Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '14

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Türkiye'nin İhracat açmazı

Türkiye'nin İhracat açmazı
 

ihracat, gelişme, cari açık, yüksek teknoloji, ticaret, tedarik zinciri, paolitika, ticaret haritası, trade map, bilgi, eğitim, arge, inovasyon, pazar, talep,


Günümüz dünyası globalleşme ve teknojik ilerlemeler sayesinde bir köy durumuna gelmiştir. Bilişim ve telekom teknolojileri, ulaşım teknolojileri, üretim teknolojileri ve medya ile dünyanın en ücra köşelerinde olan olaylar bile anında dünya gündemine servis edilebilmektedir.

Yine aynı günümüz dünyasında ticaretin şeklide değişmeye başlamıştır. E-ticaret, B2B portallar, sosyal medya ile insanlar birbiri ile iletişime geçerek yeni ticaret kanalları yaratma eğilimine gitmektedir.

1nci sanayi devrimi sırasında dünyada üretim yeteneği fazla gelişkin değilken ve teknolojiye belirli ülkeler sahipken ürün ve hizmetleri almak için sıraya girilirdi.  Arz eksikliği dolayısıyla yetersiz ürün ve hizmet üretilebilirdi. Mesela bir otomobili alabilmek için 8 ay 1 yıl arası bir süreyi gözden çıkartmak gerekirdi. 

3ncü sanayi devriminide tamamlayan günümüz dünyası dev bir depoya dönüşmüş durumda. Mal ve hizmeti bulmak hiç sorun teşkil etmemekte. Sorunu fiyat ve kalite ile pazarın ihtiyacı olan ürünü üretip, üretememek teşkil etmekte. Günümüz dünyası hiper ve yıkıcı bir rekabet ortamında global arenada ticaret, üretim ve ekonomi savaşlarına devam etmektedir. Talep sıkıntısı vardır. 

Ayrıca firmalar stoksuz ve sipariş temelli, proje bazlı çalışarak hem stok bulundurma maliyetleri hem de malı ürettiklerinde meydana gelen satamamaya karşı fiyata yükledikleri riskleri minimize etme eyiliminde.

Günümüz dünyasında ayrıca tedarik zincir yönetimi gibi kavramlarla ticarete, ihracat ve ithalata yeni formlar kazandırılma çabası olduğu gözlenmektedir. Lojistik firmaları kendilerini birer tedarikçi gibi konumlandırmaya meyletmektedir. 

Peki biz ne durumdayız. herşeyden önce bir pazar olduğumuz gerçek. Türkiye kendini ihracatçı gibi konumlandırma yeteneğini ve eski motivasyonuınu vede ivmesini  TL nin geçtiğimiz 6 yılda %100 değer kaybetmesine rağmen kaybediyor görüntüsü vermekte. Para politikası ensürmanları ile ihracatı arttırma çabaları gerçekten banel!  Ayrıca İhracat yapmak için kullanılan girdilerin çoğu ithal. Adeta bir montaj ekonomisi ve ülkesiyiz. Ha birde İnşaat ekonomisiyiz. İnşaatta kullanılan girdilerin çogu da ithal. En basit örnekle 12 milyar dolar hurda ithal ediyoruz bu hurda çok ve pahalı enerji harcanarak demire dönüştürülüyor ve bu demir inşaatta kullanılıyor. Alın size basit bir örnek bunun yanında inşaatta kullanılan 20 binden fazla ürün kalemini incelerseniz yazdıklarımın gerçek olduğunu görürsünüz. Zira sayılar yalan söylemez. 

Nedenler nelerdir?

-Siyasi: Herkes politik iktisata konu bir ülke olduğumuzu biliyor. Ekonomi Ankara'dan yönetiliyor. Haddindan fazla bürokrasi ve kontrol var. Neden Türkiye'nin rakiplerinin ihracatlarına ve ihracattaki karlılıklarına odaklanmayıp 20 yıl önce böyleydik şimdi böyleyiz söylemlerine sığınıyoruz?  Biz kendi kendimize rakip ve düşman oluyoruz çıktılarda böyle oluyor. -Teknoloji eksikliği: Katma değerli ürün ve hizmet üretecek teknolojiler ve insan kaynaklarına tam olarak sahip değiliz.  

- Pazar Bilgisi eksikliği: Dünyada 1 milyarın üzerinde farklı mal ve hizmet üretilip tüketilmektedir. Biz çok kaliteli ürünler üretsek bile ürettiğimiz ürünlere talep olmadıktan sonra başka türlü ifade edersek dünyada talep olan ürünleri üretmeyip ürettiğimiz malların elinde kalmasına yol açmamız. İlgili mal üretim tecrübe ve bilgilerinin eksikiliği

- Niş Marketlere Bilememe: Bazı durumlarda ürünler kaliteli, fiyatlar rekabetçi olmakla birlikte alıcıların nerelerde oldugunu ve onlara ulaşmak için illigi ülke ile iletişim yetersizliği, İş kültürünün bilinmemesi gibi nedenlerle de ürün ihracatı zayıf kalmaktadır.

