Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '21

 
Kategori
Kültürler
 

TÜRKİYE'DE GÜNEY KORE RÜZGARI.

                                                “Yogi eso yogi gaci” 

                          

                    TÜRKİYE’DE GÜNEY KORE RÜZGARI.

    Biz bu rüzgarı, tüm dünya ile birlikte ilk olarak 2012’de Güney Koreli şarkıcı PSY (Sai ga)’nın ‘’Guines rekorlar kitabına da giren  ‘’Gangnam Style’’ şarkısı ile hissettik.

     İletişimde olduğum oldukça fazla fanları olan bir kaç Koreli youtuber ile görüşmeler yaptım. Dil sayfalarından tanıdığım, Kore hakkında bilgiler edindiğim Türkçe öğrenen Korelilerle de iletişime geçtim ve sizlere Korece maceralarımı anlatmak istiyorum. Bu sayede bu kültürün insanlarından bizzat Kore hakkında bilgi sahibi olabileceğinizi düşünüyorum. Ayrıca Ankara’da bulunan Kore Kültürü Derneği’nin sayfalarından da faydalandım. Zaman zaman iletişimde olduğum Koreli Bambu ustası bir arkadaşım da var. Kendisine ait blog u olan bu sanatçının eserleri hakikaten muhteşem. Koreli güzel sanatlar profesörünün Çömlekleri ve biz de ki hat sanatına benzer resim ve yazı sanatlarında ki  eserlerini de görmelisiniz. Kore kültürünü bu kültürün sahipleriyle takip etmek bana çok cazip geldi. Eğer Kore ilgi alanınızdaysa sizlerin de dikkatini çekeceğini düşündüm. Bu yazıyı bir yazı dizisine dönüşebilir çünkü çok ilginç ve paylaşabileceğim çok güzel hikâyeler var.

     Doğudan esen sıcak fön rüzgârının batıya doğru yayılma merkezi G. Kore. Küresel iklim değişimlerinin sosyal hayattaki etkileşimi gökyüzünde gönyeyi değiştirdi. 33’-43’ Kuzey enlemi, 124’-132’ Doğu boylamındaki Sarı denizin kıyılarındaki engin dağları aşarak spiral dalgalar halinde yayılan sıcak hava rüzgârları şimdi tüm dünyaya yayılıyor. Günümüzde en popüler G. Kore rüzgarı yedi üyesi ile BTS (Bangstan Boys) K-POP grubu. Güney Kore müzik listelerinden öte borsalarında da liste başı olan bu müzisyenler sempatik esintileriyle birçok genç yüreği keşfetmiş görünüyor. Türkiye’de de kuvvetle esiyor. Gençlerimiz her bir üyesinin isimlerini ezbere biliyor. Haklarında çıkan hiçbir haberi kaçırmadıkları gibi, şarkılarını da ezberliyorlar. Türkiye de birçok fan grupları var. Sadece onlara daha yakın olabilmek için Kore’ye gidip orada okumak, çalışmak isteyen gençlere tavsiyem hayranlığınızı gizlemeyin ama bu dönerek yayılan helezon oluşturan rüzgâra kapılıp gerçek yaşamdan uzaklaşıp gelecek hayallerinizi de askıya almayın. Her şey dozunda güzel ve lezzetli. Hobileriniz fobileriniz olmasın.

     Güney Kore yarım adasında yaşayan çekik gözlü güzel insanlardan ve onların son zamanlarda dünyayı değiştiren rüzgârından bahsedeceğim sizlere. Yarım adanın doğusu yerleşimi ve ulaşımı imkânsız kılacak kadar zorlu dağlarla kaplı. Okyanusa açık bu bölgeyi Sarı Deniz olarak adlandırmışlar. O bölgede oluşan hava akımı dağlık araziyi aşarak iç kesimlere sıcak hava akımı sağlayan fön rüzgârlarını oluşturuyor ve tropikal bir iklim sağlıyor. Küresel iklime bağlı olarak bu iklimsel özelliklerde değişmiş tabi. Beşeri dünya da benzer şekilde değişti son zamanlarda. Bir zamanların Amerikan rüyası yerini G. Kore rüyalarına dönüştürmüş gibi görünüyor. Bu benzer değişim bir ironi olsa da benim ülkemde bu bariz bir şekilde görünüyor. Gençlerle başlayan bu akım, artık yaş standardı da tanımıyor. Bu bebek yüzlü gençler ve onların sahne üzerinde yaptıkları grup şovları hakikaten takdire şayan. K-DRAMA büyük bir endüstri. Fantastik, romantik, aksiyon ve macera filmlerinde başrol oynayan bu bakımlı güzel yüzler için kanları kaynayan, sıkı hayat mücadelelerinde gençliklerini unutmadan yaşamak isteyen Türk gençlerinin dikkatini çekmesi olağan dışı bir şey değil aslında. İlginç olan hitap ettiği zümrenin artık çok fazla yaş sınırının olmaması. Amerikan rüyasının yerini çok kısa sürede alan bu Asya fön rüzgârı sıcak hava dalgasını çok geniş bir alana yaymış durumda. Güney Kore biz Türkler için aslında alışılmadık, bilinmedik bir kavram değil. Geçmişimizde ve kökenlerimizde büyük rol oynayan bu ulusun dünyaya hızla pozitif anlamda açılışı.

