Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '14

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'de, "otoriter yönetim", İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükun Kanunu. Ve şimdi de...

Türkiye'de, "otoriter yönetim", İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i Sükun  Kanunu. Ve şimdi de...
 

Demokratik protestolar böyle mi yapılmalıdır? Gerçek "demokratik protestocular", bunları aralarına almamalıdır...


..."İÇ GÜVENLİK REFORMU " ve bu reformu yaşama geçirecek "İÇ GÜVENLİK YASASI" ve de "OTORİTER DEMOKRASİ"...

Slogan : "MASKESİZ DEMOKRASİ"

Karma bir yapının idealleştirildiği bir toplumda, "öncelikli" ve "büyük ideallere" ulaşmak için "demokrasiden" taviz verilmesi anlamlı görülebilir mi?

"İSTİKLAL MAHKEMELERİ" VE "TAKRİR-İ SÜKUN KANUNU"

Toplumsal "değişim ve dönüşümlerin" ya da  "devrim niteliğindeki reformların" yarattığı  yeni ortamın koşulları, bu koşullara "uyum sorununu" da beraberinde getirir...Çünkü, değişim ve dönüşümlerin birey ya da gruplarca istenerek mi, yoksa onlara zorla kabul ettirilerek mi gerçekleştirildiklerini  açıklamak söz konusu olabilir

Yaşamın doğal seyrinin gereği olarak, zaman zaman da özel alanlara yönelik düşünülen siyasi, sosyal ve hukuksal değişmelerde, uyumsuzluktan doğan tepkilere demokratik yollardan çözüm getirilebilir. Ancak "devrim niteliğindeki"  yeniliklerde ya da "reformlarda"  bu kolay olmaz. Çünkü, bu tür değişimler, "toplumun genel yararı" için yapıldığından "uyumsuzlukların", bunlara karşı olanlar tarafından gösterildiği düşünülür...

Kurtuluş Savaşı sürecinde, İstiklal Mahkemeleri "işgale karşı mücadele etmek, düzenli ordu kurmak, içte oluşan ihanet cephelerini yok etmek, güvenlik  ve birliği sağlamak" için kurulmuş; Takrir-i Sükun Kanunu da, kurulan yeni 'Cumhuriyet Devleti'ne karşı olan sesleri sindirmek' ve de "toplumsal ve siyasal değişim ve dönüşümlerin gerçekleştirilmesi için"; yani, değişim ve dönüşümlere karşı olan "uyumsuzları" hizaya getirmek için çıkarılmıştır.  

Örneğin, bugünkü Anayasamızın, 174. maddesi ile koruma alınmış olan İnkılap Kanunları'ndan,  özellikle 2, 3 ve 7. fıkralarının içeriğinde yer alan değişimler, Takrir-i Sükun Yasası'nın yürürlükte olduğu zamanda gerçekleştirilmiştir.

M. Kemal Atatürk de, "fes" yerine "şapka" giyilmesinin ve diğer bazı laik sosyal değişimlerin Takrir-i Sükun Kanunu'nun yürürlükte olduğu zamanda gerçekleştirildiğini söylemiştir.(1)

İÇ GÜVENLİK REFORMU ya da İÇ GÜVENLİK YASASI....ve "MASKESİZ DEMOKRASİ"

Hükümetin, ülke gündemine getirdiği bu "İç Güvenlik Reformu"nun ayrıntıları tam belli olmasa da, içeriği ile ilgili bazı husular Başbakan tarafından kamuoyuna aktarılmıştır.

Başbakan, diyor ki, "Öylesine sağlam temellere oturtulmuş bir 'güvenlik ortamı' sağlamak istiyoruz ki, 'gösteri hakkı' da, 'fikir ve ifade özgürlüğü' de en iyi bir şekilde kullanılabilsin.

