Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '15

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Türkiye’de çocuk istismarı

Türkiye’de çocuk istismarı
 

Dünya Sağlık Örgütünün ( WHO ) tanımına göre çocuk istismarı; “Çocuklara bir yetişkin, toplum, devlet veya başka bir çocuk tarafından, bilinçli veya bilinçsiz olarak; bedensel, duygusal, zihinsel veya sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyen, çocuğun istismar veya şiddet olarak algılamadığı veya yetişkinlerin istismar olarak kabul etmediği davranışları da içine alan bir davranış uygulanmasıdır”. 

İstismara uğrayan çocuk, aile birliğinin bozulacağı endişesiyle, korkutulduğu ve sindirildiği için, yaşadığı travmanın etkisiyle karşı koyacak gücü bulamadığından veya kendisine yapılanı tam olarak algılayamadığından vb. çeşitli nedenlerle sessiz kalmaktadır.

Bazı çocuklar ve istismara tanık olan erişkinler ise ne yapacaklarını, nereye başvuracaklarını bilmemeleri; yalnız bırakılacaklarını, olayın medyaya yansıyarak aile şereflerine leke sürüleceğini düşünmeleri, yasaların kendilerini yeterince koruyamayacağını ve özellikle istismar aile içinde gerçekleşmişse faille karşı karşıya gelmeleri halinde daha ciddi travmaya uğrayacaklarını hatta öldürülebileceklerini düşünmeleri vb. çeşitli sebeplerden dolayı olayı gizlemektedirler.

Türk toplumunun ailesel ve kültürel bazı özellikleri çocuk istismarını kolaylaştırmaktadır. Ekonomik sorunların yanı sıra çok çocukluluk ve tek odalı evlerde barınma zorunluluğu, ataerkil aile yapısı, ...kültürümüzde çocuğa ve kadına uygulanan şiddetin kabul görmesi, ...kızların erken yaşta evlendirilmesi, fiziksel şiddeti destekleyen “Dayak cennetten çıkmadır, kızını dövmeyen dizini döver, eti senin kemiği benim” vb. toplumun zihnine yerleşmiş sözler aile içi istismarı kolaylaştırmaktadır. İstismar olayı çocuk için olduğu kadar içinde yaşadığı aile ve toplum için de çok yönlü, bazen tamiri imkansız sorun ve sonuçlara neden olmakta... İstismar sonrası yaşananlar ise belki de istismarın kendisinden daha örseleyici olabilmektedir.

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından son 5 yılda haklarında koruma kararı alınan çocukların %18,6'sının, anne ve babasının ihmal ve istismarına maruz kaldığı için korunmaya alındığı bildirilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre 2002-2005 yılları arasında 0-10yaş arası 27782 çocuğun suç mağduru olmaları nedeniyle merkezlere getirildiği bildirilmektedir. Türkiye’de 8 ilde, yaşları 4-12 arasında toplam 16100 çocukta yapılan bir çalışmada %34,6 kız ; % 32,5 erkek çocuğun fiziksel istismara uğradığı saptanmıştır. İstismarı uygulayanların % 77’si aile üyelerinden, % 11’i akrabalardan, % 2’ si çocuk ile irtibatı olan diğer kişilerden (öğretmen, bakıcı vb.) oluşmaktadır. 

Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'ne başvuran çoğunluğu 12 yaş altındaki çocukların yüzde 45'inin fiziksel, yüzde 40'ının cinsel, yüzde 10'unun ihmal, yüzde 5'inin duygusal istismara uğradığı ve istismarın ancak uzmanlar tarafından fark edildiği belirtilmektedir.

Felthous isimli bir araştırmacı çocuk istismarını, çocuğu kasıtlı olarak dışlamak, incitmek ve zarar vermek amacıyla, doğrudan çocuğun bakımı ile yükümlü birey tarafından fiziksel güç kullanarak çok hafiften başlayarak öldürücü olabilen fiziksel yaralanmaya sebebiyet verilmesi olarak tarif etmiştir.

