Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye Değişiyor; Ordu Artık, Gözbebeğimiz!

Türkiye Değişiyor; Ordu Artık, Gözbebeğimiz!
 



Genelkurmay, suskunluğunu bozdu.

"Bozma"ya  Başbakan da katıldı; Bekir Coşkun’u öyle bir niteledi ki:

“Kaleminden hep pislik akan bir zat!”

Çoktandır, Genelkurmay’dan eleştiri niteliğinde açıklamalar olmuyordu. Birden öyle bir açıklama geldi ki, Genelkurmay’ın “sabrı taştı" sanırsınız.

Genelkurmay’ın açıklamasının üçüncü maddesini okurken, doğrusu, şaşırmadım değil.  Cümlenin “... başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tarihe mâl olmuş asker kişilerin de...” bölümden sonrasında ayıktım, şaşırdığıma şaşırdım.

Başta sandım ki, Genelkurmay, bırakalım son yıllarda yaşananları, başta Atatürk olmak üzere “askeri şahsiyet”lere, diyelim İsmet İnönü’ye yapılan saldırılara tepki gösteriyor. Cümlenin devamında “... şerefle taşıdıkları askeri unvanlarını bile seviyesizce alay konusu yapmaları,...” bölümü için  insanın gülesi geliyor.

Neymiş?

“Askeri unvanlar”, “seviyesizce” alay konu yapılıyormuş!

Anlaşıldı ki, Genelkurmay, Cumhuriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun’un “Paşa” başlıklı yazısına tepki gösteriliyor.  Bekir Coşkun’un aynı zamanda  mizah yanı güçlü bir yazar olduğunu unutuluyor.

Genelkurmay, “askeri unvanlar”ın dışında başka bir şey düşünmüyor!

Atatürk’e, dönemine, getirdiklerine hakaret/ler ne ola ki?

Demek ki, “devran” değişmiş, Genelkurmay, asker/ ordu/ askeri şahsiyetler deyince, başka türlü anlıyor artık.

Eskiden olsa, Genelkurmay’ın açıklaması tepki çekerdi. Gördük ki, iktidar kanadından büyük bir destek var. Medyada askeri eleştirmeyi iş edinmiş kesim de, iktidarın askere sahip çıkmasını istiyor.

Niye ki?

Geçen yıl “komuta kademesi”ndeki değişikliği izleyen günlerde yazdığım, yitti sandığım, ama daha yeni bulduğum “Türkiye Değişiyor; Artık, Ordumuz Gözbebeğimiz!” başlıklı yazım geldi aklıma... Hazır bulunmuşken yayımlayayım dedim.

*****

Kuşkunuz olmasın, Türkiye değişiyor!

AKP’nin sloganı “değişim”e ne ölçüde uyuyor, bunu zaman mı gösterecek, yoksa “işaret parmak”ları mı?

“İşaret parmağı”, adı üstünde bir yeri, birini “işaret” eder. Gözler oraya/ ona çevrilir; gören gözler, olanları görür. “Bakmak” ile “görmek” arasındaki ayrımdan habersiz olanların “bakma”sı ise, “tren”e bakmaktan farksızdır.

Süleyman Demirel’in “Dün dündür, bugün bugündür” özdeyişi, günümüz siyasetinde  de geçerlidir. Çünkü daha önce karşı çıkılan, dile dolanan “kurum”lar,“değişim”le, “muhkem kaleler” gibi tek tek düşerken, “kurum”lara bakışlar da değişiyor.

Öyle ki, daha önce “hedef tahtası”na konan “kurum”lar, bu kez, özlendiği gibi “dönüştürülünce”, gözde “kurum”lar oluyor. Gözde olanlara “toz kondurmak” olmaz!

Niye böyle oldu, hani dün ne diyordunuz?

İşte, bu soru karşısında, “Dün dündür, bugün bugündür” özdeyişi devreye girer. Yanıt, sizi doyurmasa da, çelişkiyi dile getirseniz de, hiçbir şey değişmez. Değişen, sadece, sizin ses tonunuz olur.

