Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

TÜRKİYE’DE ÖZEL BİR İŞYERİNİN ÇALIŞMA ŞARTLARI

TÜRKİYE’DE ÖZEL BİR İŞYERİNİN ÇALIŞMA ŞARTLARI
 

<ı>TÜRKİYE’DE ÖZEL BİR İŞYERİNİN ÇALIŞMA ŞARTLARI

<ı>Bu yazıyı ülkenin başbakanı okusa ne düşünür acaba? Sen bir devletsin. Kanunların var. Ülkedeki herkes, her şey bu kanunlara uymak zorunda. Senin iş kanunun, çalışma yasa, tüzük ve yönetmeliklerin yok mu? Şu an elimde İstanbul’da Kurulu büyük bir şirketin iş sözleşmesi var. Kim ne yazarsa yazsın. Kanunlara uymak zorunda değil mi?

<ı>Ama bu sözleşmenin içeriğini işveren kendi kafasına göre hazırlamış. Ve işyerinde çalıştırdığı çok sayıda elemana imzalatarak uyguluyor. Herkes kendi kanununu kendi yapıyorsa sizin kanunlarınıza ihtiyaç yok demektir.

<ı>Böyle bir devlet düzeni olabilir mi?

<ı>Bana diyorsun ki imzalamasın, geçerliliği yok. İmzalamasın ayrı konu. İnsanlar çaresiz. Çalışmak zorundalar. Ama sözleşme bal gibi geçerli. İbret ve dehşetle okudum. Böyle bir şey olamaz. Çalışma bakanı da okusun. Bazı maddelerini olduğu gibi alıyorum.

<ı>1-) Çalışan işveren tarafından belirtilen ya da ileride belirtilecek olan hizmet ve görevleri yerine getirmeyi taahhüt eder.

<ı>Elbette. İş ve görev insan haysiyetine yakışır olmak ve kişinin gücünü aşmamak kaydıyla çalışanın verilen işi yapmasına kim itiraz edebilir?

<ı>2-)İşbu sözleşme belirsiz süreli olup taraflar sözleşmenin işbaşı tarihinden itibaren 2(iki) ay deneme süreli olduğunu kabul ve beyan ederler. Taraflar işbu sözleşmeyi deneme süresi içinde gerekçesiz, bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedebilirler.

<ı>İş sözleşmelerinin klasik cümlesi, tamamen doğru. Ancak insani açıdan gerekçenin söylenmesi ve kişiye bilgi verilmesi iyi olurdu.

<ı>3-)Personele… TL /Brüt/Ay ücret ödenecektir.

<ı>Personel, işyerinin kapanmasına kanuni zorunluluk bulunmayan bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışmayı gerektiren hallerde, işveren ve yetkililer çalışmasını istediği takdirde bu karara uyarak çalışmakla yükümlüdürler.

<ı>Aslında mantıklı çünkü yapılan iş bayram ya da tatil dinlemeyen, gece gündüz çalışman gereken bir iş olabilir.

<ı>Yasal fazla çalışma ücreti yukarıda belirtilen ücretin içindedir.

<ı>Allah Allah! Bu ne demek ya? Ben şimdi belirlenen ücrete gece gündüz çalışmayı kabul mü etmiş oluyorum? İşveren beni isterse her gün (20) saat çalıştırabilir. Ve bu çalışmama karşılık bana belirlenen maaş dışında ödeme yapmayabilir.

<ı>Bu işyerinde haftanın (6) günü çalışma var. Çalışanlar herhangi (1) gün dinleniyorlar. Ve haftalık çalışma saati (45) saat olarak belirlenmiş. Günde 8 saatten zaten 6 gün haftada 48 saat eder. İşyerinde gece gündüz yok bayram, tatil yok. İşyeri bir alışveriş mağazası olduğu için böyle olması normal. Adam bayram diye en çok satış yapacağı gün işyerini kapatamaz ki. Ama sözleşmenin maddeleri de birbirlerine aykırı olamaz değil mi?