- Aracılara Saygısızlık ve Şark Kurnazlığı: Türkiye'de Avrupa'dakinin tersine aracılara, size iş getirenlere karşı bir küstahlık ve saygısızlık var sürekli. Satıcı, üretici işi getiren, çevre, bilgi, iletişimi anlamında yetkin aracıları işi elde edip alıcı ile direk iletişim kurana kadar kullanıp atma eğiliminde. Malesef firma sahiplerinin çoğunda iş ahlakı yok. Çoğu şark kurnazı ve karşısındakini ütme derdinde. 

Karşısındakini tek kullanımlık çakmak gibi görmekte. Karşısında bir insan olduğunu ve ona göre davranması gerektiğini bilmemekte. Aklında tek olan şey para, sayılar, ancak bir firmanın sürdürülebilirlik amacı ve sosyal sorumluğu amacı olduğunu unutmakta. Bırakın unutmayı '' O ne yahu?'' diyebilmekte.

Bunu şuna benzetebiliriz. Sizin komşunuz var size aşure yapıp 1 kap aşure getiriyor ancak siz ona aşure kabını bile geri vermiyorsunuz.! Oysa ki kültürümüzde birisi size birşey ikram ederse siz karşılığında ona evinizde ne yapıyorsanız kabına doldurup geri verirsiniz.  İş hayatında bu davranış kalıbı malesef yok olmuş durumda. Yine oysa ki size iş getiren kişi ile ilgili pazarlarda farklı projeler yapıp daha derinlemesine işler bitirmek birlikte bir pasta üretip herkese emeği oranında pastadan dilim vermek ne kadar değer yaratır? Hep ben yiyeyim diğerleri baksın yanılgısı, ülkenin kaynaklarının ve zamanının kaybına yol açmaktadır.

Art Niyetli Aracılar: Türkiyede bir üretenler, bir ticaretle ugraşanlar, aracılığa gerçekten emeğini, çevresini ve tecrübesini veren insanlar ile birde fırsatçı, üc kağıtçı, vurkaççı tipler var. Sapla samanı ayırmak gerekir. 

Satıcılar, üreticiler, aracıların hepsi Şeytanca düşünüyor artık. Bıyık büküle büküle kaytan İnsan öpüle öpüle Şeytan olur sözü. Günümüz Türkiyesinde hayat bulmuş durumda. 

-İş Planı Kurgu Sorunları: Kobilerin ve diğer işletmelerin iş planı kurgularında ihracat dönüklüğü görememekteyiz.

- Risk Yönetimini Bilememek: Tek bir pazara odaklanıp olası kriz ve talep daralmaları sonucu güç kaybederek yeniden ihracata yeltenememek. İşte yukardaki nedenlerden dolayı Türkiye elindeki stratejik üstünlükleri kullanamamakta, zaman Ülkemiz aleyhine ve doyayısıyla ülkemiz insanı aleyhine işlemektedir. 

Ülkemize her yıl 40 milyon turist gelmesine rağmen bu potansiyeli bile etkin değerlendirememekteyiz.

2010 yılında İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesinde Emit Standında Ajansın stand sorumluluğunu yaptım. İlgili fuarda insanımız promosyon malzemelerini tıpkı toplayıcı çingeneler gibi topluyor sonra dışarıya dogru atıyordu. 

Ben ise elimizdeki promosyon malzemelerinde set yapıp Ülkeler kısmındaki temsilcileri stand stand gezerek adeta nokta atışı yaparak, İstanbul'u, Türkiye'yi tanıtan kitapçıkları, magnetleri, kitap ayraçlarını, çantaları elden teslim edip  Ülkelerine gittiklerinde görünür yerlere koymaları yönünde ricada bulundum. Hepsi seve seve yapacaklarını söylediler. 

Hep söylediğim gibi Kapıyı değil Kafayı değiştirmek lazım. Yaklaşımı değiştirmek lazım.

Dönüşümün önce mikro seviyede sonra ülke seviyesinde olması lazım. Tepeden yaklaşımlar tabanda gerçek karşılığını ülkenin mevcut durumunda dolayı da karşılığını bulmuyor. 

Kaporta değişik motor aynı motor ise arabadan eskisinden fazla bişey beklememek gerekir.

Güzel ülkemiz Lübnanlıların olsaydı inanan dünyanın en büyük tedarik zinciri, transit ticaret, ihracat ve üretim merkezi olurdu. Dünyanın her yerine dağılmış vatandaşları ile bu işleri çok güzel beceriyorlar.  

 

 

 

 
Toplam blog
: 77
: 707
Kayıt tarihi
: 03.07.08
 
 

37 yaşındayım, yüksek lisans mezunuyum. ve girişimciyim. İngilizcem iyi sayılır. Gıda ve perakend..