- Kategori
- Siyaset
Türkiye'den siyasal manzaralar...
Artık saklamaya gerek yok...
Bu iktidarın derdi, ne yeni anayasa yapmak...
Ne de yeni bir ülke inşa etmek...
Basın özgürlüğünde olsun, temel hak ve hürriyetler alanında
olsun ülkemiz, yerlerde sürünmekte, hatta üçüncü dünya
ülkeleriyle aynı düzeyde anılmakta.
Türkiye'de siyasete yeni bir soluk gerek! Evet, bu bilinen bir gerçek!
İnsanlar, yaşanan hadiseler karşısında nedense bir üç maymunu
oynamakta.
Geniş kitleler, ezici ve yorucu bir çalışma çarkı ve düzeninin içinde,
memlekette olan bitenden bihaber vaziyette yataklarına girmekte.
Memleketin çivisini çıkarmak için her fırsatı değerlendiren bir
siyasal iktidar varken...
Nedense, çağdaş demokratik devlet düzeninin olmaz ise olmazı
"muhalefet" olgusunu yeterince ülkemizde göremiyoruz...
Göründüğü kadarıyla Milliyetçi Hareket Partisi kendisi içinde
bir silkinme yaşamakta.
Fakat, dikkat ederseniz ülkemizin yıllardır yaşadığı bir sorun olan
"Lider sultası" ve "Politbüro" zihniyeti, ne partilerin değişmesine
ne de ülkenin değişip çağ atlamasına izin vermiyor.
Bir ülkenin çağdaşlaşma hamlelerini doğru düzgün atabilmesi,
medeniyetler ailesi yerinde şerefli yerini alabilmesi, her şeyden önce bağımsız ve hür bir ekonomik ve politik sistemden geçer.
Günümüzde siyasal iktidar odakları, sürekli cumhuriyetimizin 100. yılı
hedeflerine atıfta bulunarak, geniş halk kitlelerini ayakta uyutmakta.
Türkiye'mizin ciddi sorunları vardır:
Her şeyden önce birinci sorun, PKK terör örgütünün Kürt yurttaşlarımızıda kullanmak kaydıyla ülkemizde yürüttüğü düşük yoğunluklu savaş hâli, yine her şeyden önce politik atraksiyonlarla çözümlenebilir mi?
Terör olsun... İşsizlik olsun... Kutuplaşmış sosyolojik yapı olsun...
Tüm bu marazalı durumlar, ülkenin menfaatleri gözetilerek, tüm
toplumsal bileşenlerin görüşleri alınarak ortak bir payda ile
çözümlenebilir.
Ülkemiz...
23 Nisan 1920'de atılan hamlelerle olsun...
29 Ekim 1923'de atılan hamlelerle olsun...
Geri dönülemez bir "dönüşüm" yaşamış ve çok kısa denilebilecek
bir zaman dilimi içinde "çağdaşlaşma" sürecini tamamlamaya
çalışmıştır.
Bu ülkenin artık geriye dönme gibi bir şansı yoktur. Siyasal istikrar ve temsilde adalet hususları göz önünde tutulduğunda, memleketimizin demokrasi geçmişi kesinlikle azımsanmamalıdır.
Hedefimiz bellidir:
Türkiye'mizi ayağa kaldırmak. Müreffeh bir toplum inşa etmek, geniş kitleler arasındaki huzursuzlukları ve karmaşa hâllerini biran önce sonlandırmaktır...
Emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı uyanık olmak kaydıyla
toplumumuzu bölecek, birlik ve dirliğimizi baltalayacak her türlü
girişime ve tezgâha karşı uyanık olmak durumundayız.
Evet... Evet... Siyasete yeni bir "soluk" gerek...
Halkımızın bilinçlenmesi ve demokratik olgunluğa erişmesi gerek!
Peki, ülkemizdeki belirsiz siyasal atmosferin giderilmesinin ilacı nedir?
Yeni bir parti mi kurmak, yoksa üzerine ölü toprağı serpilmiş Atatürk'ümüzün partisini tekrardan oyuna dâhil mi etmek?
(...........................)