Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye için terör reçetesi

Türkiye için terör reçetesi
 

Askeri tedbirler:

1. Milli Güvenlik Siyaset belgesindeki iç ve dış tehdit algılamasında artık bir takım değişikliklere gidilmesi gerekir. Bu değişiklikler kapsamında Ortadoğu, yeni enerji koridorları ve Pkk ile ilgili gelişmeler dikkate alınarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya önemli ölçüde askeri birlik kaydırılmalı ve bu birliklere stratejik bölgelerde (cudi dağı, gabar dağı, kato dağı dahil) kalıcı yerleşim alanları ve garnizonlar tesis edilmelidir. Bu uygulamanın, bölgede güvenliğin sağlanmasına yardımcı olacağı ve terörist grupların bölgede at oynatmasını zorlaştıracağı gibi aynı zamanda bir takım psikolojik sonuçları da olacaktır. Böylece ayrılıkçı kesimleri yıldırmaya yönelik bir devlet kararlılığı gösterilirken, devlet yanlısı kesimlere de güven ve moral aşılanmış olacaktır. Ayrıca ülke bütünlüğü ve devlete taraf olma konusunda kararsız durumda olan kesimlerin devlet yanında yer almaları sağlanacaktır.

2. Bölgede istihbarat ve istihbarata karşı koyma konusunda çok kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Devletin istihbarat örgütleri arasında eşgüdüm mutlaka sağlanmalı ve bu amaçla bölgedeki tüm istihbarat örgütlerinin ortak koordinasyonunu sağlayan bir üst birim kurulmalıdır.

3. Terörle askeri mücadelede kesinlikle hukuk devleti ilkelerinin dışına çıkılmamalı ve taşeron gruplar kullanılmamalıdır.

4. Dağdaki son teröristin kökü kazınıncaya kadar terörle mücadele kararlılığından vazgeçilmemeli ve hem teröristler hem de bölge halkı bu kararlılığa inandırılmalıdır .

5. Mecbur kalınmadıkça ve gerekmedikçe düzenli birliklerle operasyon yapılmamalıdır. Güçlü istihbari destekle yapılacak operasyonlarda profesyonel anti terör timleri (asker-polis) kullanılmalıdır.

6. Terör örgütü ile mücadelede ve sınırlarımızın güvenliğinin sağlanmasında teknolojiden en iyi şekilde yararlanılmalı ve hiçbir masraftan kaçınılmamalıdır. Kuzey Irak sınırımız, bütün zorluklarına ve yüksek ekonomik maliyetine rağmen hassas alarm sistemleri ile donatılmış duvar benzeri fiziki bariyerlerle kontrol altına alınmalıdır.


Ekonomik ve Sosyal Tedbirler:

1. Özel sektörün yatırım yapabileceği güven ortamı sağlanıncaya kadar ekonomik oluşuna bakılmaksızın devlet tarafından bölgeye istihdamı arttırıcı yatırımlar yapılarak işsizlik oranı azaltılmalıdır.

2. Bir defaya mahsus olmak üzere bölgede evli olup işsiz olan tüm vatandaşlar kamuda ve özellikle belediyelerde istihdam edilerek maaş almaları sağlanmalıdır. Bu şekilde işe alınan vatandaşların ağaçlandırma, sulama, alt yapı çalışmaları, yol, inşaat, çevre düzenlemesi, temizlik vs. gibi işlerde çalıştırılarak katma değer sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu uygulamanın devlete önemli derecede mali bir yük getireceği iddia edilebilir. Ancak uzun vadede sağlayacağı yararlar göz önüne alındığında devletin bu uygulamadan karlı çıkacağı şüphesizdir. Kamuda kadrolu iş bulan vatandaşın devlete olan bağlılığı ve güveni artacağı gibi işini kaybetmemek kaygısı ile terör örgütüne mesafeli davranacaktır. Ayrıca bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerini geçim sıkıntısından kurtardığı için aile bireylerinden terör örgütüne katılacakların sayısında da azalma olacaktır. Bu şekilde terör örgütü taban kaybedeceğinden uzun vadede terörle mücadele için devletin askeri harcamalarında belirgin bir azalma olacaktır.

