Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '09

 
Kategori
Bilim
 

Türkiye’nin enerji sorunu - Toryum

Türkiye’nin enerji sorunu - Toryum
 

Doğada toryum


Türkiye her yıl enerjiye 80 milyar dolar ödüyor. Bu ağır yük ülke olarak belimizi büküyor. Çünkü bu para yine halktan çıkıyor, üstelik kat kat artarak. Alınan bir litre benzinin %70i vergi. Ama şimdi o konuya girmeyeceğim. Devleti bir tüccar olarak düşünelim. Ticarette para bir mal yalnız satılırken değil, hammaddesi alınırken de kazanılır. Bütçe denk olsa halk bu ağır vergi yükünden de kurtulacak. Demek dışarıya ödenen enerji parası ödenmezse belimizi doğrultabiliriz.

2008 Yazında İzmir, Karaburun’da bir Bilim Kongresi yapıldı. Burada Nükleer Enerji kullanımı konuşuldu. Genç bir üniversiteli öğrenci arada konuşmacılardan bir doçent in yanına yaklaştı, biraz sohbet ettiler.

“Hocam, ben de nükleer enerjiye karşı değilim ama Türkiye için çok erken değil mi?”

Öğrencinin kaygısı bu işin altından kalkamayacağımızdan kaynaklanıyordu. Nükleer enerji… Ya başaramazsak? Türkiye’de yeni Çernobiller mi üreteceğiz? Ama sayın bilim adamı aşağıdaki yanıtı verdi.

“Dışarıya ödediğimiz paradan başka bir de %78 oranında dışa bağımlıyız. Çok yakında bu bağımlılık %80-85’e çıkacak. Ama bu işin üstesinden gelebilecek şimdiye kadar hiç kullanılmamış kaynaklarımız var. Toryum madeninde dünya ikincisiyiz. Eskişehir civarında 380 bin ton toryum madeni var. 60 ton toryumdan 1000 MWe’lik Keban Barajı kadar elektrik elde ediliyor. Yani Keban Barajının ömrünü tamamlayana kadar üreteceği enerjiye eşit bir enerji yalnız 60 ton toryumdan elde ediliyor. Denizli’de de 10 bin ton Uranyum var. Bunlar karıştırılıp çubuk haline getirilebilir. 3000 çubuk yine bir Keban Barajına eşittir. Toryumun atom numarası 232’dir. Çekmece nükleer Araştırma Merkezi 50 yıldır çalışıyor. Toryum maddesi en son molekülüne kadar bölünebiliyor. Bölününce Uranyumun 233 elde ediliyor. 1 cm3 toryum yayılıp 600 m2 tek tabaka toryum elde edilebiliyor. Bunu yapabiliyoruz. Hem bu teknolojimiz var, hem yetişmiş elemanımız var, hem de hammaddemiz var. Bize yalnız helva yapmak düşüyor. Neden yapmıyoruz? Enerji bağımlılığı işini 10-15 sene içinde çözebiliriz.

Dünyada nükleer enerjiyi kullanan 35 ülke var. Dünya elektrik ihtiyacının %16’sını temin ediyor. Fransa enerji ihtiyacının %80’ini nükleer enerjiden sağlıyor. En ileri 15 devlet dördüncü nesil atom reaktörlerinden sonra bir araya gelerek çok emin, kendi kendini kapatan nükleer reaktörlerin araştırmalarına 15 sene önce başladı. 2030’da devreye sokacak. İçinde züncirleme reaksiyon olmayan, düğmeye bas, çalışsın, kapat dursun tipli toryum kullanan reaktörün bütün hesapları Carlo Rubia tarafından 1985’te yapıldı. Kendisi bu yüzden Nobel Fizik Ödülüne layık görüldü.

Aslında üniversiteli genç arkadaşımızdan teklifin gelmesi lazım. Dış borçlarımızı hemen ödeyelim, dışarıya bağımlı olmayalım diye. Bir güneş ülkesi olan yurdumuzda güneş santrallerinin de yapılması lazımdı ve lazım. Niçin yapmadık ve niçin yapmıyoruz?

