Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye Cumhurbaşkanının "Ermeni Patrikliği"ne mesajı ne anlam ifade ediyor?

Türkiye Cumhurbaşkanının "Ermeni Patrikliği"ne mesajı ne anlam ifade ediyor?
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl 24 Nisan dolayısıyla Türkiye Ermeni Patrikliğine bir mesaj gönderdi...Bu mesaj, sadece devlet başkanının belli bir din veya etnisiteden yurttaşlarına gönderdiği alışılmış mesajlardan farklı bir anlam taşıyordu.

Türkiye Ermenilerinin 1915 tehcirinde yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Tarihin kırılma noktasına tanıklık eden insanlar genellikle bu kırılmalardan paylarını alırlar.

Osmanlı'nın adalet ve hoşgörü üzerine kurduğu altı yüz yıllık çatısının sarsıldığı zamanlarda alınmış, bir yönüyle insafsız, bir yönüyle zorunlu bir karardı Ermeni tehciri...

Türkiye Cumhuriyeti, İttihat ve Terakki zihniyetinin aldığı tehcir kararlarını son yıllara kadar şiddetle savundu...Cumhuriyetin ittihatçı damarı, aslında darbeyi sadece Ermenilere değil tüm Osmanlıya vurmuştu.

Öte yandan, o devrin(ve bu devrin) emperyalist devletleri de Osmanlı Ermenilerinin bir kısmını kışkırtarak kendi emelleri doğrultusunda kullanmış, onların Müslüman Türk ahaliye zulmetmesini teşvik etmişti. Mesele, bu çatışmadan çıkacak çatlamadan sızarak Osmanlı'yı yıkmaktı...Sonuçta öyle de oldu.

Türkiye, Merhum Özal'la başlayan resterasyon sürecinde, tarihin kırılma noktalarındaki kimi talihsizlikleri de tamir etmenin yolunu arıyor...Bunun bir yönünü de Osmanlı yurttaşı Ermenileri anlamak ve onlarla yeniden kaynaşmak, fikri oluşturuyor.

Yeni İttihatçılar, Hrant Dink gibi bu kaynaşmadan yana olan bir Ermeni'yi katlederek bu kaynaşma sürecini durdurmak istediler...Ancak siyasi iktidarın kararlı ve istikrarlı duruşu, sürecin geri tepmesini engelledi.

Diaspora'nın militan Ermenileri de "mücadelelerini" içerdeki terör yapılanmalarına havale ettiklerinden son yıllarda Ermeni meselesi, "Terör Meselesi" olarak Türkiyenin karşısına çıkmış oldu.

Gelinen noktada Türkiye, arkasında uluslararası güçlerin olduğu terör belasını da dizginleme yoluna girmiş bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin siyasi ve ekonomik bünyesi güçlendikçe bu türden "mikroplar" hastalık yapma imkanı bulamayacaktır;  Batılı efendilerinin tüm destelerine rağmen...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yıl 24 Nisan günü dolayısıyla Ermeni Patriği Ateşyana gönderdiği mesajda en dikkati çeken husus, bence Cumhurbaşkanının "Osmanlı Ermenileri" tabirini sıkça vurgulaması olmuştur.

Cumhurbaşkanın Ermeni Patrik vekili Arem Ateşyan'a gönderdiği ve kilise tarihinde ilk kez olmak üzere ayin sırasında okunan, mesajının bir bölümü şöyle:

"İnsanlığın en büyük felaketlerinden olan Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde de her milletten milyonlarca insan ebediyete intikal etti. Bu savaş sırasında, etnik ve dini kimliği ne olursa olsun, benzer şartlar altında hayatlarını yitiren Osmanlı vatandaşlarının tamamını da rahmetle ve hürmetle anıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti devletini, bu acıları unutmadan ama bunlarla baş etmesini de bilerek kurmayı başardık. Bugün de huzur, barış ve kardeşlik temelinde daha güzel günlere ulaşmak için, etnik ve dini kimliğine bakmaksızın, tüm vatandaşlarımızla dostlarımızla birlikte çalışıyor, mücadele ediyoruz.

Yüzyıl önce, ortak vatanımızı işgal için dünyanın dört bir yanından gelenlerin torunlarını, bugün, savaşı lanetlemek, barışı ve dostluğu yüceltmek için Çanakkale'de coşkuyla ağırlayabilen bir kültüre sahibiz. Ermeni toplumunun geçmişte yaşadığı üzüntü verici hadiseleri bildiğimizi ve acınızı samimiyetle paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum. Osmanlı Ermenilerinin dünyanın her yerindeki torunlarına gönül kapılarımızın sonuna kadar açık olduğunu da bilmenizi istiyorum. Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyor, hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum."(Basın'dan)

Bu mesajdaki, "Osmanlı Ermenileri" vurgusu, aslında yeni ber devlet inşasının temel taşlarından birinin daha belirlenmesi ve yerine konması anlamına geliyor; Osmanlı misyonunu donanmış bir Türkiye'de Ermeniler de yurttaş olarak hak ettikleri yeri alacaklar.

Adeta, etnik moleküllerine ayrıştırılarak parçalanan Osmanlı, şimdi o moleküllerin adalet ve hoşgörü mayası ile yeniden bir araya getirilmesi ile canlanacak

Kendini tıpkı Osmanlı vatandaşları gibi bu toprakları vatan bellemiş her din ve her etnisite mensubu bu Büyük Türkiye'nin tebası olmakla gurur duyacak.

Osmanlı'dan koparıldıktan sonra Batı emperyalizminin sömürü alanı olan ve bugün Batı destekli terör belasının kan revan içinde bıraktığı Ortadoğu coğrafyası, yeniden gerçek devletini bulacak.

Sadece bölgemiz değil, bütün dünya ancak o zaman huzura kavuşacak.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..