3. Her ne kadar bölgede eskiye nazaran feodal yapı zayıflamış olsa bile, yine de yöredeki aşiret liderlerinin ve kanaat önderlerinin gözardı edilemeyecek düzeyde etkinliği söz konusudur. Bu nedenle devlet, her türlü enstrumanı kullanarak bu şahısların Pkk’ya karşı devlet yanında yer almalarını sağlamalıdır.

4. Pkk’ya yakınlarını kaptırmış olan aileler sakıncalı olarak kabul edilmemeli ve ayrımcılığa tabi tutulmamalı aksine kazanılmaları için çaba sarfedilmelidir.

5. Yeni yeni düşmanlar yaratılarak bunların Pkk bloğuna itilmelerine müsaade edilmemelidir. Kuzey ırak halkı başta olmak üzere, Barzani, Talabani, merkezi Irak hükümeti, Ermenistan, İsrail, İran, Suriye ve ABD ile ilişkilerde bu hassas konu gözardı edilmemelidir. Bu kesimlerle düşmanca ilişkiler kurmak yerine istihbari, diplomatik ve siyasi operasyonlarla Pkk ile aralarının açılması sağlanmalıdır. Bu kapsamda Pkk’nın dost edinmesinin engellenmesinin ötesinde örgüt içindeki bir takım mücadelere istihbari operasyonlarla müdahale edilip örgütün parçalanmasına zemin hazırlanmalıdır.

6. Pkk’nın yıllardır çok arzuladığı ve bir türlü başaramadığı Türk-Kürt çatışmasına zemin hazırlayan faaliyetlere ve provakasyonlara karışanlar mutlaka yakalanıp cezalandırılmalıdır. Bu kapsamda MHP yöneticilerine çok büyük sorumluluk düşmektedir. Pkk’nın kullanmak için adeta can attığı 6-7 eylül benzeri bir olaya kesinlikle müsaade edimemelidir. Toplum bu konuda aydınlatılmalı ve uyarılmalıdır. Rumların olduğu gibi kürtlerin de bir 6-7 Eylül’ünün olması Allah korusun Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirir.

7. DTP, Öcalan referanslı bir partidir ve varlık sebepi Pkk’dır. Tüm yönetici kadronun isimleri bizzat Öcalan tarafından tespit edilip siyaset sahnesine sürülmüştür. Öcalan istemeseydi bu gün bu isimlerin hiçbiri siyaset sahnesinde olmayacaktı. Dolayısıyla Pkk’nın ve Öcalan’ın kabul etmediği hiçbir şeyi söyleyemez ve yapamazlar. Üstelik işin içinde pkk tarafından infaz edilme korkusu da olduğundan ülke siyasetine ve barışına hizmet etme şansları hiç yoktur. Ancak bu partiye karşı yapılacak hukuk dışı işlemler ve saldırılar uluslararası arenada Türkiye’nin haklılığını ve terörle mücadelesini sekteye uğratabilir.

8.Gerek doğu-güneydoğu gerekse Kuzey Irak bölgesine yönelik yerel dillerde radyo ve televizyon yayınları yapılmalıdır. Bu gün Roj tv denen ayrılıkçı yayın organı bölgeye çok etkili yayınlar yapmaktadır. Maalesef amacına yönelik olarak ta başarılı olmaktadır. Unutulmamalıdır ki halen bölgede yeterince Türkçe bilmediği için bu kanalı seyreden vatandaşlarımız mevcuttur. Bu hain tv nin kullandığı formatta Türkiye’nin tezleri bölge halkına kendi dilinde anlatılmalıdır. Söz konusu televizyonun bölgeden köy köy, mahalle mahalle yaptığı kültürel ağırlıklı yayınların aynısı yapılmalıdır. Yani en ücra köyün, mahallenin veya sokağın doğal kültürel yaşantısı, sorunları ve sevinçleri, yöre insanının gönül teline dokunacak samimiyette ekrana getirilmelidir.

 
Toplam blog
: 7
: 418
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Doçent'iyim. Halen İstanbul'da önemli bir laboratuva..