" />
Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '09

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye defansif oyundan ofansif oyuna geçti

Türkiye defansif oyundan ofansif oyuna geçti
 

Osmanlı'nın son dönemlerinden başlayarak Cumhuriyet dönemince devam eden "katı defans" anlayışına dayalı politikalardan, "en iyi savunma hücumdur" mantığıyla "ofansif politikalara" geçiyor ülkemiz.

Bu yeni oyun sistemi, geleneksel oyun tarzına alışmış olanlar için, anlaşılmaz görünüyor. Onlar, kendi yarı sahalarından ötesini pek bilmedikleri için hücuma yönelik oyun sistemi gözlerini korkutuyor.

Bütün oyun sistemlerini "savunma" üzerine kuranların topu kendi yarı sahalarından öteye geçiremeyecekleri bellidir. Bu "eski oyuncular" zaten galibiyeti düşünmüyor; sadece mağlup olmamaya bakıyorlardı. Oysa, galibiyeti düşünmeyenin mağlup olmaması mümkün değildi. Onlar da hep mağlup oldular zaten. Ama, daima şu teselli cümlesini kurmayı da ihmal etmediler: "Yenildik ama ezilmedik!"

Oysa, yenilenler aslında ezilmişti.

Türkiye dış politikası artık, dostluk maçlarında bile, galibiyet aramaya yönelik hale gelmiştir. Katı defans anlayışı bitmiş, rakip yarı sahalarda gol arama dönemi başlamıştır.

Türkiye hükumetinin Başbakan ve dokuz bakanı ile Irak'a yaptığı çıkarma da bu son dönemde uygulanmaya başlanan ofansif politika anlayışının bir ürünüdür. Türkiye, Irak hükumeti ile yaptığı kırkın üzerindeki anlaşma ile çok yönlü olarak bu ülkede varlığını iyiden iyiye hissetiriyor. Buna, "modern fetih" dememek için hiç bir gerekçe yok hatta...

Türkiye'yi "katı defans" anlayışı ile kendi yarı sahasana hapseden oyun kurucular, şimdi bu ofansif politikayı, "bu oyunun kurucuları dışarda" diyerek eleştirmeye çalışıyorlar. Yani, ABD ve AB'nin oyun kurucu olduğu gerekçesiyle, Türkiye'nin bu ülkelerin oyununu oynadığı vurgulanmak isteniyor.

Bu iddia doğru olsa bile, sonuç değişmez oysa...Bugün dünya futbolunun kural koyucusu da FİFA'dır; Avrupa'nın futbolunu UEFA yönetiyor; ama bütün bu gerçekler bizim futbol takımlarımızla bu kurallar çerçevesinde top oynamamızı engellemiyor. Siz, sahaya çıkar topunuzu iyi oynarsanız; bütün kupaları alabilirsiniz.

ABD'nin Irak'ı işgal ettiği yıllarda, bir arkadaşıma, "bu işin sonunda Amerika buraları Türkiyeye terkedip gider" demiştim. Çünkü bu coğrafyanın şartlarını Amerika bilemez; ama biz biliriz. Bizim altı asırlık bir geçmişte, bu coğrafyada "oyun kurucu" olarak bir tecrübemiz var. Dahası, bu coğrafya toplumları tarafından tarihi bir "kabul edilmişliğimiz" vardır. Bugün Türkiye'nin yaptığı bu tarihi ve coğrafi gerçekler üzerinde yeni bir politika inşa etmektir.

Defans oyununa alışmış olanların bugünki "ofansif oyunda" yerleri yok. Onlar, yedek kulübesinde bile değil, maçı tribünlerden izlemek durumunda kalacaklar, kalıyorlar.

Sorun şu ki, tribünden izledikleri maçta kendi ülkelerinin ofansif oyunu ile gol üstüne gol atması onları memnun etmiyor. Memnun olmak bir yana, aleyhte tezahürat yaparak kendi takımlarının başarısız duruma düşmesi için gırtlak yırtıyorlar.

Neden?

Çünkü, Türkiye takımının galibiyeti onların mağlubiyeti olacak zannediyorlar. Oysa, bu takım hepimizin takımı ve galibiyet hepimizin galibiyetidir.

Hiç değilse sadece izleyin de kendi takımınızın aleyhinde tezahürat yapıp ele aleme karşı küçük düşmeyin!...

http://www.blogyarismasi.com/Article/Details/1694" title="Blog Yarışması" > http://www.blogyarismasi.com/Home/Image/1_1694.png"/>

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..