Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '11

 
Kategori
Magazin
 

Türkiye nin en son assolisti

Türkiye nin en son assolisti
 

Assolist...


Değerli sanatçı Sibel can,  

Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Gönül Akkor, Gönül Yazar, Bülent Ersoy, Emel Sayın, Muazzez Abacı dan sonra, 1987 yılında ilk kez çıktığı maksim gazinosunda assolistlik bayrağını teslim almış, bu günlere kadar başarıyla taşımıştır. 

Arada rakip olarak ortaya çıkan onlarca isim; zamanın güçlü değirmeninde öğütülmüştür. Ya adı sanı kalmamış, ya sadece albüm sanatçısı olarak yaşamına devam etmiş, ya da sesi şarkı söylemeye elverişli olmadığı için sadece televizyona yönelmiştir. şimdilerde hepsi sabah programı yapmaktadır. 

Rakiplerinin hemen hemen hepsi sahnelerden elemine olan Sibel Can, en son ve gerçek assolist olarak tek kalmıştır. Sibel Can Assolist kavramına farklı bir bakış açısı getirmiştir. Sahneye klasik türk müziğinin ölümsüz eserleriyle çıkmış, daha sonra güncel eserler, ardından piyasanın sevilen parçaları ve finalde seyretmeye doyamadığımız dansıyla sahneyi dolu dolu kullanarak yıllarca izleyenleri sesiyle ve güzelliğiyle büyülemiş, büyülemektedir. Bir temaşa sanatçısıdır Sibel Can. 

Ülkemizin en iyi kadın yorumcularından biri olmasının sebebi en başta kendine özgü benzersiz sesidir. Buna bağlı olarak Allah vergisi lirik, dramatik ses yapısı, şarkılara hayat veren üstün yorumuyla birlikte öyle bir gırtlağa sahiptir ki birçok müzik adamının takdirini kazanmıştır. Sibel Can ın akademik bir müzik eğitimi olmasa da; bu açığını kapatmak adına yıllarca büyük ustalardan ders almıştır. Bunlardan bazıları: Ergil Kızılay, Baki Duyarlar, Ercüment Batanay, Mustafa Taşpınarlı, Ahmet Meter, Selçuk Tekay dır ve sahnelere ilk adım attığı günden vefatına kadar yaklaşık 25 yıl boyunca; büyük usta, şef Mustafa Erses ile olan bağını hiç koparmamıştır. Kâh yan yana gelerek, kâh hocanın düzenli olarak gönderdiği dersleri ve şarkıları çalışmıştır. Türk sanat müziği konusunda hocası Mustafa Erses ile devamlı fikir teatisinde bulunmuş, hocasının onay vermediği hiçbir tsm projesine sıcak bakmamıştır. Bu sayede sanılanın aksine müzik bilgisi oldukça gelişmiştir. Mütevazı yapısı nedeniyle bu yönünü hiçbir zaman açıklama gereği duymamıştır. Diğer solist adaylarının aksine, yıllar yılı aldığı alaylı eğitim, sahnede canlı performansını dinleyen ve gören sanatseverlerin dikkatinden kaçmamış, Sibel Can ı hep farklı bir yere koymuşlardır. Dolayısıyla bu farkı gören, bilen, eğitimli tüm müzisyenlerin çalışmak istediği, çalışırken keyif aldığı bir sanatçıdır. Bu yüzden müzik piyasasında Sibel Can orkestrasına, ‘’müzisyenlerin milli takımı denir. 

’’ Bu yıl TİM de yapılan Behiye Aksoy u anma gecesinde birçok sanatçı sahne aldı. ( Bülent Ersoy, Muazzez Abacı, Nükhet Duru, Mustafa Sağyaşar, Yaşar Özel, Nil Burak ve daha birçok sanatçıdan biri de Sibel can dı.) Konserde sahne alan tüm sanatçılara Selçuk Tekay ve saz gurubu eşlik etti. Selçuk Tekay, Sibel Can ın seslendirdiği şarkılardan sonra mikronu eline alıp: Sayın solistim bu kadar güzel okumaya hakkınız yok, size eşlik ederken boyut değiştiriyorum, kirpiklerin gölgesinde, huysuz ve tatlı kadın adlı şarkılardaki yorumunuz, konservatuarda ders olarak verilmelidir. Sözü ayakta alkışlanmış ve Sibel Can haklı olarak gecenin solisti olmuştur. 

Bu güne kadar milyonlar satan albümleri, televizyon programları, sahne aldığı gazinolar, bayi toplantıları, Rumelihisarı, Açık hava, Bostancı gösteri merkezi ve festival alanlarında milyonlarca insana ulaşarak halkın teveccühünü kazanmış bir sanatçı olmanın haklı gurunu yaşamaktadır. 

Bütün bunların doğrultusunda Sibel Can ın varlığı; sesinin özgün oluşu, kulaklarımızın pasını silip atan, şarkılara hayat veren yorumu; onu gerçek ve en son assolist yapmaya yetiyor da artıyor bile. 

 
Toplam blog
: 2
: 2559
Kayıt tarihi
: 18.02.11
 
 

1947 Yılında Zonguldak'ta dünyaya geldim. İlk, orta, lise öğrenimi Zonguldak'ta tamamladıktan sonra ..