David Gil 1981 yılında çocuk istismarı ve ihmalini, “İnsanların yaptıkları veya yapmaları gerektiği halde yapmadıkları davranışlardan ya da insanların yarattıkları veya talere ettikleri koşullardan dolayı, çocuğun gizli güçlerini ortaya koymasının, yeteneklerini geliştirmesinin engellenmesi” biçiminde tanımlanmaktadır. Bu tanımla çocuğun gelişiminin engellenmesine yol açabilecek davranışların da çocuğun istismarı ve ihmali kapsamına alındığı görülmektedir.

Çocuk istismarı, geniş anlamda, 0-18 yaş grubundaki çocuğun, belli bir zaman dilimi içerisinde, kendisine bakmakla yükümlü yetişkin kişiler veya başka bir çocuk tarafından büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyen, kaza dışı ve önlenebilir her türlü davranışa maruz bırakılması şeklinde tanımlanabilir.

Bu tanımlardan da anlaşıldığı gibi, çocuk istismarında çocuğa uygulanan davranışın niteliği ve nedenleri ya da uygulayan kişi veya kişilerin niyeti değil, yapılan eylemin çocuk üzerindeki etkisi önem taşımaktadır.

Çocuğa karşı şiddet genellikle çocuğun yakından tanıdığı, yakın çevresinde bulunan anne, baba, aile yakınları, okul öğretmeni ve diğer görevli kişiler veya bir başka çocuk tarafından uygulanmaktadır.

...her çocuğun çeşitli boyutlarda istismara uğramasının temelinde, çocuğun kendisini istismarcıdan koruyacak ruhsal ve fiziksel özelliklere, güce sahip olmaması gelmektedir. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse istismara karşı direnç göstermesi de o kadar az olacaktır. Sevdiği, güvendiği ve bağımlı olduğu aile bireyleri tarafından çeşitli şekillerde istismar edilen çocuk, her bakımdan büyük bir travma yaşayacaktır.

Çocuğuna istismar uygulayan anne ve babalara özgü bazı ortak kişilik özellikleri olduğu ileri sürülmektedir :

* İstismarcı anne-babalar genellikle kendi kişisel memnuniyetlerini çocuğunkinden üstün tutan, çocuğu gereksinimlerini karşılayacak bir alet gibi gören, çocukla ilgili gerçekçi beklentileri olmayan, katı, duygularını kontrol edemeyen, ruh sağlığı bozuk, sosyal ilişkileri zayıf, tatminsiz kişilerdir.

* Kendilerini değersiz ve sevilmeyen kişiler olarak görürler. Çoğu istismarcı yoğun aşağılık duyguları ve dürtü kontrol bozuklukları olan, kendini tutma ve yönetme becerisi geliştirememiş kişilerdir.

* Benmerkezci yapıdadırlar ve çevrelerindeki bireylerin yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamak ile ilgili rolleri olduğu düşüncesindedirler. Sorunlardan kaçarak hazzı yaşamak eğiliminde olup hazza odaklanmışlardır. Çoğu zaman algılama, muhakeme etme, sebepler ve sonuçları arasındaki ilişkiyi kurmakta güçlük çekmektedirler.

Çocuk İstismarı 5 kategoride incelenmektedir:

1-Fiziksel İstismar :

Çocukta fiziksel istismar, çocuğun kaza dışı nedenlerle fiziki olarak ebeveyni veya başka bir çocuk ya da erişkin tarafından bedensel travmaya uğramasıdır. Çocuğa karşı şiddetin yıkıcı etkileri yüzeysel yaralanmadan sürekli fiziksel, bilişsel ve duygusal bozukluğa ve hatta ölüme yol açabilmektedir. İstismara uğrayan çocukların pek çoğu tıbbi yardım alamamaktadır. Alabilenler ise genellikle durumu ağır, hayati tehlikesi olan olgulardır. Fiziksel ceza gören çocuk içine kapalı, endişeli, korkak, çaresizdir, otokontrolü bozulmuştur, sürekli kabuslar görür ve kendisini değersiz, terk edilmiş ve reddedilmiş hissetmektedir. Kendisine fiziksel şiddet uygulayan kişi ile temastan kaçınır, diğer kişilere karşı da endişeli tavır gösterir. Fiziksel ceza çocukta özsaygının azalmasına yol açmaktadır. Fiziksel istismara uğrayan çocuklarda intihar düşünceleri ve girişimlerine daha yüksek oranda rastlanmaktadır.