Bu ifadenin, uygulamadaki ayrıntıları:

-- Polisin, "savcılık izni" olmadan, "Makul şüphe" görülen durumlarda arama yapabilmesi,

-- Gösterilerde kullanılan "molotof kokteylerinin" silah ya da bomba sayılması,

-- Gösterilerde "maske" ile yüzünü kapayanların anında gözaltına alınması

Benim şahsen, genel olarak bu üç hususa itirazım yok; anacak birinci maddedeki "Makul şüphe" konusu biraz midemi bulandırdı. Bu öneri, bana İstiklal Mahkemeleri'nde karar vermek için "delile gerek duyulmadan vicdani kararın" yeterli görülmesi hususunu hatırlattı.

Takıldığım bir konu da, "demokratik gösteri ve eylemlerde maske kullanılmasıdır". "Demokratik" olduğu söylenen "gösteri ve eylemlere" katılanların, yüzlerini "maske" ile kapayarak kendilerini gizlemelerini ben doğru bulmuyorum.

Provokatörlerin ve devlet düşmanlarının yüzlerini kapamalarını anlarım; çünkü onların amacı "demokratik hakların savunulması" değildir; yalnızca can ve mala zarar vermektir. Ancak, bu kalleşlerle birlikte  "demokratik gösteri" yapanların da, onları aralarına sokmalarını kabul edemem.

Hükümetin, "İç Güvenlik Reformu" ile ilgili yasa önerisi, Meclis'e geldiğinde, bu yasa içeriğinin, "otoriter bir yönetim" işi olup olmadığını anlamak için, yukarıda konu ettiğim İstiklal Mahkemeleri ve Takrir-i Sükun Kanunu  uygulamaları ile karşılaştırma olanağı bulacağız. Bunları bloğuma aktarmamın amacı da budur zaten.

Bu bloğu yayına vermezden önce okuduğum son haberde; "KCK yetkililerinin, Hükümetin çıkarmayı düşündüğü bu 'İç Güvenlik Yasası'nı asla kabul etmeyeceklerini ifade ettiklerini" okudum.

Bakalım, bizden de bu yasaya karşı, KCK ile paralel düşünenler kimler olacak?

DEĞERLENDİRME :

Yukarıda konu ettiğim, İstiklal Mahkemeleri ve Takrir-i Sükun Kanunu uygulamaları "olağanüstü durumları" karşılamak için kurulmuş ve uygulanmıştır...Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında ve savaş sonrası "Yeni Türkiye"nin kurulmasında gerekli olan "değişim ve dönüşümlerin" yapılmasında; başka bir deyişle, "olması gerekenin olur durumuna getirilmesinde" başarılı da olmuşlardır.

Bu başarının asıl önemli tarafı, Cumhuriyeti kuranların  uyguladığı "Tarz-ı İdare" sistemidir. Bu sistem de, günümüz için geçerli olmayan "antidemokratik" bir sistemdir. "Kuvvetler Birliği" ilkesini esas alan "otoriter bir yapıdır".

Cumhuriyeti kuranlar, "büyük hedeflerine" ulaşmak için, demokrasi içinde sayılan bazı değerleri, sonraya ertelemişlerdir.

Türkiye'de, şu anda "olağanüstü bir durum" var mıdır?

Hemen yanıt verilmesi zor bir soru: ama, bana göre,  "olağanüstü" olmasa da "olağan ötesine"  yaklaşan durumlar, hem içte, hem de içi ilgilendiren, dışta, vardır. Bunun yanında, hükümetin ve -- R. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduğuna göre -- devletin, "2023 Türkiye'si" gibi "Büyük İdeal"i de vardır.

Bu "ideal" elbette, Cumhuriyeti kuranların "Büyük İdeali" ile kıyaslanamaz; ama yine de bloğumun başında vurguladığım soruyu sorayım :

Karma bir yapının idealleştirildiği bir toplumda, "öncelikli" ve "büyük ideallere" ulaşmak için "demokrasiden" taviz verilmesi anlamlı görülebilir mi?

Aynen, M. Kemal Atatürk döneminde olduğu gibi....Ama, üzerine bolca sıkılmış "demokrasi parfümü" ile..."OTORİTER DEMOKRASİ"...

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..