Karşınıza “demokratikleşme”, “normalleşme”, “sivil irade”, daha önce olmayan, nedense akla gelmeyen “hukuka saygı”... çıkar. Dışarıdan, özellikle AB’den, anında “alkış” niyetine gelen “demeç”ler, “açıklama”lar, hiçbir zaman içişlerine karışma anlamına gelmez! Çünkü gelenler, “destek”tir, “köstek” sayacağınız eleştiriler değildir.

*****

Kuşkunuz olmasın, Türkiye değişiyor!

Çok şey de değişti yaşamımızda, değişeceğe de benziyor.

Daha dün, “hedef tahtası”nda olan, atış serbest olduğu için, dört bir koldan ateş altına alınan, sonra “ateşkes” ilan “kurum”lara bakalım:

YÖK!

Üniversiteler!

HSYK!

Anayasa Mahkemesi!

Öteki Yüksek Yargı/lar!


Ötekilerini de okuyanlara bıraktığımız “kurum”lar...

“Hedef tahtası”ndakiler, şimdi, el üstünde!

Değişmeyen ne/ kim?

Bir zamanlar “vuran”lar, bugün “koruyan”lar!

*****

Kuşkunuz olmasın, Türkiye değişiyor!

“Normalleşme” diyenlerin yüzlerine baktınız mı hiç?

Yüz hatlarındaki “ince sevinci”, “mutluluk”u görmek, bunlardan yoksun olanları ne de keyiflendirir.

Ya ses tonları, üslupları?

“Normalleşme” dendiğine göre bir de “anormal” durum var/dı demektir.

Sahi, “normal” olan ne, “anormal” olan ne?

Bilmem farkında mısınız, “normalleşme”, “demokratikleşme” adı altında, “suskunluk”a, “tek seslilik”e gidiyoruz el ele, göz göze, kol kola..

Çünkü:

“Aynı bağın gülüyüz biz!”

“Aynı çeşmeden su içmişiz biz!”

Biz, biz, biz; “siz”ler de olacak “biz”...


*****

Kuşkunuz olmasın, Türkiye değişiyor!

“Darbe”nin gerekçesi ne olursa olsun, sonuçta, bundan kârlı çıkan “sağ” oldu. “Sol”, özellikle 12 Eylül’le üzerinden buldozer geçen oldu. Bu ülkede 141. ve 142. maddeler, “Demokles’in kılıcı” gibi “sol”un tepesinde sallandı durdu.

Bir zaman geldi, kaldırıldı bu maddeler, 163. madde uğruna!

Kaldırıldı da ne oldu?

Sonra, “sol”un bir bölümü AB’ye yamandı, ne demekse, “liberal sol” oldu.

Gazetelere, ekranlara bakıyoruz, “demokrasi” nutukları atılıyor. Bunlara, AB’den gelen “destek”e bakınca, isterseniz önyargı diyebilirsiniz, gerçekten “demokratikleşme” olduğuna çoğumuz gönlü pek razı olmuyor.

“Var”la “yok”, birbirine karıştırıldığı için başka türlü düşünmek olur mu?

Kavramlar da değişiyor, içleri boşaltılıyor, başka “şey”lerle dolduruluyor mu dersiniz?

Deseniz de, demeseniz de...

Bir süre sonra, yolu yazın açılmıştı, askerin eskisi gibi eleştirilmeyeceği, askere, tıpkı öteki “kurum”lara bakıldığı gibi bakılacağını görüyoruz.

*****

Kuşkunuz olmasın, Türkiye değişiyor!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dün ne demişti?

“İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz.“

Bülent Arınç, bugün, yani Hakkari saldırısı üzerine başlatılan askeri harekat üzerine ne diyor?

“Şu an Genelkurmay Başkanımız ve bütün kuvvet komutanlarımız evlerine dönmedi. Eşleriyle aynı sofrada yemek yemeden bu harekatın başındalar. Kendilerini siper etmiş durumdalar.”

Türkiye’de sanki bir “ilk” yaşanıyor:

Komutanlar, eşleriyle aynı sofrada değil, ekmek boğazdan gitmiyor!

Ama yavaş yavaş gelişen bir durum var:

Asker, artık, “hedef tahtası”nda değil; gözbebeğimiz!



TURGUT ÇELİK/ Mersin

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..