Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye nereye koşuyor?

Türkiye nereye koşuyor?
 

TÜRKİYE NEREYE KOŞUYOR


Türkiye nereye koşuyor?

İktidar 3 şekilde el değiştirir 

1- sandıkla 

2- devrimle( halk ihtilali) 

3- darbe ile

Avrupa sandıkla gelen belaları gördü başına açılan işleri gördü bir daha Hitler bir daha Franco bir daha Mussolini gelmesin diye anayasalarına öyle sıkı maddeler koydular ki burada MHP, AKP gibi partiyi orda açamazsınız. Bırak kapatılma davasını. Buradaki arkadaşlarım /değerli büyüklerim hepsi en az bir dil. hatta çoğu iki dil biliyor. merak edenler AB ülkelerinin anayasalarına 10 dakika içinde ulaşırlar. 

Avrupa uygarlığı bugünkü düzeyine m.ö. 6000 yıllık eski mısır, eski yunan, eski roma dan gelen insanlık tarihi mirasının üstüne rönesansı, reformları, hümanizmayı, aydınlanmayı din ve kültür devrimlerini koyarak yükseldi. Feodalite, aristokrasinin iktidarı iken, burjuvazi devrimci bir ivme ile feodal düzenin ezilen sınıfı köylüyü yanlarına alarak onlara da devrimci görev yükleyerek iktidara yürüdü ve halk ihtilali ile aristokrasiyi iktidardan alaşağı etti. Bu ekonomide bir çağın bitişi yeni bir çağın başlangıcı oldu. burvuvazi kapitalizmi iktidara taşıdı ve o artık iktidar olduğu için statükocu, tutucu, muhafazakar olmak zorundaydı. Bu arada kandırıldığını anlayan, devrime bütün fizik güçleri ile katılmış zavallı köylülere sanayi devrimini yaparak artık gel köylü olmayı bırak işçi ol dediler. 

Ezilen halk, işçi, köylü, memur, emekli ve esnaf iktidarda olmadığı için tutucu, muhafazakar, statükocu olamaz, bu tarihsel materyalizmin tezidir. Burjuvazi seni kandırarak yanına aldı seni aristokrasiye karsı savaşta kullandı ve şimdi ihtilal bitti sen artık köylü değilsin ama işçisi yani feodalitede aristokrasinin ezdiği sömürdüğü ezilen köylü idin. Şimdi kapitalist burjuvazinin ezdiği sömürdüğü sanayi veya tarım işçisisin. Sen iktidarda olmadığın için iktidar hedefin var bu nedenle devrimci olmak zorundasın. 

1900 'ler den beri Türkiye bu sorunu çözemedi. Yani Türkiyede ezilen halk, işçi, köylü, memur, emekli, esnaf 1900 lerden beri tutucu, Statükocu, muhafazakâr. Ülkemizde aydınlanma sadece baroları, Yargıtay’ı, Danıştay'ı, silahlı kuvvetleri, CHP yi, Kemalistleri, ulusalcıları, Atatürkçüleri, Ergenekoncuları, ADD, ÇYDD, TTB, TEB, (saymadıklarım alınmasın) gibi sadece %10 bir nüfusu aydınlatıyor ve biz bir türlü % 85'i teşkil eden kitleyi "sizin bu düzendeki konumunuz gereği, tarihi materyalizm gereği devrimci olmanız gerekir" e ikna edemiyoruz. Sonumuz hayır olsun. Cevabını bulmamız gereken çözülmesi gereken soru budur
ittihat terakki neler yaptı. Ne önlemler aldı. Ne düzenlemeler yaptı ama 10 yıl kalamadı iktidarda. 

Anlatmak istediğim şudur. Bir ülke ya demokrasi ile idare edilir ya da diktatörlükle (örnek İran, Saddam'ın Irak’ı, Hitler Almanya sı, Franco İspanyası, Mussolini İtalyası, Pinochet Şili si) demokraside Avrupa’daki gerçek şudur. Avrupa devletlerinde anayasalardaki maddelerle yollar tıkanmıştır. Sen rejimi değiştirecek partiyi kuramazsın. Seçime sokamazsın.