2-Cinsel İstismar :

Türkiye’de Adli Tıp Kurumunda yapılan bir araştırmada ise cinsel istismar iddiası ile başvuran olguların % 87’si kız, % 13’ü erkek çocuklar olup, faillerinin % 55 oranında baba, erkek kardeş, dayı, amca vb. birinci derece aile bireyleri olduğu saptanmıştır. 9-11. sınıf öğrencileriyle yapılan bir çalışmada % 1.8 oranında ensest bildirilmiş, öğrencilerin % 11.3’ünün çocukken özel bölgelerine istemedikleri şekilde dokunulduğunun, % 4.9’u ise cinsel ilişkiye zorlandıklarını belirtmişlerdir. Cinsel istismar özellikle de ensest çoğu zaman gizli kalmakta ve çocuk erişkin yaşa gelinceye kadar istismara uğramaktadır. Cinsel istismarın ortaya çıkması çoğu zaman tesadüfidir. Aile içinde bu durumun saklanması ile nesilden nesile geçen sağlıksız psikolojik yapı, toplumun içinde dibi görünmeyen gizli bir buzdağına dönüşür ve bu durum psikolojik rahatsızlıkların en vahim tablosudur. Çeşitli tabular, eğitimsizlik, korku, yasaklar, yetersiz hukuk yapısından dolayı gizlenen çocuk cinsel istismarı sorunu, özellikle ülkemizde korkutucu boyutlara ulaşmıştır.

Çocuklar kolayca güven duydukları, kolayca korkutulabildikleri ve kandırılabildikleri için her türden istismara çok açıktırlar.Cinsel istismara maruz kalan çocuklar;

• İstismarcı ebeveynleri, yakınları ya da akrabaları ise aile içinde yaşanacak arbede, parçalanma vb. yoğun problemleri önlemek için,

• Tacizci tarafından tehditle sindirildikleri ve korkutuldukları için,

• Hiç kimsenin kendilerine inanmayacağını, anne babalarının ve sevdiklerinin gözünde değerlerini yitireceklerini, etiketleneceklerini düşündüklerinden

• Cinsel istismarı anlama ya da anlatma kapasiteleri henüz gelişmemiş olduğundan

• İstismarcı baba veya abi ise, sevdikleri ve onun zarar görmesini istemedikleri için yaşadıkları istismar olayını anlatmazlar ya da anlatamazlar.

Cinsel istismara uğrayan çocuk; kendisine uygulanan istismarın kapsam ve nedenini tam olarak kavrayamayacağından bunu nasıl ifade edeceğini bilemez, kendisine inanılmayacağını düşünerek olayı paylaşmaya cesaret edemez ve sonuçta ailesi, yakın çevresi ve belki de tüm çevresi ile işbirliğini koparmaya yönelir.

Çocukluğunda istismara uğrayıp da bildirmeyen kişilerle bunun nedenini araştıran bir çalışmada; çocuklar tarafından en çok verilen yanıt kendilerini eylemden dolayı sorumlu hissettikleri (%57.7) ve eylemi yapan kişiye olan bağlılıkları nedeniyle o kişinin cezalandırılmasını istememeleridir (%44.2)

3-Duygusal İstismar :

Duygusal istismar çocukların kendilerine bakmakla yükümlü olan kişiler tarafından olumsuz tutum ve davranışlara maruz kalarak, gereksinim duydukları ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum edilmeleridir. Duygusal istismarda fiziksel ve cinsel istismarda olduğu gibi somut fiziksel bulgular olmamasına rağmen, çocuk psikolojik olarak derinden etkiler. Fiziksel hasarın izleri zamanla ortadan kalkmasına karşın duygusal hasarın etkileri yıllarca devam eder. Duygusal istismar, çocuğun üzerinde güç sahibi olan, genellikle çocuğun yakın çevresinde bulunan kişi ya da kişiler tarafından ( ebeveyn, abla, ağabey, öğretmeni vb.) gerçekleştirilir.