       Neye el atsam o şey sanki moda oluyormuş fikrine kapıldım birden. Korece öğrenmeye başladığımda bu kadarda farkında değildim Kore’nin dünya üzerinde ve kendi ülkemde bu kadar popüler olduğunun. Rahmetli babamın sen dil öğrenemezsin sözüne inat bu dünyadan göçüp gitmeden bir dil öğreneceğim. Bu dil öğrenmesi en kolay, öğrenmesi en zevkli, en eğlenceli dil olacak derken kendimi Korece öğreniyor buldum ve yıllar geçmiş. Öyle kaptırmışım ki kendimi Koreliler şimdi bizim komşu ilin insanları gibi geliyor bana.

     Ruhlarında kendilerine sakladıkları güçlü kültürel yapılarıyla barındırdıkları her şeyi dünyaya sundular. Güney Kore ‘de ‘’çabuk çabuk kültürü’’ diye bir şey var. Her şey çabuk çabuk. Bu rüzgâr onları hızla iteliyor olsa gerek. Eğitimde, sanatta, teknolojide hemen hemen aklınıza gelen her şeyde çabuk çabuklar. Hız bazen kaybettirir derler, onunda planını yapmış görünüyorlar. Çalışkan ve hayat derslerinden çok önemli kazanımlar elde ettikleri çok açık. Koreli arkadaşların çoğundan duyduğum bu çabuk çabuk kültürü onları ister istemez sosyal aktivitelerden uzaklaştırdığı gibi üzüldükleri bir husus var ki o da artık bu küçük yaşta yoğun çalışma temposu yüzünden sokaklarda parklarda oynayan çocukların yok denecek kadar az olması. Günün erken saatlerinde okula giden çocuklar okul sonrası çeşitli kurslara, etütlere katıldıkları gibi eve geldiklerinde gece geç saatlere kadar ders çalışıyorlarmış. Hatta sabahladıkları anlar o kadar çokmuş ki, burnundan kan gelmeyen öğrencinin yeterli düzeyde ders çalışmadığına bile inanır olmuş ebeveynler. Orta yaşın çoğu bu durumdan şikâyetçi oldukları gibi üniversiteye girebilmelerinin böyle mümkün olabileceğini söylerken yapacak bir şeyleri olmadığından bahsediyorlar. Ülke insanlarının üniversiteden mezun olmayanı yok gibi bir şey ama bu sebepten de işe girmekte en iyinin de en iyisi olmak gerekliliğinin kaçınılmaz olduğunu da söylüyorlar. İş ve özel yaşamlarında ki hiyerarşik yapı yaşam felsefesinin temellerini oluşturuyor. Yaşlı insana saygı onlarda ilk sırayı alıyor. Aile büyüklerine gösterilen hürmet günlük yaşamlarında çok geniş bir yer kaplıyor. Sofra düzeni, yemeğe saygı, selamlaşmadaki seremoni sosyal yaşamlarının en büyük parçası.  Bu felsefe konuşma ve yazı dilinde de en önemli ayrıntı. Askerliğini yapan bir Koreli erkeğin ilk yapması gereken resmi saygılı dil seviyesi ile konuşmak. Korece de bu şekilde konuşma ve yazma seviyeleri var. Tanışma esnasında ilk yaptıkları karşıdakine yaşını ve işini sormak ki ona göre uygun konuşma dilini kullanabilsinler. Korece de kadın ve erkeğin hitap şekilleri de farklı. Cümle bitirme eklerinin hiyerarşik yapısı yazı dilinde olduğu kadar konuşma dilinde de önemli. Bu sebepten Koreye gidecek olursanız bu planlarınızı yaparken konuşma tarzınıza dikkat etmenizi öneririm. Konuşmadan önce seviyenizi belirlemesiniz. Bu, Kore kültürünün önemli bir detayı.

       Bilişim teknolojilerinin en büyük etken olduğu bu hızlı değişimi özel kılansa değişimde ki açık ara farklılıkların şaşırtıcı bir şekilde görünmesi. İnsanlığı aynı hızla doğru orantılı olarak kemik düşüncelerden de sıyrılmaya başlamış, değişimin asıl kaynağının değişim olduğunu keşfetmiş. Keşifler çok hızlı yaşanıyor ve bu orantı yaş, dil, din, ırk ayrımlarını da büyük hızla ortadan kaldırmaya başlamış. Doğu-Batı sentezi eskiden otantik ilginç sahneleriyle birbirlerini cezbederken, merak kavramının heyecanı maceraya dönüştürmesi moda, sanat, kültür objelerine yansıyordu fakat her birinin bir süresi ve çizgileri vardı. O çizgiler değişimdeki hıza ayak uydurarak eskisi kadar sert değil artık.

 

NOT: İlginç deneyim ve hikayelerle  Kore ve Korece hakkında yazılarıma devam edeceğim.

 
Toplam blog
: 23
: 124
Kayıt tarihi
: 09.02.16
 
 

Zonguldak da doğdum,  Bartın'lıyım,Evli, iki erkek çocuk annesiyim. Büyük oğlum Türkçe öğretmeni, k..