Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '10

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye’nin hukuk sisteminin vay haline !

Türkiye’nin hukuk sisteminin vay haline !
 

Adalet sisteminin güçlü olması, ülkenin güçlü olması demektir.


Çok şeyimizle övünüyoruz ya, bazıları gerçekten övünülecek değerler. Ama kimilerinin övündüğü hukuk ve yargı sistemimiz, bırakın övünmeyi, 21. Yüzyılda bizi maalesef karamsarlığa itecek, olay ve sonuçlarla doludur.

Maalesef ki, bir ülkenin hukuk sistemi iyi işlemezse, o ülkede adalet mekanizması da iyi işlemez hale gelir. Belki, kimileri ‘yahu adalet ve hukuk sistemi zaten iyi işlemiyor, işte o yüzden bu sistem değiştirilmek isteniyor’ diyebilir. Ancak, şu bir gerçek ki, tepeden bakarak, bir takım öngörüler ortaya sürerek, hukuk ve yargı sistemini, daha işlevsel, daha objektif ve geleceğe bakan bir mekanizma haline getirmek o kadar kolay olmasa gerek. O zaman ne yapılmalı sorusunun cevaplarını, ancak yargı ve hukuk sisteminin tam da tepesinde ve hatta göbeğinde oturanlar verebilir diye düşünüyorum.

Zaten, içinde bulunduğumuz şu zamanlarda, yargı sisteminin tepeden tırnağa değiştirilmek istenmesine de karşı olan yine yargı ve hukuk sistemi üyeleridir. Peki neden? Bunu sorguladık mı hiç? Çok zannetmiyorum. Bunu vatandaşlar olarak, ne kadar sorgulayabiliriz ki. Çünkü kafamız çok karışık. Çünkü tam olarak bilgilendirilemiyoruz. Çünkü teknik terim ve açıklamalarla, iyice bilinçsizlendiriliyoruz. Çünkü halkın anlayacağı dille konuşulmuyor. Çünkü korkuyoruz. Çünkü biz aslında hazırcı bir milletiz, önümüze ne getirilirse onu kabul eder, yaşantımıza bakarız… İşte bu yüzden de anayasa değişikliği olur da bir referandumla önümüze getirilirse –ki öyle gözüküyor- yetmiş küsur milyonluk Türkiye’de kaç milyon kişi, bilerek ve sağduyulu olarak sandık başına gidecek ve neye göre, kime göre, hangi bilgiye göre oy kullanacak? Oy kullanacağı zaman, geleceğin Türkiye’sini kafasında nasıl şekillendirecek? Bu arada ‘zaten edebilseydi, bugünkü durum olmazdı ‘ diyenlere de katılmıyor değilim..

Neresinden bakarsanız bakın, zamanlarca tartışılacak bir durumdur bu. Her nekadar, hükümet kanadından bu tartışmalara pek meydan verilmiyorsa ve tartışmalar bir monolog halini almışsa da, yeni bir anayasa ile birlikte, yeni bir hukuk ve adalet sistemi yolda gibi gözüküyor. Bunun neresi kötü? Ebetteki, bu ülkede sivil ve hiçbir kesimi korumayan, olumsuz bir anlamda güvence altına almayan ama top yekûn, tüm ülke vatandaşlarını güvence altına alan bir anayasa ve hukuk sisteminin olması herkesin ortak payda olarak birleştiği bir durumdur. Ama ya aksi bir durum olursa? İşte o zaman vahim bir manzara ile karşılaşırız.