AKP nin doğal müttefikleri olan ab, usa, İran, Suudi emirlikleri, PKK, Talabani, Barzani. Ab ve usa nın liderliğinde Türkiyede rejimi değiştirme ittifakı yapmışlardır.
AKP nın bastan beri istediği demokrasi, onları, hedefleri İslam devletine götürecek geçici binilecek bir trendir. 

Türk silahlı kuvvetleri iç hizmet kanunu
kanun numarası: 211
kabul tarihi: 04.01.1961
yayımlandığı resmi gazete tarihi: 10.01.1961
yayımlandığı resmi gazete sayısı: 10703
c umumi vazifeler 

madde 35 - silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.

Şu anda AKP bütün hızıyla ve hazindir Kılıçdaroğlu'nu yanına almaya çalışarak bu maddenin değiştirilmesi harekâtına girişmiştir. 

Bu kanun cumhuriyeti kuran ordunun, TBMM ‘nin, cumhuriyet rejimini ezelden- ebede kalıcı kılmak için aldığı koruma tedbirlerinden sadece birinin yasaya geçirilmesidir. Halk savaşı verilerek, Anadolu ihtilali ile kurulan Türkiye cumhuriyeti antiemperyalist ve ulusal bir bağımsızlık savaşıdır ve ilklerden biridir.

Anayasamızda devrim kanunları vardır. Bu kanunların değiştirilmesi teklif dahi edilemez. 

Size şunu sorayım ey ab ülkeleri. Siz Almanya da, Fransa da, ispanyada, İngiltere de, Hollanda da, Danimarka da anayasalarınızdaki değiştirilemez maddelerin delinmesine ve /veya değiştirilmesine izin verir misiniz? Devletinizin içinde, üniter devlet hudutları içinde, başka ülkelere toprak verilmesine veya başka bağımsız devletler kurulmasına izin verir misiniz? Mesela ispanyadan bir takım adamlar sabah Fransa’ya girip oradaki Fransızları öldürse. Aksam tekrar ispanyaya dönse veya Avusturya'dan bir takım insanlar sabah Almancaya girse Almanları öldürse aksam tekrar Avusturya'ya dönse siz bu adamları 10 sene 15 sene yaşatır mısınız? 

Türkiyede hatırladığım ilk referandum 1982 anayasasının halka götürülmesi, sonrada Özal zamanında yapılan eski siyasilerin yasaklarının kaldırılması için yapılan referandumlar idi. sonra uzun bir süre referandum yapılmadı.
Tayyip o kadar uyanık bir adam ki. Türkiyede % 80 sağ potansiyeli gördüğü için, saadet partisinin düşünemediği referandum uyanıklığına dört elle sarıldı. Eğer cumhurbaşkanlarını halk seçmiş olsa ne fahri Korutürk. Ne Kenan evren ne cemal gürsel ne Ahmet Necdet sezer asla cumhurbaşkanı olamazlardı.
Bir memleket düşünün 1960 yılında o dönemin anayasasına ve ceza kanunlarına göre cezası idam olan bir suçu işledikleri için 3 insan asılıyorlar. Takiben Özal zamanında bu asılanların Topkapı'da anıt mezarları yapılıyor. Avrupada ki insanlar bu uygulamaları şaşkınlıkla izliyorlar. Çünkü o insanların anlayacağı şeyleri yapmıyoruz. Siz bu örnekleri Avrupa'nın hangi ülkesinde gördünüz. Bu adamların üçü de o zaman ki anayasa ve ceza yasalarında cezası ölüm olan bir suçu işledikleri için asıldılar. Bakın ölüm cezasına karşısınızdır veya değilsinizdir. Bu ayrı konudur. Bu suçun işlendiği yıl o suçun ceza yasasındaki karşılığı ceza ne ise onu alırsınız. Bu adamları kahraman ilan edemezsiniz. Adamlar cezası ölüm cezası olan bir suçu işledikleri için asıldılar. Ama deniz gezmiş, Hüseyin aslan, Yusuf inan işledikleri suçların o zamanki yasalarda ölüm cezası olması sebebiyle asılmadılar. Amiyane deyimle kitabına uydurulmak şeklinde asıldılar. Bu adamlar için anıt mezarda yapsanız kahraman da ilan etseniz Avrupa kültüründe Avrupa hukukunda kimse sizi yadırgamaz. 

