Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye'de miras konusu

Türkiye'de miras konusu
 

Halen kanunlarımıza göre ölen anne babanın varsa malları, çocukları ve diğer yakınlarına kalır.

Babanın bir oğlu var. Evlendi çocukları oldu. Hayata başlayacak. İş kuracak, ev kuracak, çocuklarını okutacak. Babanın bankada parası malı mülkü var. Çocuk 20, baba 40 yaşında. Allah uzun ömürler versin, baba 90 yaşına kadar yaşadı. Ve işte çeşitli nedenlerle "ben öldükten sonra param, malım, mülküm senin" dedi. Adam 90 yaşında öldü. Her şeyi oğluna kaldı. Oğlu bu arada 70 yaşına değdi. İyi bir mesleği vardı ama parası olmadığı için iş kuramadı. Ev alamadı, hayat boyu kiralarda süründü. Çocuklarını okutamadı. Parasızlık nedeniyle eşiyle arasında geçim sorunları başladı. Belki bu nedenle eşinden boşandı. Yine belki bu nedenle örneğin eşi hap içerek canına kıydı. Bu örnekleri istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz.

Ülkemizde anne babalar malını mülkünü bu anlattığımız şekilde çocuklarına ve diğer mirasçılarına bırakır. Zaten kanunlarımız da bunu öngörmektedir. Bu konudaki kanunun mantığı şu şekilde işler: Adamın alın teriyle kazandığı kendi malıdır. İster çocuklarına verir, ister bir hayır kurumuna ya da hazineye bağışlar, isterse çöpe atar. Şöyle diyebiliriz: Her anne baba çocuklarını düşünür. Malını, mülkünü ve parasını çocukları için harcar. Bunlar elbette doğrudur ama çocuklarına hiç mal mülk vermeyen anne babalar da vardır. Serseri, kumarbaz diyor, benim malıma güvenmesin gözü kör mü kendi çalışıp kazansın diyor ve vermeyebiliyor. Hele de en önemlisi malım mülküm onun, ancak ben ölünce alır diyor.

Anne babalar malını, mülkünü, parasını çocuklarına bırakmak zorunda mıdır? Elbette hayır. Ama bırakıyorsa bu şekilde olmamalıdır. Sen serseri kumarbaz diye çocuğuna kızıp yardım etmiyorsun. Oysa onun bir ailesi var. İnsanlar eli kanlı katil dahi olsa aç bırakılarak, yoksul bırakılarak cezalandırılamaz. Ben ölünce malım senin diyorsun. Sen ölünce ben 70–80 yaşıma değiyorum. Ondan sonra senin bırakacağın malı, mülkü, parayı ben ne yapayım? Sen vermedin ben de kazanamadım, bu nedenle yukarıdaki saydığım bir sürü acı olaylar başıma geldi. Senin paran bankada yatarken ben iş kuramadım. Ev alamadım kiralarda süründüm. Çocuklarımı okutamadım. Aile sorunlarım başladı. Eşimden boşandım. Eşim canına kıydı vs. Tüm bunlar olduktan sonra 70 yaşımda senin mirasın bana kalmasın daha iyi. Anne babalar "Bana mı güvendin"diyebilir. En önemlisi de anne babalar yaşlandıklarında geçim sıkıntısına düşebilecekleri endişesiyle böyle davranmaktadırlar. Mallarını mülklerini paralarını yedekte bekletmektedirler. Bugünkü şartlara göre belki de haklıdırlar. Ancak Ağaç Hareketi’nde çocukları, hastaları, özürlüleri ve yaşlıları koruma, gözetme ve yaşatma amaçlı YAŞAM GÜVENLİĞİ ANA BİRİMİ adlı bir sistem vardır. Bu nedenle insanların yedekte mal, mülk, para bulundurmalarına gerek yoktur.

Ayrıca bugünkü aklın mantığın alamayacağı kanuni düzen sonucunda bir kısım anne babalar çocuklarına yardım ederken maddi imkânları iyi olmasına rağmen bazıları yardım etmemektedir. Zira kanun "öldüğün zaman malın, mülkün, paran çocuklarına kalır" diyerek aklın mantığın almadığı bir şekilde onlara bu hakkı vermektedir. Kanununun verdiği bu hakla örneğin zengin bir baba kızdığı ve bu nedenle ihtiyacı varken yardım etmediği çocuğunun düştüğü sefalet sonucu intihar etmesine bile neden olabilir. Yine bugünkü kanununun sonucu olarak para vermediği için bazı evlatlar anne babasını dahi öldürebilmekte, kardeş kavgaları, sınır davaları, cinayetler meydana gelmektedir. Eğer şöyle deniyorsa" mal kişinin sahsına ait haktır. Onu nasıl kullanacağına kendi kara verir" o zaman hiç düzenleme yapma. İsteyen istediği şekilde hareket etsin. Hele bir de mirasını hayır kurumlarına bağışlayanlar var. Çocuklarına kızıyor malını mülkünü parasını bir hayır kurumuna veya bir başka kişiye veriyor. İnsanlar şahıs olarak bu şekilde davranabilirler ancak kanuni açıdan devlet, bir anne babanın çocuklarını dışlamasına imkan verecek bir düzenleme yapamaz. Bu nedenle mevcut kanunlarımızdaki anne babaların haklı dahi olsalar kişisel tasarruflarla mirasını ihtiyaç içindeki çocukları dururken hayır kurumuna, hazineye bağışlamaları veya bir başka kişiye vermeleri şeklindeki uygulamalar akla ve mantığa uymadığı, vicdana ise hiç sığmadığı gibi insan haklarına da kesinlikle aykırıdır.