Şimdi yargı sistemine neşter atılmaya çalışılıyor ya ! Aslında, hukuk sistemindeki aksaklıklar ve işleyen mekanizmanın istenildiği gibi işlemediğinin görülüp, bu sisteme neşter atılması, gelecekte bu ülkenin daha yaşanılabilir bir ülke olmasını sağlayabilir. Bunlar nelerdir diyenlere, o kadar çok örnek verilebilir ki ? Örneğin, bugün borçlar kanunundaki, siyasi partiler kanunu, medeni hukuk gibi, bir çok kanun maddesindeki, birçok madde, tekrar düzenlenebilir. Bugün adliyede her savcının önünde kaç adet dosya olduğuna bakılabilir. Bugün adliyelerde, insanlar bir dava açmak için nelere katlanıyorlar, avukatlar, bir davadan diğerine giderken, ne gibi ‘yasal’ engellerle karşılaşıyor. Bir davanın sonuçlanması neden yıllar alıyor ? Bu ülkede taş atan çocuklar on yıllarca hapis yatabiliyorken, cinayet işlemiş, ırza geçmiş, çocuk istismarcılığı yapmış olanlar neden üç-beş yılda çıkarlar, ekmek veya baklava çalan çocukların hayatı hapislerde geçerken, bu ülkeyi soyanlar neden rahat dolaşabiliyorlar. Yasalardaki açıklardan mı faydalanıyorlar, arkalarımı çok kuvvetli ve destekli… Ya Silivri davaları ? Hukuksuz telefon dinlemeleri. Yargısız infazlar ? İşte Bunlara bakılabilir, bunları göz önünde bulundurarak, hukuk ve adalet sistemimizi sorgulamak gerekir.

Bir başka örneği de, Milliyet yazarı Melih Aşık’ın köşesinde dile getirdiği bir konuyu örnekleyerek biz de burada kullanalım. Tabiki, bunu hoşgörüyle karşılayacağını umarak..

Efendim, hikayeyi fazla uzatmadan şöyle anlatayım. Muğla F tipi cezaevinde tutuklu olan bir zat, ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) kurucusu olan rahmetli ve Sayın Türkan Saylan hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Gerekçe ise, Saylan’ın cenaze töreninde tabutunun üzerine Türk Bayrağı örtülmesi. Saylan’ın Hırıstiyanlık propagandası yaptığını iddia eden bu arkadaş bu durumdan fazlaca rahatsız olmuş ve savcılığa şikayet etmiş. Muğla savcılığı da bunu dikkate almış ve olay İstanbul’da meydana geldiği için, yetkisizlik kararı alarak dosyayı İstanbul Fatih Cumhuriyet Savcılığı’na göndermiş. Fatih Savcılığı da cenaze Nişantaşı Camii’nden kaldırıldığı için ‘yetkisizlik kararıyla’ dosyayı Şişli Savcılığı’na göndermiş. Sonra, Şişli Savcılığı’da ÇYDD’nin merkezinin Beyoğlu’nda olduğu için dosyayı Beyoğlu Savcılığı’na göndermiş. Uzun bir yolculuktan sonra, ilgili dosya Beyoğlu Savcılığı’nın ‘olay kabahatler bölümüne’ giriyor ve savcılık bu dosyayı Beyoğlu Kaymakanlığı’na gönderiyor. Çok mu sıkıldınız. Haklısınız… Peki sonra ne oluyor ?

Dosya Beyoğlu Kaymakamlığı’na geldikten sonra, Beyoğlu Kaymakamlığı da ‘YÖK yasasına göre öğretim üyelerinin tabutlarının üzerine Türk Bayrağı örtülebileceğinden’ burada bir derneğe yüklenebilecek herhangi bir sorumluluk ve suç unsuru olamayacağı kanaatine varıyor. Ve dosya kapanıyor.

Ama ufak bir ayrıntı ile. Aylar süren bu yolculukta, Muğla’dan yola çıkan ve İstanbul’da dolaşmadık yer bırakmayan dava dosyasından haberdar olan ÇYDD, Kaymakamlığı gerekli konularda bilgilendiriyor ve konu hakkında belki de YÖK’e danışılıyor. Netice itibari ile dosya kapanıp, dava düşüyor ve şimdilik bu yolculuk bitmiş gözüküyor.

Şimdi soru şu ! İlgili dairelerin Savcıları dosyayı derinlemesine inceleselerdi, araştırsalardı ya da belki de yoğunluklarından ve iş yüklerinden biraz zaman ayırıp, inceleyebilselerdi, belki bu dava çok daha kıza zamanda neticelenebilirdi.

Bir diğer doru da şu ! Yazarın da dediği gibi, ya dava konusu çok ciddi bir mesele olsaydı. Yada bu kadar ciddiyetsiz bir konuda hem Sayın Saylan, hem de dernek mahkum edilseydi.. O zaman ne olacaktı?

Yine övünebilecek miydik bu hukuk sistemimizle? Adalet sistemini değiştirmek kolaydır ama....

Victor Hugo’nun dediği gibi: “ İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır… “

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..