Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '22

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin Göç Politikası

 TÜRKİYENİN GÖÇ POLİTİKASI NASIL OLMALI ?

              Bilindiği üzere son günlerde Türkiye’nin ana gündemi göçtür. Günümüzde dünyanın birçok ülkesi  için önemli ve çözülmesi zor sorunlardan biri olan göç konusunda maalesef Türkiye’nin biraz daha üzerinde durması gerektiği açıkça ortadadır.  Göç alan ülkeler bu göçü iyi yönetebilirlerse yani  politiklarını iyi uygularlarsa göç bir ülkenin kalkınmasında en önemli rolü üstlenir. Örnek verecek olursak Amerika, Almanya, Hollanda vb. birçok gelişmiş ülkeler aldıkları göçler sayesinde ucuz işgücü ve üretime yaptıkları katkılarla gelişimlerini sürekli olarak sürdürmüşlerdir. Göçmenler bulundukları ülkenin ekonomisine en büyük katkıyı veren faktör olmayı her zaman başarmışlardır. Fakat  bu ülkelerdeki göçün bu şekilde başarıya ulaşmasındaki en önemli etken alınan göçün iyi ve sistemli bir şekilde yönetilmesidir.

                   “Almanya Federal  İstatistik Dairesi‘nin verilerine göre 2021'de ülkede 22 milyon 300 bin kişi göç kökenli olarak kabul edilmektedir. Buna göre Almanya'da nüfusun dörtte biri, yani yüzde 27,2'si göç kökenli “ (Deutsche Welle)   Türkiye’de ise bu oran  %10.51 ’dir. Almanya ve diğer gelişmiş ülkelere göre daha düşük seviyededir.  Göç eğer iyi yönetilirse ülkeler için çok büyük katkılar sağlar. Gelişmekte olan ülkeler için göçün önemi ise  daha fazladır. 

                      Bu yazımda göçün faktörleri ve nedenlerinden ziyade Türkiye’nin uyguladığı göç politikasını ve nasıl göç politikası uygulaması gerektiği  üzerinde durmak güncel olan göç sorunu için daha faydalı olacağını düşünüyorum.

İçişleri Bakanlığının 28.04.2022 tarihli son verilerine göre

Geçici Koruma  : 3.762.686

İkamet İzni   :  1.417.997

Uluslararası Koruma (Sığınmacı) : 320.007

İnsani İkamet İzni   :  10.698

Çalışma İzni  : 123.574  (ÇSGB ’nın 2020 yılına ait verileri )

Düzenli Göçmen sayısı  :   5.634.962’dir.

                   Düzensiz Göçmen Sayısı  : 3.201.720 (Devletimizin elinde de bu yönde bir istatistiksel veri olmadığından  yada kamuoyuyla paylaşmadıklarından dolayı bizde 2016 yılından itibaren sınır dışı edilen yabancı sayısı üzerinden yapılan oranlama ile bulduğumuz tahmini bir sayıdır) 

Toplam Yabancı Sayısı : 8.836.682

Öncelikle Türkiye’deki Düzenli Göçmen programına değinecek olursak; 

                   Türkiye’de yerleşik olarak ikamet etme amacıyla ülkemize gelen yabancıların büyük çoğunluğu izinsiz (kaçak ) statüde çalışmaktadırlar. Bu kesinlikle yabancıların istedikleri bir durum değildir. Türkiye’de yerleşik olarak ikamet eden yabancılar yasal statüde kalıp ve çalışma izni ile çalışmak istemelerine rağmen göç idaresinin uyguladığı yanlış politika yüzünden bu kişiler maalesef kaçak olarak kalmakta ve çalışmaktadırlar.  

                  Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere İçişleri Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve diğer tüm yüksek bürokratlar da ülkemiz için yabancı iş gücünün önemini her fırsatta vurgulamaktadırlar. Bu tespite bende yüzde yüz katılmaktayım.  Fakat hem bunu söyleyip hem de bu yabancıların sistem içerisine alınabilmesini sağlayacak politika geliştirilmemiş olması ne kadarda da sistemsiz ilerlediğimizin en açık göstergesidir.  Ülkemizin kalkınması ve üretimi için önemli olarak gördüğümüz yabancı iş gücünün neredeyse %90 ı kaçak olarak çalışmaktadır. Benim de karşı çıktığım nokta tam olarak da  buradaki sistemsizliktir. Evet yabancı iş gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir gerçek fakat ortada bunları sistem içerisine alacak bir politikanın olmadığı da gerçek. 

