Türkiye neden çalkalanıyor?

-Türkiye ilk kez yoğun bir bölünme tehdidi altında çok sorunlu bir seçime gidiyor. Adayların kimi mutlu kimi tasalı; kimi umutlu kimi kin kusuyor. Kimi dertli kimi bezgin; kimi feodal kimi silahlı siyasete bağlı. 

-Türkiye’de ilk kez bir Başbakan’ın seçim konvoyu teröristlerce vuruluyor. Terörist saldırılara karşı tek yürek olsak da maskeli-molotoflu kesim direnmekte kararlı. İnsan hakları ile ifade özgürlüğü ilerlese de istismarcılıktan dolayı ortalık karışık. Kişilikler dumura uğratılmış, mertlik ortadan kalkmış bulunuyor: Şeytan bunun neresinde? 

- Ben beni bildim bileli yine kavram kargaşası engelleri var karşımızda. Bir türlü anlaşamıyoruz:Yine herkes ayrı telden çalıyor; herkes birbirine karşı bileniyor. Kimi birikimlerin önü alınamadığından patlama aşamasına gelindiği çok açık. 

-Türkiye nice sınavlardan sonra bir kez daha Batı ile Doğu arasında çok sancılı. Ne Avrupa Birliği’ne ne Ortadoğu’ya ne de Türk Cumhuriyetlerine yar olabildik. Yaşamakta olduğumuz açmazlar ne ilim irfan ne de uygarlık gücümüzle alt edilebildi. Güvensizlik, işsizlik, tarımda kendimize yetersizlik ve terör tırmanmaya başladı. 

- Dünyanın ilk ekonomileri arasında yer alsak da hak hukuk alanında yaya kaldık. Ömürler tüketen, kimseyi mutlu etmeyen iç hukuk artık güven vermiyor. AB kuralları TBMM kanunları ile eşit güçte uygulanma özelliğine sahip. İşsizlik sigortası ile kimi özgürlükler(!) dışında Avrupa’ya gıpta etmeye gerek yok. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çoğu zaman isabetli kararlar veriyor: Türkiye kazanamıyor. Doğu Sorunu mirasını AB Türkiye üzerinde uyguluyor; seçimlerden sonra baskılar artacak. 

- Demokrasi sarmalı ne yazık ki ayrımcı-bölücü terör eylemlerini durduramıyor. ‘İç ve dış mihraklar’ teranesi yeniden gündeme düştü: Kimin eli kimin cebinde belli değil. Teröre övgü de kara paranın yaygınlık kazanmaya başlaması da durdurulamıyor. Kayıt dışı ekonominin varlığı 1990’lardan beri tozu dumana katarak ilerliyor. 

- İyi yönetilemeyen bir şeyler var. İşte oldu, dedikten bir süre sonra yüzümüz ekşiyor. Ortadoğu ülkelerine vizesiz gidip gelmek ne kazandırdı bize? Terör siyaseti ile Ortadoğu petrollerinden Batı payını alıyor da biz neden alamıyoruz? İthal et neden gerekli ucuzluğu sağlayamadı piyasada? Gençliğimiz pek çok alanlarda neden gergin; neden korkuyor gençlik? Çok kültürlü toplumlardaki ayrılıkçı eğilimler bizde neden dengelenemiyor? 

- ‘İyi şeyler’ olacak sandık; olamadı ne yazık ki. Şehitlerimiz azalmıyor; gözyaşlarımız dinmiyor bir türlü. Hiç istemesek bile ayrımcılık da öteleme de yaygınlaşacak giderek. Kimilerince istenen de bu olsa gerek. Bütünlüğümüze çelme takan, ilişkilerimizde yanlış giden, bir türlü durdurulamayan nedir? 

- Silahların gölgesinde demokrasi aşkına kim ne seçimi yapılabilir, göreceğiz. Anadil, gelenek, töre, kültür, medeniyet, komşuluk, insanlık; yayılmacılık, sömürü nedir? Kentleşme, kültürlenme, kültür şoku, açık toplum ve bilgi toplumu neleri içerir çözemedik. Kanun, yönetmelik; ırk, millet, dil, kültür, sanat, arkeoloji nedir anlatamadık kimseye. 

- Her şey ortada: Batı’nın böl-yönet biçimindeki siyasetini daha nasıl öğreneceğiz? Örgütlü ‘sivil itaatsizlik’ saldırılarının etkilerini siyasi tarih kim bilir nasıl yazacak. Kökü kurutulamayan bataklık kimlerce bellenip, ekilip biçiliyor ha bre? Fırat’ın suyu dizginlense de gönüllerdeki çalkantı, kafalardaki bulanıklık gitmiyor. Urfa’dan yükselen bağımsız aday eleştirileri bakalım sözde demokrasiye ne katacak? 

- Acımasız seçim süreci yine beyinleri yalayıp gidiyor; bencilce kaçıyoruz gerçeklerden. Seçim sonucu belli:1, 2, 3 gibi kurgulandık, şifrelendik; sonra n e l e r olacak hazır mıyız? Dokunulmazlık kimi suçlular ile saldırganlara veriliyor da niçin köylü Bekir’e verilmiyor? Neden her aşamada ‘ehven-i şer’ aramak gibi bir açmaza düşeriz biz? Şu güzel bahar günlerinde bir girdaba düşmüş, bir kapana sıkışmış gibiyim ben. Ya siz?