Evet, – hayır oylamasını AKP ölüm kalım meselesi yapmıştır. Referandum tarihinin 2007 referandumu gibi böyle kritik bayram sonrasına getirilmesi bile bu işlerdeki plan yeteneklerinin göstergesidir.11 Eylül gününün Türkiyede kâbusa döneceği gün gibi aşikârdır. Karayolları, köprüler, otoyollar, otogarlarda insanlar sefil olacaklardır. Sokağa bile çıkmayı düşünmüyorum. 

Mesela evet çıkarsa neler olacaktır? İşte bazıları şu anda Danıştay kararı ile 7 kez görevine iade edilen vali vardır. Avrupa da buna benzer tek örnek yoktur. 

Evet, çıktıktan sonra artık bu vali veya hangi kamusal kişi ise artık Danıştay gidemeyecektir. 

HYSK artık bağımsız kurum olmaktan çıkacaktır. Üç erkten yürütme ve yasamanın bağımsızlığı bitirilmiş ve yargı bağımsızlığı evet oylarının fazla çıkması ile bitmiş olacaktır. 

Anayasa mahkemesine Abdullah Gül tarafından seçilmiş Fethullah'ın adamı üç yedek üye 13.09.2010 da asil üye olacaklardır. 

Evet, çıktıktan sonra Kürdistan verilen özerklik sözü için düğmeye basılacaktır.
akp adapazarı teşkilatının videolarla bu adamlarla yaptığı işbirliği internete ve basına düşmüs ispat belgesidir. Bu örnekle akp camiasi kandırılmış olarak değil bilinçli olarak bu yolu yürüdüğünün farkında, idrakindedir. 

YARSAV kanarya severler kulübü veya seronofil derneği haline dönüştürülecektir. yarsav başkanı emine Ülker Tarhan’ın anayasa mahkemesinin gerekçeli kararını açıklamasından sonra yaptığı "kafamıza taş düştü" yorumu bana anayasa mahkemesinin istese bu referandumu tamamen engelleyeceği halde ne şiş yansın ne kebap yapmaya çalışması ancak bunu becerememesi olarak görünmektedir. 

Askerler sivil mahkemelerde yargılanabilecektir. 

Askeri şura kararları cumhurbaşkanının tek basına yapacağı işlemler ile yüksek
askeri şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, yüksek askeri
şuranın silahlı kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karsı yargı yolu açıktır. 

8.yılında akp nin yaptıklarını gariban vatandaş olarak izliyorum. En dikkatimi çeken şey şu; adamlar bir icraat yapıyor. bu icraat Yargıtaya, Danıştaya, Sayıştaya, askeri Yargıtay, anayasa mahkemesine takılıyor. Hemen bir araya geliyorlar bu sıkıntıyı hemen çözecek bir düzenleme yapalım. Kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, yönetmelikler, tüzükler yamalı bohçaya dönmüştür. Kendi içlerinde bile bir uyum kalmamıştır. Birbiri ile çelişen yüzlerce madde yazılmıştır 

 
Toplam blog
: 27
: 1140
Kayıt tarihi
: 03.07.10
 
 

Öğretim Görevlisi(Dr). Gemi Mak işl . Mühendisiyim. 15 senedir Gözetim şirketinde görev yapıyorum..