                   Toplumun da büyük bir kısmı zaten bu sistemsizlikten dolayı eleştiri getirmektedir. Çünkü kamu düzeni içerisinde yer almayan her birey taşkınlığa ve kurallara uymamaya başlar ve toplum düzenini bozar. Kamu güvenliği sisteminin içerisine almadığın her birey ise toplumun huzurunu ve güvenliğini de her fırsatta bozar ve toplumda bir kaos ortamı oluşturur. Bu sayede toplum manipülasyona açık hale gelir. Toplumlar manipülasyona sebep olacak bu gibi durumları  herzaman eleştirmiştir. Türk toplumu tarihin hiçbir döneminde yabancı düşmanlığı yapmamıştır. Milletimiz misafirperverliği ve Ensar olma özelliği ile tüm dünyaya nam salmışken milletimizi ırkçı ve yabancı düşmanı gibi göstermeye de kimsenin hakkı yoktur.  Milletimiz sadece  var olan yabancıların en faydalı bir şekilde topluma adaptasyonunu ve devletin belirlediği sistem üzerinden bu sürece dahil olmalarını istemektedir. 

                Örnek verecek olursak Göç idaresi turizm amaçlı ikamet izni ile kalacakların sayısında kısıtlamaya gittiğinde söz konusu amaç ile göç idaresine başvuran yabancıların büyük çoğunluğunun başvurusu ret edilmektedir. Fakat reddedilen bu kişiler ülkemizi terk etmiyor tam tersine kaçak bir durumda ikamet etmeye devam ediyorlar. Bu konu üzerine yıllardır göç idaresi bir politika üretemediği gibi ülke ekonomisini ve toplum düzenini bozacak kararlar alarak yararlı olabilecek göçün bu politikasızlıklar yüzünden zararlı hale getirilmesine neden olmaktadır.

                Ülkemizde Turizm Amaçlı ikamet izni,  aile ikamet izni öğrenci ikamet izni, taşınmaz amaçlı ikamet izni ve diğer ikamet izni türlerinin büyük bir çoğunluğu amacı dışında kullanılmaktadır. Yani söz konusu yabancı ülkemizde çalışma izni ile çalışmak yerine sistemin açıklarından faydalanarak yıllarca amacı dışında kullandığı ikamet izni ile kaçak olarak çalışmaktadır. Devletimiz bu yabancıların ülkemize çalışma amacı ile geldiğini bildiği halde bu durum üzerine maalesef bir politika geliştirmemiştir. Burada devletimizin yetkilendirdiği kurum olan Göç idaresinin ise tek politikası yabancıları yasallıktan kaçak kalmaya itmesidir. 

                   Peki  burada ne yapılması gerekiyor ? Türkiye’de yerleşik olarak ikamet eden yabancıların yasal olarak çalışabilmelerini teminen bir politika geliştirilmesi gerekiyor. Ayrıca İkamet izni sistemini ve çalışma izni sistemini de Türkiye’nin güncel göç politikasına hitap edecek şekilde en baştan yeniden düzenlenmesi kamunun, toplumun ve yönetim sisteminin yararına olacaktır. İş yerine bağlı çalışma izninden ziyade bireye dayalı bağımsız çalışma izni sistemini geliştirmeliyiz.  Asgari ücretli bir kişinin işverene maliyeti 5.879.70-TL’dir. Tahminler ışığında ülkemizin sadece yabancıların kaçak olarak çalıştırılmalarından ötürü vergi kaybı aylık 940 milyon dolar ve yıllık bu rakam 11 milyar doların üzerindedir. Ülkemizdeki hem ikamet izni sistemi hemde çalışma izni sistemi Türkiye gibi güçlü bir ülkenin  politikalarının sonucu olması gereken bir sistem kesinlikle değildir. 

                    Burada ki sorun şu ki  kaçak olanları saymayalım ülkemizde 5.634.962 kişi yasal olarak ikamet etmekte. Bu kişilerinde 500 binini yaşlı, çocuk, öğrenci ve çalışmayan ev hanımı statüsünde değerlendirelim. Yasal statüde kalan  kişilerin yalnızca 123.574 kişisi çalışma izni ile çalışmaktadır. Yani yasal olarak kalanların dahi %2.4 u çalışma izni ile çalışmaktadır. Şimdi şunu sormak istiyorum yasal olarak Türkiye’de ikamet etmelerine izin verdiğimiz  5.634.962 kişiden neden sadece 123.574 kişisi çalışma izni ile çalışmaktadır. Geriye kalan  5.511.388 kişinin tamamı herhâlde turizm yada öğrenci  amaçlı değildir diye düşünüyorum. Bizim asıl bu sorunları çözmemiz gerekiyor. Türkiye’ye geliş amaçları çalışma izni olan yabancılara neden turizm amaçlı ikamet izni verilmektedir. Yada çalışma izni için neden ikamet izni şartı aranmaktadır. Bu yanlış politikaların sonucunda zaten yabancılar kaçak olarak çalışılmaya itilmektedir.  Türkiye’ye çalışma amacı ile gelmiş yabancıya belirli şartlar ve kota ışığında bağımsız çalışma izni verilmelidir. Belirli şartlar dediğimizde şuan uygulanan kimseye faydası olmayan şartlardan kesinlikle bahsetmiyorum.  Mesleğine ve sektör ihtiyacına göre hatta bölgesel kriterlerde göz önünde bulundurularak mantıklı bir sistem üzerine kurulu kamuya da faydalı olacak bir çalışma izni sisteminden bahsediyorum. 