Peki, ben bütün bunları söylerken ülkemin kanunlarına, vatanıma ve milletime karşı mıyım? Hayır. Ben ülkemi, ülkemin insanlarını seviyorum. Ben akla mantığa ve pozitif ilme asla uymayan, insanları birbirine düşüren, adaletsizlik doğuran kanun metinlerine karşıyım. Kim yazıyor Allah aşkına bu kanunları?

Eleştirmek kolay. Yaptığımız şey şu: O kötü, bu iğrenç, şu saçma, kahrolsun Amerika!

İşte bu nedenle ülkenin yüzlerce sorunu gibi örneğin bu miras konusu da Türkiye’nin yeni düzeni Ağaç Hareketi’nin öngördüğü "Halk Demokrasisi" adını verdiğimiz yönetim şeklinde şöyle düzenlenmektedir.

Önemli not: Bu düzenleme (hasta -yaşlı-çocuk-özürlü) gurubunun yaşam güvenliği sağlandığı dikkate alınarak değerlendirilmelidir.

Babanın ve annenin, diğer yakınların miktarı ve sayısı ne olursa olsun mevcut olan malvarlığı kendileri ve himayeleri altındaki çocuk veya diğer yakınları arasında eşit olarak paylaştırılır. Anne-babanın bunda hiçbir inisiyatifi yoktur. Bu iş ülke çapında örgütlenmiş, özel eğitilmiş ihtiyaca göre onbinlerce elemandan kurulu, kanuni yetkisi ve gücü olan "Sosyal Yaşam Ana Birimi" ne bağlı Miras Birimi tarafından merkezi kayıtlarda otomatik olarak taranarak yapılır. İlk yaşayan çocuğu 21 yaşına değen (zira yeni düzende reşit olma yaşı 21’ dır) her aile için bu tarama o tarih itibarıyla yapılır.Ailenin kayıtlı malı mülkü(Yeni düzene göre kayıtsız mal olamaz, varsa bile devlet ona el koyar. Varlık belgesinde cinsi, miktarı ve rayiç bedele göre değeri yazılı olmayan mal kişinin değildir) ailenin reşit olsun olmasın tüm fertleri arasında eşit olarak paylaştırılıp hepsine varlık belgesi verilerek herkesin malı cins-miktar-tutar olarak belgesine yazılır.

Peki, bu paylaşım ne zaman yapılır?

Ailenin yaşayan ilk çocuğu evlilik, askerlik vs dikkate alınmaksızın(Bu arada hangi nedenle olursa olsun yaş büyütme ve küçültme diye bir olay yeni düzende yoktur. Zaten neresinden bakılırsa bakılsın hangi nedenle yapılırsa yapılsın bu bir sahtekârlıktır. Kanunlar insanlara sahip oldukları hakları vermediği için insanlar bu yola başvurmaktadırlar)21 yaşından gün aldığı tarihte o aile için miras birimi tarafından otomatik olarak paylaşım yapılır.

Peki, bu bir dayatma değil midir?

Bir kere öncelikle bugünkü kanunlarımız dayatmadır. Halk bunların içeriğini bilmiyor bile. Kasıtlı adam öldüren sarhoş şoför en fazla kanuna göre 2 sene hapis yatıyor. 70 Milyona sorun. Bir kişi bu doğru bir uygulamadır derse ben kellemi keserim. 1982 anayasası denize düşen yılana sarılır hesabı mecburiyetten kabul edilmiştir. İşte miras konusundaki uygulamayı anlattım.

Yeni düzende halkın ve halk tarafından seçilecek ve 100 kişiden oluşacak Ana Yönetim Birimi'nin ortalama %76 oyunu alamayan kanun metni kabul edilmeyecek ve yürürlüğe girmeyecektir. Bu nedenle burada bir dayatma asla söz konusu değildir. Çünkü halkın istediği olmaktadır. Ancak halk da tek başına kanun çıkaramayacak, seçilmişlerin oyu gerekecektir. Keza seçilmişler de mutlaka halkın onayına muhtaçtırlar. Zira halk da seçilmişler de %50 % 50 oy hakkına sahiptir.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..