Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '14

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Türkiye'de Gazetecilik tarihi

Yerel basınla ilgili bir çalışma öncelikle tarih ve literatür araştırmasını gerekli kılar. Bu alanda yapılan tarihi araştırmaların bir bölümüne değinmek istiyorum. Bunun yanı sıra modern toplum içerisinde elde ettiği konumu da burada sizinle paylaşmak istiyorum.

Osmanlı İmparatorluğunda gazetecilik hareketleri 19. Yüzyılda başlamıştır. Gazetecilik resmi bir girişim ile hayata başlamıştır. Yaklaşık otuz yıllık bir dönemden sonra özel teşebbüslerle hayata geçmiştir. Tabi bunda imparatorluğun o dönemdeki koşullarının ilgisi de kayda değerdir.
" Bu özel dönem, Türkiye Cumhuriyeti'ne varan yolculuğun başlangıcı da olan, Tanzimat Dönemdir.
Tanzimat Dönemi, gerek yaşandığı dilim içerisinde gerek döneme bugün bakan araştırmacılar için hep bir tartışmaya neden oldu"
İşte görüldüğü üzere gazeteciliğin tarihi seyir içerisinden hayli derin ve sancılı bir süreçte olduğunu görebiliyoruz.
" Bu dönemde Avrupa'ya bakıldığında, gazetecilik oldukça gelişmiş durumdadır. Kitle gazeteciliği yerleşmiş, bunun dışında ideolojik yayınlar yapan ve içeriğinde uzman yazılarına gazeteler de yer almaktadır."
Osmanlı'da Avrupa kamuoyunu etkilemek için Takvim-i Vakayi'nin Fransızcası Le Moniteur Ottoman'ı yayınlamıştır. Bunun yanı sıra Farklı yollar da arayan Osmanlı Batıdan gazetelere satın alma gibi bir girişim de beslemiştir.

Osmanlı'da ilk kurulan gazeteler batı ve Amerika'ya rağmen büyük gelişmeler sağlamıştır.
 İlk Türkçe gazete, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın çıkardığı Vakay-i Mısıriye'dir. Daha sonra Takvim-i Vakayi yayaına başlar. Bu gazete de bir amaç uğruna devlet tarafından çıkarılır.
 Takvim-i Vakayi'den sonra ikinci gazete olan , İngiliz William Churchill tarafından 1 Ağustos 1840'da yayınlanmaya başlayan Ceride-i Havadis halk tarafından ilgi görmemiştir.
 ***
 Yerel Gazetecilik

Vilayet gazeteleri adı altında bilinen yerel gazetecilik bugünkü anlamda yerel gazeteciliğin temellerini atmıştır. Bu gazetelerin ortaya çıkışı ise 19. Yüzyılda Osmanlı topraklarında gerçeklerştirlmeye çalışan ve Tanzimat dönemindeki reformlarla çok yakından ilgilidir. Tabi bunda eyaletten vilayete geçiş de önemli bir unsurdur.

Merkezi hükümetin çıkarlarına hizmet edebilmesi için yerel gazeteciliğe Osmanlı da önem vermiştir. Reformlar sonucu eyalet sisteminden vilayet sistemine geçilmesi ile her ilde bir basım evi açma kararı alınmıştır. Osmanlının çok uluslu bir imparatorluk olduğu düşünüldüğünde, bu basım evlerinde Türkçe'nin yayında diğer dillerde de yayımlara izin verilmiştir." Vilayet gazetelerini bir yandan ayrılıkçı eğilimleri dengelemek, öte yandan Avrupa'da özellikle Araplara yönelik olarak sayıları artan Arapça süreli yayınların etkisini bastırmak isteği teşvik etmiştir. Bunun başarılı örneği El Cevaib (1860) Osmanlıcılık ağırlıklı Arapça bir gazetedir. Etkisi yüzünden pek çok Arvupa ülkesinde yasaklanmıştır"

Vilayet gazeteleri arasında ikinci sırada Mithat Paşa'nın Tuna valisiyken 1865'te Rusçuk'ta yayımladığı Tuna Gazetesi yer almaktadır.
Önemli vilayet gazetelerinden biri de 1866'da Trablusgarp'ta çıkartılan Trablusgarb gazetesidir Türkçe ve Arapça yayınlanmış bir gazete olan Trablusgarb taşraya hizmet etmek göreviyle kendisini ifade buyurur.
O yılların önemli gazetelerinden biri de 1869'da Bursa'da Türkçe-Ermenice yayınlanan Hüdevendigar Gazetesidir.
İzmir'de ilk gazete ise vilayetin adını taşıyan Aydın idi.
Bu vilayet gazetelerinin bölgeye merkezi yönetimin kararlarını sağlıklı yansıtma görevinin dışında asıl yararlarını şöyle açıklamamız mümkündür. " Basımevi için gereken yatırım devletçe yapılması özel girişimcileri büyük masraflar yapmaktan kurtarmış ve sadece baskı masrafını ödeyerek yayın yapma olanağına kavuşmuştur"
1908 yılında Meşrutiyetin ilan edilmesiyle; gerek yerel gerekse ulusal gazetelerin sayılarında önemli bir artış olmuştur. Yerel ve ulusal basın tek düzelikten kurtulmuştur. Ve daha sorgulayıcı bir hale bürünmüştür.
1867 yılında, yayına başlayan basın tarihimizde ayrı bir yeri ve özelliği olan Muhbir Gazetesinin sahibi Filip Efendi'dir. Muhbir küçük boyda, haftada 5 gün yayınlanan, satışa pek fazla önem gereksinimi duymayan, çeşitli fırsatlarla hükümet politikasını sert bir şekilde eleştiren bir gazete olma özelliğini korur.
 ***

Sürgün Gazeteleri Ve İstanbul

Yurt dışına kaçan gazeteciler Paris'te yapılan toplantıyla mücadeleye devam etme sebebiyle bir gazete çıkarmışlardır. Bu noktada Ali Suavi yönetiminde Muhbir tekrar yayınlanır. Fransa yönetiminin gazete çıkarmasına sıcak bakmamasından dolayı Muhbir İngiltere'de yayın hayatına devam eder.
Bu dönemde Avrupa'da yayınlananlar dışında İstanbul'da da gazeteler ve dergiler çıkarılmıştır.
Terakki, Mümeyyiz, Basiret, İbret yine bu gazetelerden bazılarıdır.

***
 Milli Mücadele Dönemi

Basın, Türk ulusu için vatanın kutsal olduğu ve düşmana verilemeyeceği hususunda halkı bilinçlendirir. Bu noktada halk gazetelere yardımı da esirgemez ve para ve haber dahil her türlü yardımıyla gazetelere destek verir. Ajanslar kurulur ve gazeteciler bir müddet askere alınmaz.
1828-1992 yıllarını kapsayan doksan dört yıllık bir dönemde Türk basını bu evrelerden geçerek gelişimini sürdürür. Bu dönem içerisinde ülkenin her tarafında yerleşim birimlerinde basın haytının yoğunlaştığı görülür. Doğal olarak İstanbul hem devletin, hem kültürel hayatın başkenti olarak basının geliştiği en önemli merkezdir.

 
Toplam blog
: 10
: 248
Kayıt tarihi
: 15.07.14
 
 

Gazeteci ..