Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '17

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye'de Kadavraya Dönüşen Eğitim Sistemi

Türkiye'de Kadavraya Dönüşen Eğitim Sistemi
 

Bundan bir kaç yıl hatta aylar öncesinden, Türkiye'de eğitim sisteminin adeta bir deneme tahtasına dönüştüğü eleştirisini yaparken, işin ciddiyeti'nin bu boyuta geleceğini eminim hiçkimse tahmin etmiyordu. Bu da şu ki:

Eğitim sistemimizin arık cansız bir kadavra haline geldiği gerçeğidir. Bu cansız kadavra üzerinde yapılmak istenen zamansız, geöç kalınmış yanlış müdahaleler ve ameliyatlar da cabası. Türkiye'nin son 15 senesine baktığımızda bir çok alanda olduğu gibi, eğitimdekidurumu vekarnesi de çok vahim sonuçlar içeriyor. Bu hemen herkesin hemfikir olduğu bir konu, daha doğrusu bu kötü karne'nin başında eğitimin geldiği su götürmez bir gerçek. 'Görünen köy kılavuz istemez' atasözü,  sanırım bu durum için yeterince açıklayacı olduğunu belirtmeden geçmeyeceğim.

Türkiye'nin son yıllardakieğitim sistemine kısaca bir göz attığımızda şu tespitleri görnek mümkün: Birincisi ve en önemlisi bu camiada en çok bakanlığın değiştiği, ehliyetsiz ve liyakatsız bürokratların atandığı, getirildiği gerçeği üzülerek söylemeliyim bire talihsizlik oldu. İkincisi ise başta atanamayan öğretmen sorunu, ihtiyaçtan fazla öğretmenin yetiştirilmesi, var oalnların mağdur olması, milli eğitimin atama bekleyen halihazırda kadro bekleyen öğretmenlere kadro vermeyip ek ders karşılığında ücretli öğretmenlere görev vermesi, derslik sayısının ,okul proje ve kalitesinin yetersiz ve düşük olması, üniversitedeki kaliteli ve programsız eğitim modelinin varlığı, en az yüksek lisans düzeyinde eğitim verilmemesi ile öğretmen yetiştiren fakülte puanlarının düşük olması ve hemen herkesin belli bir düzey  eğitiminden geçmeden fakültelere yerleştirilmesi belli başlı temel sorunların yanında bir de her yeni gelen bakanın eğitim sistemini sil baştan değiştirmesi, yeni sıvav modelleri ve programların, projelerin getirmesi, yeni eğitim düşüncesi, ideolojısi fikrini öngören politikaların yürütülmesi başta gelen ve eğitimi olumsuz yönde etkileyen adımların var olduğu yönünde bir çizelge çizmek mümkün.

Ayrıca müfredatın belli bir düzeyde tutulmadığı, her sene değişikliğe uğraması ve kitap, döküman, materyallerin sürekli değişime uğraması tam olarak bir kontrolün ve denetimin sağlanmaması da göz ardı edilmemesi gereken bir eğitim sorunumuz daha var. Bu çerçevede tüm bu sorunlara karşılık iyileşmeye yönelik, vizyoner ve nokta atışı bir adım ve geleceğe odaklı radikal karaların alınmaması büyük bir eksiklik arz ediyor. Bunu da, milli eğitimin bütün  politika ve projeleinde görmek çok ta zor değil gözle görülür bir vaziyette.

Yllardır eğitimi ve sistemini bir deneme tahtası gibi kullanan Türkiye'nin milli eğitim bürokrasisi, en çok öğrencileri etkiledi ve onları bir yarış atı gibi sistemden sisteme , sınavdan sınava sokup mahkum etti. Dahası öğrenciler yarış halindeyken at değiştirilmeye zorlandı ve malesef oldu da. Dünyadaki eğitim verilerine, raporlarına göre ise bunlar (Pisa ve OECD) olmak üzere uluslararası ve terli araştırma kaynaklarına göre Türkiyenin eğitim modeli, kalitesi ve sistemi anlayışı ,politikaları perspektifinde baktığımızda hiç te iyi bir konumda ve yerde değil.

Bütün bunlar göz önündeyken, 2017' nin son aylarında bir sabah herkes uyandığında; Teog, Ygs Lys gibi temel sınavların değişeceği haberlerini okudu basında. yerine getirilecek sınav sisteminin geç açıklanması, belirsizliğin uzun sürmesi iyice tartışmaların odağı haline geldi eğitim politikası. Ygs -Lys sınav tabanında ve içeriğinde bariz değişikliklerin yapılması bazı derslerin kaldırılması ya da az soru ve konuyu dahil edilmesi örneğin 'Tarih coğrafya gibi temel derslerin bundan nasibini alması' vb tartışmalar örnek gösretmel mümkün. Günlerdir milyonların merakla beklediği diğer bir sınav değişikliği konusu ise hiç şüphesiz Teog ve yerine getirilecek, planlanan sınav sisteminin neler olacağı mevzusuydu. Bu da açıklandı, ama daha da tartışmaları alevlendirdi. Sayın milli eğitim bakanı'nin bu konudali demeci, söylemi şuydu:

Liselerin, nitelikli ve niteliksiz olarak ayrılması ile eve en yakın okula öğrencilerin yeni sisteme göre yerleştirilmesi önemli bir sorunu ve muammayı daha da gündeme getirdi. Bu nitelikli ve niteliksiz okulların ayrımı, dağılımı ve liselerin kalitesini tartışmaya açtı. Tüm bunlara rağmen açıklanan yeni sınav sisteminin ve modelinin hiç mi iyi tarafı yok. Evet var ama devede kulak kalır misali elle tutulur bir tarafı ne yazık ki yok. Herkes bu soruyu sormakta haklı. Madem değişiklik olacaktı ve garantisi yoktu, başarısız olundu yeterince verim alınmadı neden şimdi değiştiriliyor ve neyi bekliyordu bakanlık.

Özetle belirtmek gerekirse, Türkiye'nin eğitim projesi, modeli ve planı sağlam bir zemine, temele oturtulmadı, dayandırılmadı bir türlü. Genel geçer bir hedefi, düşünce ve amacı ideolojisi olmadı hayata geçilmedi ne yazık ki. Yarın nelerin değişeceği ve ne gibi bir yeniden yenilenme, değişme ve sınav sistemi, porojesi ile karşı karşıya kalacağımızı garantisi yok. Her an her şey sil baştan değişebilir endişesi, hem öğrencileri, velilei ve başta da eğitimcileri düşündürüyor. Eğitim gibi hayati bir konuda herkesi maddi ve manevi bir külfetin altında bırakmaya hiç kimsenin hakkı yok. Yeni planlana ve daha tazeliğini korurken, değişikliğin de değiştirilmesi gibi bir eğitim politikamız var ve buna geçen gün şahit oldu kamuoyu.

Sayın milli eğitim bakanımızın geçen gün, bütün öğretmenlerle görüştük,bütün öğrencilerle görüştük ve mükemmel bir eğitim sistemimiz var demeci, tespitini de halkımızın ve kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.

 
Kayıt tarihi
: 15.04.17
 
 

Gazeteci - Yazar ve Tarihçi.. ..