Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '09

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye'nin AB'ye girmesini neden istemiyorlar?

Türkiye'nin AB'ye girmesini neden istemiyorlar?
 

Türkiye'nin AB üyeliği önünde kalenin iki kulesi gibi duran Fransa ve Almanya, Obama'nın AB-Türkiye açılımlarına çok sert cevaplar verdiler. Sarkozy, cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası sırasında Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğu söylemini propagandasının merkezine oturtmuş, Avrupa'da yükselen sağ oylarını bünyesinde toplamıştı. Yine Avrupa'nın bir başka güçlü sağ eğilimli hükümetine sahip Almanya'nın başbakanı Merkel de Türkiye için imtiyazlı ortaklık önermektedir.

Avrupa'nın hızla sağa kaymasının nedeni, ekonomisinin içinde bulunduğu çıkmaz. Avrupa'nın bir çok ülkesinde üretimin direkt içinde olan Türkler ve üçüncü dünya ülkesi insanları, o ülkenin vatandaşları tarafından düşman olarak görülmektedir. Çünkü "onlar" yüzünden işsiz kalmaktadırlar. Gerçeğin bu olmadığını hepimiz biliyoruz. Avrupa'da çalışan yabancı işçiler genellikle o ülkenin en ağır işlerinde çalıştırılmaktadır.

Kapitalizm, ekonomik motorunun bozulduğu durumlarda oluşan işsizliği o insanların düşüncelerini farklı tarafa yönelterek hedef şaşırtır. Kendisinin yarattığı eşitsizliğin nedenini o sisteme sadece işçi olarak katılmış insanları birbirine düşman ederek gizlemeye çalışır.

Dünyanın neresinde sağ yükseliyorsa bunun karşılığı o ülkelerdeki ekonominin bozulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bunun bir şablon olmadığının da altını çizerek.

Hele dünya 2008'in ikinci yarısından sonra büyük bir ekonomik krizie girince, işsizliğin patladığı ülkelerde bu türden yabancı düşmanlıklarının egemen ve popüler olacağına şaşırmamak gerekir.

Düşüncemizin doğruluğunu Fransız sosyalistlerinin yaptığı açıklamalarla teyit edebiliriz.

"Fransız Sosyalist Partisi’nin Sözcüsü ve Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Vincent Peillon, ABD Başkanı Barack Obama’nın önceki gün Prag’da yaptığı Türkiye’nin AB üyeliğini isteyen açıklamasına, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin olumsuz yanıtını, “sorumsuzluk” olarak niteledi.

Fransız haber kanalı “I-Tele”ye konuşan Peillon, “Kimse Türkiye hemen Avrupa’ya girsin demedi. Uzun ve karmaşık bir süreç olan müzakereler sürerken, peşinen, ‘istemiyorum’ demek yeni başlayan 21. yüzyıl ve yarının jeo-stratejik sorunları önünde çok ağır sorumluluk almaktır” diye tepki gösterdi.

Ana muhalefet partisi sözcüsü Peillon, Türkiye’nin, Suriye-İsrail görüşmeleri, Iran ve Irak’la olan müzakereler, Afganistan ve Pakistan dosyaları gibi konularındaki rolüne de dikkat çekti."

Avrupa'nın sosyalistleri, Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakarken, muhafazakar kesim neredeyse düşmanca yaklaşımlar sergileyerek karşı durmaktadır.

Hem Fransa hem de Almanya Türkiye'nin AB içinde ekonomiyi canlandırıcı rolünün çok iyi farkındadır. Ancak, Türkiye'nin etkin rolü aynı zamanda kendilerinin de etkinliklerini yitirmelerine neden olduğundan ayak diretmektedirler.

<ımg alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/HaberAnaResmi/2009/04/07/fft17_mf215190.Jpeg" border="0">

AB içindeki Türkiye karşıtlarının NATO zirvesinde yaşanan krizi öne sürüp, "Türkiye’nin yaklaşımı, Avrupa Birliği’nin (AB) bazı ülkeleri tarafından not edildi. Avrupa Birliği adayı olan Türkiye’nin, Avrupa Birliği ülkelerinin tamamından yeşil ışık gören bir adaya destek vermekten çekinmesi, anlaşılması zor bir tutum" şeklinde yorumlayıp, "Türkiye’nin AB üyesi olması halinde takım oyununa uyum göstermeyeceği yolundaki şüphelerini teyit ettiğini" ifade etmelerinin de ifade özgürlüğü açısından anlaşılır bir tutum olmadığını bir önceki yazımda detaylandırmıştım. NATO'da ifade özgürlüğü skandalı!

Avrupa içindeki bu yaklaşım kuşkusuz Türkiye'de de karşılığını bulacaktır. Demokrat Partili ABD Başkanı'nın son sekiz yıla vuran ABD politikalarını değiştirmek için ilk durak olarak Türkiye'yi seçmesine rağmen AB'nin tutumunu ilginç buluyoruz.

<ımg alt="" src="http://i.milliyet.com.tr/HaberAnaResmi/2009/04/06/fft17_mf214951.Jpeg" border="0">

AB'nin hızla sağa kayması, Avrupa'nın "ifade özgürlüğü" kriterlerini de sorgular hale gelmiştir.

Benim şahsi düşüncem, bu ekonomik kriz süresi boyunca Avrupa, Türkiye'ye koyduğu serbest dolaşım vizesini kaldırmış olsaydı, çok önem verdiği, uğruna faizleri % 0'a kadar çektikleri perakende ticarette çok ciddi bir patlama bile olabilirdi. Ancak o Avrupa koruma duvarlarını yükselttikçe kendi içine çekilmeye ve hatta gömülmeye başlamıştır.

Uzay Gökerman


İlk kitabım, "Adalar ve Kıtalar" çıktı.

<ımg src="http://kapak.netkitap.com/170zk/Y/yeni_kitap_2009_4_2_0.jpg" border="1">

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..