Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '14

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçim süreci

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçim süreci
 

Cumhurbaşkanlığı Seçimi


Türkiye’de tıpkı geçmiş dönemlerde olduğu gibi gelecek dönemlerde de Cumhurbaşkanı seçimi konusunda bir sıkıntı yaşanmaması, yaşanabilecek krizlerin önüne geçilebilmesi için Cumhurbaşkanının artık meclis tarafından değil halk tarafından seçilmesine karar verilmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca, Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesinin yarattığı krizler ortaya çıkmıştır. 1980 dönemini yaşayan birçok kişinin bildiği gibi ‘80 darbesinin tetiklenmesine neden olan etmenlerden bir tanesi de Cumhurbaşkanının bir türlü seçilememiş olmasıdır. Ülkemizde Cumhurbaşkanı İsrail ve Almanya gibi ülkelerde olduğu gibi sembolik olmamakla birlikte Fransa ve Ukrayna’da olduğu gibi de Yürütmenin gerçek başı olarak tanımlandırılamamaktadır. Ülkemiz, Fransız anayasa ve idare hukuku sistemini örnek almış olduğu için Cumhurbaşkanının yönetime olan etkisi Fransız sistemine oldukça yakındır. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda, Atatürk’ün Fransız Devriminin ilkelerini esas aldığı bilinmektedir. Kısacası Atatürk ve daha sonra gelen İnönü Türkiye’sinde Cumhurbaşkanı Yürütmenin başıydı. Ancak zaman geçtikçe, özellikle darbeler birbiri ardına yaşandıkça yürürlüğe konulan 1961 ve 1982 anayasaları Parlamento lehine önemli değişikliklerin yaşanmasına neden olmuştur. Kısaca açıklamak gerekirse Türkiye’deki temel problem Cumhurbaşkanının en başından beri halk tarafından değil de meclis tarafından seçilmesinin sağlanmış olmasıdır. Meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanının makamı zaman içerisinde zayıflamıştır.

10 ve 24 Ağustos 2014 tarihlerinde iki tur olarak yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçimi ile artık Cumhurbaşkanının meclis tarafından değil halk tarafından seçilmesi sağlanacak ve görülen o ki Cumhurbaşkanı makamının ülke yönetimindeki etkisi eskisine oranla çok daha fazla olacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı ilk kez halk tarafından seçilecek ve seçim sonuçları da Türk siyasi tarihine tarihsel olarak önem taşıyan seçimlerden birisi olarak geçecek gibi görünüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışmakta olan 3 tane aday var. Bu adaylardan birisi 12 yıldır Başbakanlık görevini yerine getiren Recep Tayyip Erdoğan. Bir diğer aday ise CHP ve MHP tarafından çatı aday olarak gösterilen Ekmeleddin İhsanoğlu ve son aday ise Türkiye’de ezilen ve ayrıştırılan gruplar tarafından ortak olarak aday gösterilen Selahattin Demirtaş. 24 Ağustos’ta yapılacak olan ilk tur seçim 3 aday arasında gerçekleştirilecek ve 24 Ağustos seçimlerinde ilk turdan en çok oy alan iki aday yarışacak. İkinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimi, ilk turda üç adaydan birisi bile seçimde kullanılmış toplam geçerli oy sayısının yarısından bir fazlasını alamazsa gerçekleştirilecek.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için yarışacak adayların açıklanmasından sonra ülke ve dünya genelinde uzmanlar tarafından seçimin analizleri yapılmaya başladı. Yapılan analizlerin bir kısmında çatı aday olarak gösterilen Ekmeleddin İslamoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan karşısında güçlü bir rakip olduğu savunuluyor ve Erdoğan’ın 2002 yılından beri en sıkıntılı seçim kampanyasını yürüttüğü belirtiliyor. Aynı zamanda İhsanoğlu’nun AKP’nin içinde de çatlakların yaşanmasına sebep olduğu belirtiliyor. Özellikle “ Siyasal İslam’ı reddederim.” “ AKP’den de adaylığımı destekleyen dostlarım oldu.” şeklinde yaptığı açıklamalar, bu görüşleri güçlendiriyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığına karşı olanların yanı sıra destekleyen kişilerin sayısı da oldukça fazla ve kimi yorumcu tarafından yarışın tartışmasız galibi Erdoğan olarak gösteriliyor. Gündemde Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda herkesin kendisine göre farklı yorumları olsa da seçimin sonucu ne olursa olsun, kuşkusuz Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olması yani halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanının olması birçok şeyi değiştirecek gibi görünüyor.

Halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı, öncelikle güçlü bir yönetici olacaktır. Aynı zamanda bu şekilde Cumhurbaşkanlığı makamı Türk insanının görmek istediği karizma ve gücü de yansıtabilecektir. Türk toplumu olarak Atatürk’ten bu yana halkımızın güçlü ve karizmatik liderleri sevdiğini biliyoruz. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kim kazanırsa kazansın, ülke karizmatik ve güçlü, ülke yönteminde söz sahibi bir Cumhurbaşkanına sahip olacak. 

 
Kayıt tarihi
: 29.04.14
 
 

2007den beri mesleğim olan diyetisyenliği yapıyorum. Sağlık, zayıflama ve diyetle ilgili her geçe..