Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '18

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye’de Suriyeli Olmak

Türkiye’de Suriyeli Olmak
 

İçimin bir yanı istemiyor. Gerçekten istemiyor. Memleketimde bunca karmaşa ve kargaşaya sebep olan bu göç dalgasına bir dur denilsin artık diyorum. Ben çalışırken sabah akşam işimde koştururken, onların delikanlı ve genç kızlarının ellerinde son model telefonları ile ağaç gölgelerinde oturmalarına hatta kafelerde oturup çay kahve sohbet etmelerine bazen içerliyorum. Kıskançlık ta diyebilirsiniz…

Bazen de üzülüyorum. Memleketlerinden uzaktalar, belki zorunlu bir göçtü yani savaş vardı ve herkesi öldürüyorlardı… / Kaçmak zorunda kaldılar…

Hiçbir memleket yani ülke onları kabul etmezken biz ettik ama sayıca o kadar çoklar ki, belki de bizim ya da çocuklarımızın ekmeğini ikiye böldük, onlarla zorunlu olarak bölüştük… Hatta hayatlarını, geleceklerini de onlar için ihtimallere ayırdık… (benim kızımın sınıfında daha önce bahsetmiştim sınavsız yerleştirilen öğrenciler var, peki ya benim bunca zaman ödediğim dershane paraları ne olacak, kızımın bunca emekleri…)

Hükümet politikası olması bunda bizim katkımız ve payımızın olmadığı anlamına gelmiyor. Onlar için yapılan her harcama bir şekilde bizim cebimize yansıyor bu bir gerçek… / Kimse inkâr edemez.

Birde işin benim şehitlerim, benim askerlerim boyutu var ki… Bu nasıl anlatılır bilemiyorum. Koca koca adamları, yine yolların kenarlarında ağaç gölgelerinde upuzun uzanmış yatıyorlarken görmüşsem eğer, aklıma bayrağımıza sarılı yüzlerce gencecik şehitlerimiz geliyor. O zamanda kahroluyorum. Gidip ülkelerinde savaş varsa savaşsınlar, kaçmasınlar diyorum içimden… / Kadın, çocuk tamam diyorum. Onlara kucak açalım ama erkekler…

İçimin bir yanı bunu da kabul edemiyor ve sonra yine ikircikli fikirlere düşüyorum. Onların da çocukları eşleri var, onların yanında olmaları mı gerekiyor acaba diyorum bir yandan…

Ama bizim kurtuluş savaşımızda bırakın erkekleri kadınlar bile çocuklarını bırakıp savaşa koşmuşlar hatta ‘anasız büyür ama vatansız büyüyemezler’ gibi insanın aklının almayacağı sözler söylemişler…

Hal böyle olunca bünyem kabul etmiyor, ikilemde kalıyorum. Gitsinler diyorum sonra vicdanım sızlıyor, kalsınlar diyorum. Sizin de içiniz ben gibi, düşünceleriniz ben gibi ‘git-gel’ler yaşıyor mu?

Sonra televizyonda-haberlerde hatta ilimizde kavgalara şahit oluyor gözüm-kulağım… Kavga çıkarıp millete saldırıyorlar daha da kötüsü genç kızlara tacizde bulunuyorlar… Bu haberler doğru ise ki ben de bir tanesini, Bolu’da yakınımdaki birinden duydum, demek ki doğru… E o zaman diyorum… Hiç vicdanın sızlamasın… / Bunca rahatlığın içinde huzur batıyor da, isyan çıkarıyorsanız, e o zaman gidin… İstemiyoruz gerçekten de diyorum…

Kötü insanın Suriyeli ya da İngiliz’i olmaz. Türk olup herkes melek mi… Hayır ama işte kendi vatanımızda kendi evladımız deyip akıl verip uslandırmaya çalışıyoruz… İnsan olarak bakar isek, dünya üzerindeki bütün insanlar aynı der isek, o zaman onları da bağrımıza basıp eğitmek zorundayız. Ama içlerinde bir yerlerde Türk düşmanlığı var ise işte o zaman yıllar sonra karşımıza bir canlı bomba olarak çıkıyorlar ve al işte bak işte modunda kalakalıyoruz… / Yaşanmışlıklardan kıssadan hisseler…

Kötü olanları, iyi ve gerçekten mağdur olanları da zor durumda bırakıyorlar aslında. Bir de benim dikkatimi şu çekti, sizin de çektim bilmiyorum. Afgan’lar daha da mağdur durumdalar… Onlara hiçbir yardım da bulunulmuyor gibi geliyor bana… Bana mı öyle geliyor, bilmiyorum? Yardım ettiklerimizden, etmeye çalıştıklarımızdan şahit olduğum olaylar neticesinde söylüyorum bunu…

Neyse dostlar, ben Türkiye’de Suriyeli olmak ta zor, onları burada öylece kabul edip bağrımıza basmak ta zor diyerek arada kalmışlardanım… / hümanistlik bazen iyi bazen kötü…

 
Toplam blog
: 20
: 164
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

Memleketim Zonguldak yani emeğin başkenti... Ben de cümleler önce kara taşlardan süzülüyor... Ben..