Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '16

 
Kategori
Deneme
 

Türkiye'de toplum bilimci olmak...

Türkiye'de toplum bilimci olmak...
 

Türkiye'de zor şeylerden sadece bir tanesidir sosyolog (toplum bilimci) olmak. Bunların içinde "Türkiye sekülerleşiyor" tezini ileri süren Volkan Erit'in savunduklarından dönmesi belki en mizahi ve en delikanlı örnek...

Volkan Erit kısa süre önce 15 Temmuz gecesi insanların tankların üzerine "Allahuekber" diyerek yürüdüğünü, gözlerinin önünde öldürülen arkadaşlarına rağmen silahsız şekilde yürüyerek kurşunların üzerine gittiğini görünce beyninden vurulmuşa dönmüş. Son derece de mizahi bir dille twitter'dan bu işi bıraktığını ilan etmiş. (O açıklama için tıklayın)

Arkadaşın tezi çökmüş, bununsa en ciddi sebebi bilimsel olarak sahada çalışmıyor olması... Bir zamanlar Türkiye'ye sadece İzmir'den bakardım. O zamanlar çevremde sürekli homojen şekilde aynı dünya görüşüne sahip olan insanlar vardı.

Bu durum bende "Bütün Türkiye böyle düşünüyor herhalde" illüzyonunun oluşmasına sebebiyet vermişti. Oysa sonra Karadeniz'e, Marmara'ya, İç Anadolu'ya, Doğu Anadolu'ya, Akdeniz'e gittim. Konu aynı, olay aynı fakat bakış açıları farklıydı.

Birçok kişi olayın nesnel gerçekliğiyle ilgilenmiyor. Kişiler olayların çevrelerinde bıraktığı etkiye daha fazla değer veriyorlar. En basit örneğiyle söyleyeyim. Defalarca yazdım buradan; Ak Parti'nin uzun yıllardır süren başarısının makul iki gerekçesi olabilir. 

Ya partide alanında çok yetenekli sosyologlar çalışıyor, ya da adamlar sürekli sahadalar... Akşam İstiklal barlarında sabahlayıp, Nişantaşı'nda takılarak Türkiye portresi çizmek diye bir şey olamaz. Aynı şey bütün gün Konya Mevlevihanelerinde 40 gün 40 gece çilehaneye kendisini kapatanlar için de geçerlidir.

Toplumun tek bir gerçeği bulunmuyor. Herkesin bambaşka hayatları, beklentileri ve amaçları var. Bunları bilerek bunlara göre tespitte bulunmak gerekiyor. Alanda kişisel merak ve gayretle yıllardır yaptığım tespitlerimin önemli bir kısmının doğru, minik bir kısmının yanlış çıkmış olmasını bir gurur kaynağı olarak görsem de bu beni tatmin etmiyor.

Türkiye gelişiyor, değişiyor ve evrimleşiyor. Ellerinden, boynundan, ayaklarından zincirlenmiş bir Türkiye var. Bir zındana kapatılmış, yıllarca bedenine kızgın demirler basılmış ve gardiyan olarak başında da sürekli üç başlı kuduz köpekler bırakılmış. 

Ancak Türkiye bir şekilde ellerindeki zincirleri kırdı, sonra ayaklarındakini. Ancak bunun bir bedeli oldu. Bu kadar özgürleşmenin bedeli olarak şimdi bedeninin her yerine kızgın demirlerle basıyor bu işkenceleri tertipleyenler.

Kurtulmak kolay mı? Değil elbet. Ancak bu millet Ergenekon'da demirden dağı eriterek özgürlüğüne kavuşmuş bir millet. Bir şekilde bir yolunu bulacaktır elbet. Bunca işkenceye rağmen üzerinde hissettiği bir keneyi demir yumrukla ezip duvara fırlatacak güce de hala sahiptir.

Ancak sıra boğazına bağlanmış zinciri kırmakta. Bunu başardığında neler olacağını hep birlikte göreceğiz. O zaman karşısındaki o üç başlı köpeğin nasıl can verdiğini göreceğiz. Tabi ki o köpeğin ölümünün ardından o canavarı oraya dikenlerin ne yapmayı deneyeceklerini de...

Bize sürekli umutsuzluk ve çaresizlik pompalayanlar en çok da bundan besleniyorlardı. Ancak şimdi işler değişiyor, toplum değişiyor, ülke değişiyor, tehditler ve algılar da öyle...

Sosyoloji ise zor zanaat. Aslında sadece toplumla birlikte nefes alıp onu dışarıdan bir gözle analiz edebilmekten ibaret her şey... Kolay değil ama...

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..