Türkiye’deki Düzensiz Göçmen programına değinecek olursak; 

                 Burada da Düzenli göçmenlerde olduğu gibi tam bir sistemsizlik hüküm sürmektedir. Yasadışı yollarla ülkemize giriş yapmış olan yabancılar Türkiye’deki refahı ve güvenli ortamı kendileri için çekim merkezi olarak görmektedirler. Söz konusu düzensiz göçmenlerden kimisi ülkelerindeki kaostan, çatışmadan, savaştan kaçarak ülkemize gelmiştir. Kimi düzensiz göçmen ise  sosyal imkanlarını ve gelir düzeylerinin daha iyi olması için ülkemize göç etmektedirler. Sınırlarımızdaki güvenliği bir şekilde aşan yabancılar ülkemizde kaçak olarak ikamet etmektedir. Devletimizde milletimizde bu durumu bir noktadan sonra kabul etmiştir. Şimdi burada yapılması gereken öncelikle yasadışı yollarla yeni girişlerin kesinlikle engellenmesi gerekiyor. Türkiye'de hali hazırda bulunan düzensiz ve kaçak kişilerinde biran evvel kayıt altına alınarak biyometrik verileri toplanmalıdır. Peki bu konuda da yetkilendirilmiş kurumumuz olan göç idaresinin bir çalışması var mı ? yada bu durumla baş edecek bir politikası var mı ? ben göç idaresinin böyle bir politikası olduğunu zannetmiyorum. Hatta kendi istekleriyle kayıt altına alınmak isteyen yabancılar göç idaresine gittiklerinde  Göç İdaresinin bilinçsiz politikası ile karşılaşıyorlar. Bu kişileri kayıt altına almayı bırakın  Göç İdaresinin  kapısından içeri bile almıyorlar.  

         Asayiş uygulamalarında yakalanan düzensiz göçmenlerin (kaçak) çoğu Geri Gönderme Merkezlerinde kısa bir süre tutulduktan sonra “Terke Davet” edilerek serbest bırakılıyorlar. Bu uygulama gerçekten bir politika değildir. Önce bu kişileri yakalamak için devletimiz bütçeden kaynak  harcayacak  sonra hiçbir şey olmamış gibi serbest bırakacak. Peki bu politikanın kime ne faydası var ? Devletimize bir faydası yok Milletimize de bir faydası yok hatta yakalanan yabancıya da herhangi bir faydası söz konusu değil. O zaman bu politikayı halen neden değiştirmiyoruz  kimseye faydası olmayan bir politikaya neden sahip çıkıyoruz ?

             Yabancılara uygulanan bu bilinçsiz göç politikası Türkiye'nin toplumsal yapının bozulmasına gettolaşma ların oluşmasına sebep olduğu gibi kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin aksamasına da neden olmuştur. Bu durumdan faydalanmak isteyenler elbette toplumdaki  huzursuzluğu manipüle ederek yabancı karşıtlığını  oluşturmaya çalışacaklardır.  Asıl üzerinde durmamız gereken göçmenler konusundaki kötü politikamızdır. Bu kötü politikadan dolayı da ülkemiz üzerinde büyük oyunlar oynanmaktadır. Milletimizin sinir uçlarıyla oynanmasına müsade eden de maalesef devletimizin yabancılar konusunda uyguladığı politikadır.  Devletimiz bu politikaları gözden geçirdiğinde sistemin aksayan tüm yönlerini görecektir. Yeni Dünya Düzeninin sancılarının devam ettiği bu dönemde hızlıca hareket edilip göç politikamız toplumumuzun yararına ve devletimizin menfaatine yönelik olarak güncellenmelidir.

 
EMRAH YILMAZ

       

 
 
Toplam blog
: 5
: 244
Kayıt tarihi
: 21.10.15
 
 

AYDIN / DİDİM'de doğup büyüdüm. İstanbul'da yaşıyorum.  Küçüklükten beri siyasete ve Dünya'daki i..