Haziran’ında ilk kez aktive edilen Türk Deniz Görev Grubuna ait TCG Kemalreis ve TCG Giresun fırkateynleri de 18–21 Haziran 2010 tarihleri arasında, bu ziyareti tekrarladılar. Neum’a bugüne kadar birkaç ziyaret daha yapıldı.

 

Bosna Hersek üzerinden Akdeniz’e çıkmak her ne kadar basit bir politik çatışma olarak görülse de önemini ve stratejik yapısını Türkiye için de dikkate almalıyız. Adriyatik denize yakınlık sağlayan kıyılardan biri de Arnavutluk’ta bulunuyor. Yunanistan’ın Akdeniz’e hakim olma politikasını Arnavutluk ile geliştirmeye çalıştığı ancak başarılı olamadığını da görmüştük. Türkiye Cumhuriyeti’nin Mavi Vatan adıyla Akdeniz’e hakim olma planları ve stratejileri oldukça olumlu ve cesurca ilerlemekte. Bosna Hersek’in içerisinde bulıunduğu bu durumu göz ardı etmeden Hırvatistan’in işgal ettiği Peljesac yarımadası Bosna’nın kontrülüne verilmelidir. Sonuç olarak AB’nin destekleriyle yapılacak olan bu proje Boşnakların kendi ırklarından ayırt etmediği Türkiye Cumhuriyeti’nin de çıkarına olacaktır. Yunanistan ve Hırvatistan’ın Akdeniz politikasında Almanya ile birlikte yol aldığı kaçınılmaz bir şekil almıştır. Mavi Vatan projesine KKTC gibi Bosna Hersek ve Arnavutluk’ta dahil edilmelidir.

 

Bosna Hersek her geçen gün Peljesac köprüsü projesine karşı açıklamalar yaparken, aynı zamanda da kardeş Ülkesi Türkiye’den de yardım istiyor. Umuyorum ki yetkililerimiz böylesine bir durum karşısında en sert ve ciddi tavrı alarak, Peljesac köprü projesinin Bosna Hersek’in zararına olacağını kamusal alanda da ilan edecektir. Alija İzzetbegovic’in ne pahasına olursa olsun Dayton barış antlaşmasında Neum’u Hırvatlara teslim etmemesi belki de bugün ki Bosna’nın Akdeniz politikasına yansıyacak durumunu fark etmiş olmasındandır. Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Bisera Turkovic, Türkiye’nin Bosna Hersek’e üs kurmasını dahi teklif etmiş ve bu teklifini her mecra da ve kamuoyunda da dile getirmiştir. Türkiye’nin Balkan politikaları yanı sıra gözünü ve yönünü Akdeniz’e çevirmesiyle birlikte meşru hakkını aramakla mükellef Bosna’nın çağrısını da değerlendirerek, Balkan politikalarını daha da genişletmesi gerekmektedir. Türkiye olarak Fikrim ve temennim Neum politikası hakkında acele ederek yapmamız ya da ortaya koymamız gereken ne varsa uygulamalıyız. Yarın çok geç olabilir. Gerek Bosna ve gerek Arnavutluk çıkarlarını korumakla Abilik görevini yürüten Ülkemiz kardeşlerine gereken yardımı yapmalıdır ve yapacaktır. Türkiye, Avrupa’yı Akdeniz’de köşeye sıkıştırarak adeta positif düşünmesine engel olmuş ve Avrupa Akdeniz’de felç olmuştur. Türkiye olarak, Avrupa’ya karşı Kardeş ülkelerimizi savunalım ve Bosna Hersek’in Akdeniz’e olan çıkışına meşruluk kazandıralım..

 

Vesselam..

 

 

 

 
Toplam blog
: 6
: 127
Kayıt tarihi
: 04.06.20
 
 

Yusuf İşler, 24 yaşında olup, Tahsilini Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Siyasal Bilimler Fak..