Bir çocuğun sağlıklı ruh gelişimi için, anne ve babasının kendisini koşulsuz sevdiğine inanması çok önemlidir. Çocuk ne yaparsa yapsın çocuktur ve anne babasının kendisini, hiçbir koşulda sevmekten vazgeçmeyeceğine, her zaman onun yanında olacağına ve kendisini koruyacağına emin olmalı, ailesi için değerli ve özel olduğunu hissetmelidir.

Çocuğun Duygusal İstismarına Neden Olan Davranışlar :

• Çocuğa kötü muamele etmek, bağırmak ve sürekli azarlamak, reddetmek, küfür etmek, korkutmak, değer vermemek, alay etmek, lakap takmak, tehdit etmek, sindirmek, yıldırmak.

• Aşırı emirler vermek, aşırı baskı ve otorite uygulamak,

• Çocuğun yaşıtları ile ilişkilerini kısıtlamak veya tamamen engellemek

• Çocuğu sözel olarak hırpalamak, okul başarısızlığı veya herhangi bir konudaki başarısızlığını sürekli yüzüne vurarak aşağılamak

• Çocuğu gereksiz yere ağlatmak veya duygusal tepki vermesine izin vermemek

• Yaptığı bir hata karşısında çocuğun psikolojik olarak zarar görmesine neden olacak cezalar vermek ( okulda öğretmeni tarafından veya aile içindeki bir toplantıda vb.herkesin önünde azarlamak, bağırmak, kulağını çekmek, küçük düşürücü hakaretlerde bulunmak)

• Hiçbir sorumluluk vermeden sürekli olarak işe yaramaz bir çocuk olduğunu söyleyerek aşağılamak ve itip kakmak.

• Çocuğa yaşına uymayan ağır işler yaptırmak, hizmetçi gibi kullanmak

• Çocuğun anlattığı şeyleri şikayet ve isteklerini dinlememek, aldırmamak, sorularına cevap vermemek, çocuk yokmuş gibi davranmak

• Topluma ve bulunduğu yer ve çevreye uygun olmayan giysiler giydirerek arkadaşlarıtarafından alay edilmesine neden olmak

• Çocuğun korktuğunu bile bile zorla bir şeyi yapmasını istemek (ata bindirmek, birhayvanı tutmasını istemek vb.)

• Başaramayacağını bildiği halde o işi yapması için ısrar etme ve küçük düşmesine, üzülmesine bilerek sebep olmak.

• Toplumsal ve bilimsel standartların dışında istek ve davranış bekleyerek ve baskı yaparak duygusal olarak örselenmesine neden olmak. ( vaktinden önce yetişkin rolü vermek vb. )

• Kardeşler arasında ayırım yapma

• Kişinin kendi çıkarı için çocuğun yapmak istemediği ya da bir çocuk için uygun olmayan şeyleri yapması için zorlayarak çocuğu örselemek ( dilendirmek vb. )

• Ebeveynin evliliğini kurtarmak adına kendi çıkarı için çocuğu kullanması ( özellikle sorunlu evliliklerde ve aile içi geçimsizliklerde çocuğu taraf tutması için zorlamak vb.)

• Ceza veya başka bir amaçla çocuğu tek başına bir odaya kapatma, dolaba kilitleme,

• Çocuğa aşırı ihtimam ve titizlik göstererek zarar görebileceği korkusu ile toplumdan izole etme, tek başına bırakma

• İnternet, televizyon veya diğer görsel araçlarla çocuğun yaşına ve durumuna uymayan, görmemesi gereken şeyleri görmesini sağlamak ( porno film, korku filmi, şiddet vb.)

