Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '07

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye’nin derdi bir değil ki...

Türkiye’nin derdi bir değil ki...
 

Hani bir türkü var ya "Derdim bin bir iken bin beş yüz oldu..." biçiminde... Bu türküyü ne zaman işitsem Türkiyem aklıma gelir. "Türkiye’min türküsü bu, " derim kendi kendime... Geçenlerde bu konuda bir yazı yazdığım için yeniden kaleme sarıldım...

Ahmet Özal’dan söz edeceğim... Bir büyük gazetemize konuşmuş ve ilgi çekici bir takım sözler etmiş. Ben elli yılı aşkın süre boyunca Türk basın yaşamının içinde bulunan bir kişi olarak bu arkadaşın sözlerini irdeleme yetkisini ve yetisini kendimde görüyorum.

Daha önce ettiği sözlerini hatırlayalım, "Babam ermiş idi. Mezarını yapan usta filmde görünmüyor. Filmde sadece mermerlerin kendi kendine gidip yerlerine yerleştikleri görülüyor." Söylediklerinin özü buydu. Hatırladınız mı? Ben de onun bu sözleri üzerine bir yazı yazmıştım. Dileyen şu adresten yazıya ulaşabilir:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=40257

Ahmet Özal bu söylemine açıklık getirmiş. "Onu basında tamamen yanlış yorumladılar, " diyor. "Nasıl yanlış yorumlandı?" diye sorulduğunda da şöyle diyor: "Benim o konuda bir beyanatım olmadı. Babam vefat edeli on dört sene olmuş. Fakat bazı insanlar bir sohbet masasında konuştuğum şeyleri, benim söylemediğim şekilde yansıttılar."

Gazeteci soruyor:

"Babanızın mezarını yapan kişiyi 'evliya' olarak nitelediniz mi?"

"Ben öyle bir şey demedim. İnsanlar maalesef bunu suiistimal ettiler."

Gazeteci adam konuşturmakta usta. Soruyu değişik biçimde yineliyor:

"Televizyon görüntülerini izlediğinizde gerçekten de mermerlerin kendiliğinden hareket ettiğini gördünüz mü?"

"Evet, doğru. Mezarı yapan usta hiçbir yerde görülmüyordu."

Şimdi burada ben araya giriyorum ve sesleniyorum:

"Olmadı, Ahmedim olmadı... Sen bu akıl dünyasında mezar yapan ustanın görünmezliğinden söz edersen biz ondan istediğimiz anlamı çıkarırız. Senin babanın ermişliğinden hatta senin niyetine kadar ve de sağlığına kadar..."

Diyorsun ki:

"Bu bir sohbet sırasında konuşulmuş bir şeydi. Röportaj da değildi. Böyle şeyler gündeme getirilmez. Çünkü bunu insanların anlaması ya da anlatabilmeleri çok zor. Bu yüzden, on dört sene sonra, ilk defa bir yemekteki sohbet sırasında anlattım. Üstelik gazeteye çıkacağını bile bilmiyordum."

Ne yani? Bir söylediğinin gazeteye çıkacağını bilince başka türlü mü söylersin?

Ahmet Özal bir şey daha söylüyor: "Gece saat 00.15'te babam vefat etti, " diyor. Kardeşim siz Türkiye ile alay mı ettiniz? Gece saat ikide ölmüş adamı hastaneye kaldırarak, yaşama döndürmeye çalıştığınız izlenimi vererek neyi amaçladınız?

Ve kararını açıklıyor: "Ama artık konuşmayacağım, " diyor. .

Bunun bir "Çünkü"sü var ki işte buna dayanılmaz.

"Çünkü iyi niyetli bir şeyi sohbet masasında söylesen bile, insanlar hemen kötü yorumluyor. Ayrıca, görüntüler annemde, bende mevcut değil."

Ne yani, sizin gibilerin sohbet masasında söyledikleri ile demeç verirken söyledikleri arasında fark mı oluyor? Söz gelimi sohbet sırasında, "Babam ermiş idi, " diyeceksiniz; ama demeç verirken, "Babam her insan gibi sadece insandı, "mı diyebileceksiniz?

Bir de diyorsun ki, "Görüntüler annemde, bende mevcut değil."

Kardeşim, annen Fizan’da değil ki.. Görüntüler annendeyse bile çıkarın verin bir TV kanalına.. Hem servet kazanın, hem de babanıza sevgimiz artsın.

Şu sözleri üzerine de Türkiye’deki bütün taksi şoförlerini kınıyorum. Diyor ki:

"Sokağa çıktığım zaman herkes beni tanıyor. Taksiye bindiğimde taksi şoförleri benden para almıyor. Zorla para veriyorum."

Ey Türkiye’nin taksi şoförleri! İstanbul Zeytinburnu’nda sadece şimdinin yarım lirası kadar parası çıkışmadığı için benim Azerbeycan’lı soydaşımı katil ettiğinizi unutamıyorum. Ahmet Özal’dan niye para almıyorsunuz kardeşim? Yoksa anacığı "Yavrumun bir dikili ağacı bile yok, " demişti. Onun için mi? O sözü Efe için söylemişti. Ahmet Özal’ın parası var.

Tanrım, sen benim aklımı koru.


 
Toplam blog
: 49
: 774
Kayıt tarihi
: 19.11.06
 
 

Ben uzun zamandır yazıyorum. Türkiye'den epey uzakta oturuyorum. Üç çocuğun babası ve pek çok çocuğu..