Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Türkiye'de Demografi Üzerine

Öncelikle belirtmeliyim ki, burada yazılanlar Türkiye'de ve dünyada neler olduğunu anlamaya çalışan, bu nedenle 45 yaşından sonra sosyoloji okumaya başlayan (şu anda da 4.sınıf olan) bir kişinin kişisel görüş oluşturma çabalarından ibarettir. Türkiye'nin yetiştirdiği değerli sosyologların yanında ahkam kesme hadsizliği olarak alıgılanmamalıdır.

Nüfus üzerine yapılması planlanan işler, genellikle önceki 30-40 yılların bugüne devrettikleri olumlu ya da olumsuz durumların değiştirilmesi anlamı taşır. Yine benzer şekilde, bugün atacağınız adımların etkileri de ancak bu kadar zaman sonra net olarak görülebilecektir. Özellikle son yüzyıl içinde ortaya çıkan tıbbi gelişmeler, Dünyada ortalama ömrü olağanüstü derecede uzatmıştır. Dünyanın farklı noktalarında bunun sayısal etkileri son derece farklı olsa da, ortak payda her yerde ortalama yaşam süresinin uzamasıdır. Bu durum, nüfusa dayalı her şeyi etkiler. Eğitim politikası, ekonomik yapı (özellikle sosyal güvenlik sistemi), siyasi yapı gibi.

Bu konuda son derece önemli bir nokta da, ülkelerin ömürlerinde normal koşullarda bir kez oluşabilecek olan 'Demografik Fırsat Penceresi' kavramıdır. Savaş, kıtlık, salgın hastalık gibi nüfusta beklenmedik sonuçlar doğuracak olaylar olmazsa, bu pencere ülkeler için bir kez açılır, kapandıktan sonra bir daha açılmaz. Bu kavram, 15-64 yaş arası nüfusun, yani ekonomik anlamda üretken olan nüfusun, toplam içindeki payını ve değişimini ifade eder. Fırsat olarak adlandırılması; bir kez olmasından ve bunun (yani bu yaşlar arasındaki nüfusun yükseliğinin) değerli bir şey olmasından kaynaklanır.

Gelişmekte olan ülkelerde bu pencere kapanmıştır. O nedenle o ülkelerde yaşlı nüfus oranı artmakta, üretken olmayan nüfusu anlatan  bağımlı nüfus oranı artmaktadır. Bunun için dünyanın her yerinde emeklilik yaşları yükselmektedir. Eskiden azımsanan bir oran olan 80 yaş üzeri nüfus yerine, bugün etkili bir seçmen kitlesi olarak görünen 90-100 yaş üzeri gruplar oluşmaktadır. 

Farklı bakış noktalarına göre az çok farkllık gösterse de, Türkiye'de demografik fırsat penceresinin 2005-2010 yılları civarında açıldığı ve 2030-2040 yılları arasında kapanacağı hesap edilmektedir. Yani çok zaman kalmadı. Bu fırsattan yararlanmanın koşulu, ülkenin eğitim sisteminin düzenlenmesi, genel insan kalitesinin yükseltilmesi, dünyanın geleceğinde gerekecek yetkinlikleri insanlara verilebilmesidir. Eğer bunlar yapılamazsa, geleceğin dünyasında yer almak Türkiye için daha da zorlaşacaktır.

Türkiye, halen içinde olduğumuz bilgi dünyasının gereklerini atlamamalıdır. Bu dönemde dünyanın kapanamayacak kadar gerisinde kalınırsa, bunun bedelleri Türkiye'de çok uzun yıllar etkili olacaktır. Osmanlı döneminde sanayi devrimini atlamış olan ülke, bilgi toplumundan da dışlanırsa, dünya ile arasında kapanamaz bir fark oluşması tehlikesi vardır. 

Bu durumun oluşmamasını sağlamak, başta iktidarlar olmak üzere toplumunn tüm kesimlerinin ortak çaba ve sorumluluğunu gerektirir. Bunun başarılamadığı bir ülkede, kısır siyasi çekişmelerin de bir anlamının olmayacağı açıktır. Türkiye bu fırsatı kaçırmamalı, kısa vadede bazı önemli fedakarlıklar gerektirse bile, uzun vadede kaçınılmaz olan insan kalitesine yatırım yapmalıdır. Bugün yurtdışına çıkabilen yetişmiş insan gücünün bile var olabilmesi buna bağlıdır.

Konu hakkında fikir belirterek bana katkıda bulunacak olan herkese, şimdiden teşekkür ederim.

 

 
Toplam blog
: 4
: 195
Kayıt tarihi
: 03.11.07
 
 

Finansal veri yayını yapan bir şirketi satış yöneticisiyim. Ülke sorunları hakkında düşünen, ancak ç..