<ı>Bir yandan haftalık çalışma saatini 45 saat olarak belirtirsin, öte yandan da <ı>“Personel, işyerinin kapanmasına kanuni zorunluluk bulunmayan bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışmayı gerektiren hallerde, işveren ve yetkililer çalışmasını istediği takdirde bu karara uyarak çalışmakla yükümlüdürler.

<ı>Yasal fazla çalışma ücreti yukarıda belirtilen ücretin içindedir.” Dersin. Yani kişi haftalık kanuni çalışma saati olan (45) saatten fazla çalıştırılabilir ve sen ona mesai ücreti vermezsin. <ı>Bu sözleşmeye göre kişiyi haftada (100) saat bile çalıştırabilir ve fazla çalışma ücreti vermezsin.

<ı>“Ben seni ne kadar çalıştırırsam çalıştırayım ücretin bu kadardır”

<ı>“Ben seni ne kadar çalıştırırsam çalıştırayım ücretin bu kadardır”

<ı>“Ben seni ne kadar çalıştırırsam çalıştırayım ücretin bu kadardır”

<ı>“Ben seni ne kadar çalıştırırsam çalıştırayım ücretin bu kadardır” <ı>………………………………………………………………………… <ı>………………………………………………………………………….

<ı>Kerim Korkut’u iktidar etmeyin. Hiç gam değil. Ama bu aşağılanmaya, hayvan yerine konmaya razı olacaksanız, sesinizi çıkarmayacaksanız Yazıklar olsun!

<ı>Bu sözleşme sendikaların ülkede at koşturduğu,

<ı>Bu sözleşme iktidarın halkı kandırmak için AB kanunları çıkarttığı,

<ı>Bu sözleşme Baykal’ın demokrat, Bahçelinin Milliyetçi Türkiye nidaları yeri göğü inlettiği,

<ı>Ve bu sözleşme 70 milyon Türkiye halkının koyun gibi uyuduğu

<ı>Bu ülkede

<ı>Çatır çatır uygulanıyor.

<ı>4-)Personelin aylık ücreti işveren tarafından ve tek yanlı olarak belirlenir.

<ı>Yani adam sana sormuyor bile kaç lira istiyorsun diye.

<ı>Yani adamın, alın terinin karşılığı ne eder diye düşündüğü yok.

<ı>Yani adamın, senin geçim durumunu dikkate aldığı yok.

<ı>Benim anlayamadığım şey bu madde ortadayken niye on kuruş veriyorsun? Beş kuruş da verebilirsin.

<ı>Ücreti tek yanlı olarak belirliyormuş. Sen bu krize dua et. Sen bu yöneticilere dua et. Korkut’un çağında da yap bunu erkeksen!

<ı>Bir elemanla konuşuyorum. 600 küsur maaş aldığını, ayda sadece kendisinin 100 bin TL’nin üzerinde satış yaptığını söylüyor. Düşünüyorum.%10’dan daha az kar ediyor olamaz. Kazancının onda birini bile o kazancı kendisine sağlayan çalışanına vermiyor. Yabancı bir şirket olduğu söyleniyor. Aslında bunlar çalışanın hakkını genelde verirler diye biliyorduk. Ama demek ki Türkiye’ye gelip yerli hırsızlara baka baka onların da huyu değişmiş.