Rüzgâr enerjisine gelince, enerjinin kullanılabilirlik oranı %17. Çok düşük. Ne yazık ki öyle. Rüzgâr enerji santrallerinin jeneratörlerini kendin yapmazsan, her bozulduğunda dışarıdan bir uzman getirirsen gene dışarıya bağlısın.

Atatürk ‘Tam bağımsızlık benim karakterimdir, ’ diyor. Nükleer santrallerinin çok büyük bir avantajı daha var. Her şeyi kendin yapman şartı ile 800 santigrad derece üstündeki su buharını oksijen ve hidrojen gazına ayırmak mümkün. Türkiye’deki doğal gaz dağıtım şebekesini, büyük miktarda kendi imkânlarımızla, hidrojen gazı elde edersek, bu gazı doğal gaz şebekesini kullanarak dağıtmak mümkün.

Hidrojeni güneşimizden elde etmemiz mümkün.

Ulaşım için kendi otomobilimizi yapmak ve ona boronlu, sürtünmesi son derece az motor pistonları yerleştirmek, yakıtı 6’da 1’e indirmek elimizde. Prof. Dr. Ali Erdemir pistonlarda sürtünmeyi %1’e indirmeyi başardı (internetten görebilirsiniz).

Bütün ihtiyacımız kendimize güvenmek ve kendimizi yönetecek doğru insanları seçmek. Öyle ki yönetim dışarıya bağımlı olup bu çalışmaların önüne engeller koymasın. Öz güvenli, inançlı gençler yetiştirilsin. Petrol ve doğal gaz bitince ne olacak? Her şeyimiz var. Eksik olan yolu açmak.

Doçentin yanıtı burada bitiyor. Ben de yine ondan öğrendiğim birkaç şeyi eklemek istiyorum.

Bir Ajans var: IAEA, International Atomic Energy Agency (Uluslar arası Atom Enerji Ajansı) Bu ajans bütün dünyada atom enerjisi ile olan çalışmaları denetliyor. Ajansın aslında üç temel görev üzerine kurulmuş.

1) Reaktör emniyeti

2) Teknik asistanlık

3) Atom bombası yapmamak için alınan tedbirler

Ancak zaman içinde ajansın işlevi yalnız üçüncü maddeye indirgenmiş. Bu ajans şimdi İran’ı denetliyor. Irak’ı denetleyen de bu ajanstı. Buna göre hiç kimse kendi başına atom enerjisi üretemez. Bir ülke daha işe başlamadan önce niyetinin ne olduğunu yani elde edeceği enerjiyi (dikkat, henüz ortada enerji yok) ne amaçla kullanacağını buraya bildirmek zorundadır. 2004 yılında 12 üniversite bu konuda araştırmalara başladı. Aradan 2 ay geçmemişti ki çalışmalar gizli bir el tarafından durduruldu. Bu işi bilen ve yalnız Türklerden oluşan bir çalıştay kurulmuştu. Bu çalıştayın üyesi Prof. Engin Arık Muğla’da AtlasJet uçak kazasında öldü. Bunları nasıl bir cendere içinde olduğumuzu anlamanız için yazdım.

Türkiye'deki toryumun 120 trilyon dolar olduğu söyleniyor. Servetin üstünde oturuyoruz, açlıktan kıvranıyoruz ve kullanmıyoruz. Bu durum hiç olmamasından daha kötü değil mi?

Bunları yapabilmek için iyi bir yönetime ihtiyaç var. Domuzdan alındı diye domuz gribi aşısı olmayan bir başbakan hem kendisini, hem ailesini hem de milletini yakar. Özellikle enerji konusu bütün dünyada belli devletlerin eline geçmiştir. Bu işleri yönetmek ve eyleme geçirmek için hem pozitif bilim açısından düşünen hem de yabancılara teslim olmamış bir yönetim lazımdır.

23 Kasım 2009

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..