Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '12

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye Cumhuriyeti “Devlet”tir…

Türkiye Cumhuriyeti “Devlet”tir…
 

Diyeceksiniz ki şimdi "Deden ne alaka?"... Doğrudur... Ancak konu o kadar önemli ki, tarihi iyi bilmek gerekir...


Bugün Pazar ve saat 13…

Bir saat sonra Başbakan ile ana muhalefet partisi genel başkanının “Uçak düşürülmesi” ile ilgili görüşmesi var, ardından MHP genel başkanı ile görüşme… Bu iki görüşmenin sonucunu gün içinde bekleyeceğiz.

Görüşme ve sonuçlarını beklerken devam edersek…

Türk Silahlı Kuvvetlerinin silahsız Fantom uçağı “Suriye Hava sahasın” ihlal ettiği gerekçesi ile Suriye tarafından vurularak düşürülmüştür.

Olay, açıkça budur…

Uluslar arası alışılagelmiş uygulamalara göre, önce Suriye tarafından uçak uyarılır ve hava sahasını terk etmesi bildirilir. Eğer “Israr” var ise bu kez uçak, inmeye zorlanılır. Bu da fayda etmezse ancak “Vurma” yoluna gidilebilir. Öyle caaart diye uçak vurulmaz.

Bu tutum, Suriye’nin “Hasmane ve kasıtlı” davranışının işaretidir, başka bir şey anlayamayız.

Konu, bundan sonra ne olacak, Türk Hükümetinin davranışı n’olacaktır…

Dolduruşa gelecek, sağduyusunu kaybedecek, birden bire alevlenip ayağa kalkacak ve bütün bunların sonucunda zararla yerine oturacak kadar küçük devlet değiliz…

Elbette “Muz Cumhuriyeti” de değiliz.

Şu saate kadar yapılan açıklamalara ve edinilen bilgilere geniş açıdan baktığımızda…

Olay, sadece “Benim hava sahamı ihlal ettin, ben de seni vurdum” seklinde basitleştirilmiş boyutta değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğini ilgilendiren boyuttadır. En basit boyutu ise, Türkiye’nin, son olaylarda Suriye’ye karşı takındığı tavırdır.

“en basit” boyutundan başlarsak, Türkiye’nin, Suriye’ye cevabı daha ağır olabilir. Ancak bu boyutta değerlendirmek yerine, işin büyük tablosuna bakmakta yarar vardır.

O tablo da hiç kuşkusuz “Uluslar arası“ boyutudur.

Herkesin bildiği gerçek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin jeopolitik konumu itibariyle son derece kritik bir bölgede olmasıdır. Böylesi bir coğrafyaya sahip olan Türkiye’nin “Dış Politika” olarak dikkatli ve dengeli, her attığı adımı son derece tartarak atmasının zorunlu olduğu gerçeğidir.

Yani…

Efelenerek hiçbir şey elde edemezsiniz, hiçbir başarı gösteremezsiniz, gösterseniz bile bu başarı o an için “Başarı” gibi görüntü verebilir veya “İç politik” alanda “Başarı” gibi görünebilir…

Durumun çok “Kritik” olduğunun bir başka göstergesi ise, bugüne kadar her “durumda” muhalefet partilerini hiçe sayan başbakanın, muhalefetteki partiler ile konuyu paylaşmak istemesidir, her ne kadar “Bilgilendirme” çağrısı olduğu söylense de…

Hatta “Meclis kararını” gerektirecek kadar önemli bir görüşme bile düşünülebilir.

İşin “Uluslar arası“ boyutuna baktığımızda ise, basitçe söylenebilecek şey şudur…

Bu uçuşun amacı eğer “Test uçuşu” boyutunda ise –böyle bir uçuş olduğu söyleniyor- elbette konu Nato’nun İncirlik ve Malatya’daki tesislerini, Rusya’nın Laskiye’deki ve İngiltere’nin Kıbrıs’taki tesislerini de ilgilendirmektedir. Coğrafi olarak topuna birden baktığımızda gördüğümüz gerçek ise daha da önemlidir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin toprakları, gelecekte yaşanacak olası kapışmanın, “Savaş alanının” merkezi olma durumudur.

Dikkatli gözlerle sınırlarımıza da bir bakalım isterseniz…

Karadeniz’den Rusya, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye…

Diğer yandan Yunanistan, Bulgaristan…

Size bu coğrafya bir şeyler ifade etmelidir. Ve biz “Devlet” olarak dış politikamızı bu gerçekler ışığı altında saptamalıyız. Doğrusu bu diye düşünüyorum.

Lider arasındaki görüşmeler sonuçlanmadan ve görüşmelerin içeriği hakkında henüz bir bilgimiz yokken bunları düşünüyorum.

O bilgileri edinebildiğimizce aldığımızda, konu hakkında yazmaya devam edeceğim.

Bu noktada “Güçlü Devlet’in” bir ferdi olarak sağduyu davranmayı sürdüreceğiz.

Bir merakım da şu: Dede'm sağ olsaydı, bu kanunda ne derdi? diyeceksinizik ki "Dede'n ne alaka?..." Doğrudur, ama bu olay o kadar önemli ki, tarihi bilmek çok önemli...

24 HAZİRAN 2012
İBRAHİM PEKBAY

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..