<ı>Ağaç Hareketi sisteminde ücretlerin nasıl belirleneceğini kısaca hatırlayalım:

<ı>Ağaç Hareketi ekonomisinde ülkedeki bütün iş, meslek ve sanatların yeniden tanımlanarak ülke çapında ayrı ve bağımsız bir şekilde örgütleneceğini söyledik. Diyelim ki uzmanlarımız aylarca uğraştılar ve ülkemizde yapılan iş, meslek ve sanat sayısını 500 adet olarak tespit ettiler. İşte bu 500 adet iş meslek ve sanatın her birinde ayrı ayrı işin özelliği, zorluğu, ülke için önemi ve önceliği, çalışmanın hassaslığı gibi gerçekçi, bilimsel ve çalışmanın özüne uygun kriterler kullanılarak

<ı>* Konunun ilgilisi uzmanlardan, çalışan tecrübeli kimselerden kurulmuş Çalışma gurupları tarafından

<ı>* Önceden belirlenen bir süreç ve zaman dilimi içinde

<ı>* Büyük özen gösterilerek, aceleye getirilmeden

<ı>* Her bir iş, meslek ve sanat için ayrı ayrı olarak

<ı>* Bir defaya mahsus olmak üzere <ı>Her iş, meslek ve sanatın çalışma ücreti saat ücreti bazında tespit edilecektir.

<ı>Ücretlerin bu şekilde belirlendiği bir ülkede işveren çalıştıracağım kişinin maaşını ben belirlerim, diyebilir mi?

<ı>Emeğin, alın terinin bedelinin tespiti kişinin insafına nasıl bırakılır ya?

<ı>5-)Haftalık çalışma süresi 45 saattir… Personelin haftalık çalışma süresi bazı haftalarda toplam (45) saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma ve fazla süreli çalışma sayılmaz ve fazla çalışma ücreti ödenmez.

<ı>Oh ne güzel! Kaymaklı kadayıf da var, yer misin?

<ı>Ne bakıyorsunuz beyler? Korkut’u okumuyorsunuz bile. Bunlar Avrupa Birliği yasaları. Buyrun okuyun!

<ı>6-)İş sözleşmesinde belirtilmemiş hususlar hakkında “İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ” ile şirket yönetmelikleri, talimatları ve prosedürleri uygulanır.

<ı>Eğer böyleyse:

<ı>Çalışma Bakanlığına

<ı>İş kanununa

<ı>Sendikalara

<ı>İşkur’a

<ı>Gerek var mı?

<ı>Adam kendi kanunlarını kendi yapıyor. Yönetimini kendi düzenlemiş. Devlete, ihtiyaç kalırsa müracaat ederiz diyor.

<ı>Tek taraflı sözleşme hüküm ifade etmez.

<ı>Merak etmeyin burada sözleşme çift taraflı.

<ı>Sözleşmenin bir yanında işverenin işinin yapılmasıyla ilgili sayısız istekleri. Sözleşmenin diğer yanında ise çalışanın çaresizlikten attığı imza var. Bu sözleşmeye göre örneğin çalışan işini yaparken kazaya uğrayıp ölse Allah rahmet eylesin. Yakınları kuruş alamaz.

<ı>Sen devletsen böyle kanun dışı sözleşme düzenlenmesine nasıl izin veriyorsun? Aynı sözleşme kişinin organlarını satın alan biri tarafından da düzenlenebilir. Farkı yok ki. Yani böyle bir sözleşme olamaz. Personelin yükümlülükleri düzenlenmiş ama işverenin yükümlüğü yok.

<ı>Ey benim bakanlarım, başbakanlarım! Sizin devlet yönetmek için daha kırk tekne ekmek yemeniz lazım. Eleman çalıştıranlar öncelikle yürürlükteki kanunlara uymak zorundadırlar. Burada gerçek bir “İş sözleşmesi” den yazdığımız maddeler ücret ödemeden eleman çalıştırıldığını açıkça gösteriyor. Resmi açıdan geçerli değil diyorsan böyle gayri resmi kâğıtlarla insanların emeğinin sömürülmesine nasıl izin veriyorsun? Senin bölge çalışma müdürlüklerin yok mu? Müfettişlerin yok mu? Kriz olabilir. Üretim yetersiz olabilir. Ücretler düşük olabilir ama bir insana” ben seni ücret vermeden çalıştıracağım. Kabul edersen imzala” denilemez.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..