• Çocuğu anti sosyal davranışlara yönlendirmek, özendirmek, çocuğa kötü örnek olmak, kötü örnekleri överek o yola sevk etmek ve çocuğun suç işlemede kullanılması

• Çocuğun eğitim almasına engel olarak yaşıtlarından geri kalmasına ve kendisini küçük görmesine vb. sebep olmak

• Kendi öfke ve aczini çocuğu azarlayarak gidermeye çalışmak

• Herhangi bir alanda çocuğun kapasitesini aşacak beklentide olmak ve çocuğu zorlamak ( çok fazla namaz kıldırmak gibi abartılı dini vecibeler, sürekli yarışmalara hazırlamak ve kazanması için baskı yapmak vb. )

4-Ekonomik İstismar :

Çocuğun gelişimini engelleyici, haklarını ihlal edici işlerde ya da düşük ücretli işgücü olarak çalışması ya da çalıştırılması ekonomik istismar olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’de en düşük çalışma yaşı 12 ile 18 yaş arasında değişir ve yasalarla düzenlenmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından çocukların asgarî çalışma yaşı 15 olarak belirtilmiştir. Kayıt dışı sektörde ise sokaklarda simit, mendil satan, boyacılık yaparak“çalışan” çocukların yaşlarının çok daha küçük olduğu görülmektedir

5-Çocuk İhmali :

Çocuk İhmali diğer bir deyişle çocuk pasif istismarı, çocuğun bakımı, korunması, güvenliği, beslenmesi, giyim ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması, sağlığının korunması ve tıbbi bakımından, gözetiminden ve desteklenmesinden sorumlu kişilerin çocuğun bu temel gereksinimlerini ihmal etmesi ve/ veya karşılayamaması sonucu gelişiminin ve güvenliğinin zarar görmesidir.

Çocuk İhmali İçin Kuşku Uyandırması Gereken Bulgular

1. Davranışsal Göstergeler :

• Ebeveyn ya da bakıcıya karşı normal bağlanma eksikliği

• Çocuğun sıklıkla yorgun ve bitkin görünmesi

• Çocuğun yiyecek çalması

• Aşırı sevgi ihtiyacı sergileyen davranışlar

• Çocuğun evde ona bakım veren birinin olmadığını söylemesi

• Uygunsuz ebeveyn davranışlarının gözlemlenmesi

2.Fiziksel Göstergeler :

• Çocuğun yaşına göre beklenilenden daha düşük ya da düşmekte olan büyüme parametrelerinin olması ( diğer nedenler ekarte edildikten sonra )

• Aşırı zayıflamış görünüm ve sürekli açlık yakınması

• Kilo alımının düşükkalori alımına bağlı olarak azalması ya da durması

• Astım, diabet, ciddi diş çürümeleri vb. durumlarda yetersiz tıbbi bakım

• Yetersiz gözetim sonucu çocuğun tehlikeli durumlarla karşılaşması ( çocuğun sokakta bulunması, küçük çocuğun evde ya da arabada tek başına bırakılması vb )

• Kötü hijyen ve mevsim koşullarına uymayan giyim.

T.C.BEYKENT ÜNİVERSİTESİSOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME YÖNETİMİ ANABİLİM DALI HASTANE VE SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ BİLİM DALI TÜRKİYE’DE ÇOCUK İSTİSMARI ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ (Yüksek Lisans Projesi)

Projeyi Hazırlayan : Nur YALÇIN

Projeden yaptığım alıntıların tamamını okumak isteyenler için : http://www.drnuryalcin.com/pdfs/10.pdf

Victoria Toumit

 
Toplam blog
: 50
: 8547
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Gazetecilik mesleğine ilk olarak Hürriyet Haber Ajansı'nda muhabir olarak başladım. Daha sonra Ümit..