Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '13

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Türkiye Ekonomisi'nde adım adım Ekonomik Krize - 5

Yazı dizisine devam ederken gerek içeride gerekse dışarıda birçok makro iktisadi göstergeyi yakından inceledik, sizden gelen mesajlar verilerin oldukça kötümser algılandığı yönündeydi. Belki şimdiye kadar paylaştığımız verilerin her biri tek başına bir iktisadi kriz riski oluşturmuyor; ancak dikkatle takip etmek gerekir ki ekonomi içerisinde her makro olgu birbiriyle kol kola ilerlemektedir. Enflasyonu faizle bağımsız düşünebilmek nasıl mümkün değilse; faiz oranlarını da istihdam bağımsız düşünmek mümkün değildir. Risk onu oluşturan şeyin kendisidir. İşsizlik sizce bir risk midir? Yoksa işsizliğe yol açan şey midir risk? Ekonomik kriz mi risktir? Yoksa krize yol açabilecek yüksek ve yabancı para cinsinden borçlar mı?

Hangi konudan bahsediyoruz? Bizim yumuşak karnımız neresi?



Yukarıdaki grafik bize hesabı kediye yüklemek üzere olduğumuzu açık bir şekilde gösteriyor. Araştırmalarımın yanlı ve kasıtlı olduğunu düşünenlerin yukarıda resmi bir siteden alınmış veri hakkında herhangi bir yorumu var mı açıkçası merak ediyorum. Yukarıdaki grafiğin bize anlattığı şudur: Reel sektörümüzün cebinde yaklaşık 35, 36 doları bulunuyorken dış aleme borcu 100 dolar civarındadır. Hangi borç yönetim sistemi veya öz kaynak/ kredi ilişkisi yabancı para cinsinden 0.35 varlık ve 1. 00 yükümlülüğü sağlıklı açıklayabilir?

Bununla beraber yabancı para cinsinden ağırlıklı olarak borçlanan sektörün bankacılık sektörü olduğu dikkat çekmektedir.



Beyler, 125 milyar dolara yakınsamış bir dış alem borcu az uz bir borç değildir. Bilirsiniz borcu almak kolay ödemekse oldukça meşakkatlidir. Yarın FED' in çıkıp varlık alımlarını sınırlıyorum ve ya durduruyorum demeyeceğinin, tüm Dünya'da gelişmekte olan ülkelerde kurları yükseltmeyeceğinin garantisini kimse veremez. Koca bir ekonomiyi kimse bu denli riske atamaz. Bu arada hemen belirtelim ki ekonomik krizler bir defa olur ondan sonra da geçmiş olur. Yani vurdukça acımadı ki demek veya arsız çocuklar gibi zayıflıklarla ilerlemek bir ekonomi için sonsuza dek değildir.

TCMB' DE RİSKİN FARKINDA



Yukarıdaki tablo bize TCMB' nin de riskin farkında olduğunu gösteriyor. 2010 yılının başında 80 milyar ABD doları seviyelerinde seyreden merkez bankası rezervleri 2013 Mayıs' ı itibariyle 140 milyar ABD dolarına merdiven dayamış durumdadır. Hemen belirtmek gerekir ki bir ekonomide merkez bankası rezervlerini borç alıp biriktirmek marifet değildir. İşi bilmeyene 80 den devraldık 120 ye çıkarttık dersen başını sallar, ancak papuç o denli ucuz değildir. Bir ülkenin merkez bankasının kasası iki yolla dolar:

Birincisi: Üretim yaparak dış aleme mal satarak, ihracat gerçekleştirmek; bununla beraber ihracatın ithalatı geçmesini sağlamak. ( GERÇEK REZERV ARTIŞI)

İkincisi: Yurtdışından yabancı para cinsinden bolca kredi sağlamak, sağlanan kredileri ekonomiye sokmak ve içeri giren paranın bir kısmını ne olur ne olmaz düşüncesiyle stoklamak. ( SUNNİ REZERV ARTIŞI)

Şu anda Türkiye yoğunlukla ikinci rezerv artışını gerçekleştirmektedir.

Son sözümüzü söyleyerek burada bitirelim ve yarın devam etmek üzere sonlandıralım.

Son söz: 21.yy.' da borç yiğidin kamçısı değil başının belasıdır.

Sevgilerimle.
Mustafa ÖZTÜRK

 
Toplam blog
: 80
: 1013
Kayıt tarihi
: 16.04.12
 
 

İktisatçı; Yatırım danışmanı; Trend takipçisi  ..