Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '08

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye’nin kene gerçeği

Ülkemizde birkaç yıldır süregelen KENE vakaları gündemimizde önemli yer edinmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı ile ölümcül vakalara neden olan kenelerle mücadele dört bir yandan devam ediyor. Her geçen gün yeni çözümler üretiliyor.

Ancak gözden kaçan bir konu var…

Bizler uzun zamanlar boyunca insan kılığına girmiş kan emicilerin kanımızı keneden beter emmesiyle yaşamaya alıştık. Üstelik bu keneler bir anda öldürmüyor da. Resmen süründürüyor toplumu.

Elinde avucundaki üç kuruşa göz dikilen vatandaşlarımız pek çok kere çeşitli kene gruplarının saldırısı altında kalıyorlar. Bu gruplar bazen sermaye çevresi, bazen siyasi çevre bazen de medya çevresi olarak karşımızda. Asıl korkulması gerekilen ve mücadele yöntemleri araştırılan bu kitlelere karşı nedense kaderine boyun eğen bir toplum halini aldık, aldırıldık…

Toplumda KKKA virüsü taşıyan kenelere karşı büyük bir seferberlik var. Zoologlar bu konuya ilişkin ciddi çalışmalar yapıyorlar ve başarılı oldukları da oluyor. Ancak iki ayaklı insan görünümlü kenelerle mücadele yalnız zoologlarla olamayacak kadar ciddidir.

“Bu kenelere karşı ne şekilde bir mücadele edilmelidir?” sorusuna hep birlikte çözümler bulmalı ve bu çözüm önerilerini uygulamaya geçirmeliyiz…

Bu amansız canlılara karşı mücadelemizde ki en önemli adım birlik olmaktır. Başka türlü bu savaşın başarıya ulaşmayacağı gerçeğini unutmamalıyız.

Öncelikle hali hazırda yapılanmayı sağlamış olan sivil toplum kuruluşları ve mesleki örgütlenme kuruluşlarında hepimiz yerimizi almalıyız. Hepimiz çocukken büyüklerimizden ölüm döşeğinde olan babanın çocuklarının birlik olması için çöpleri kırarak verdiği öğüdü dinlemişizdir. Bu öğüdü herkes haklı bulsa da haksızlığa karşı mücadelede bunu pek dinlemiyoruz maalesef…

Sağlanan bu birlikteliğin sonucunda ne olacak?

Herkesin canını sıkan olaylara karşı verilen tepki birlikle olacak ve daha ciddiye alınacaktır. Yapılan bilimsel araştırmalar en güzel sesin toplulukların çıkardığı ses olduğunu göstermiştir. Haksızlığa karşı verilen mücadelenin de daha çok alanda hak ettiği dinlenmeye erişebilmesi için bu sesin geniş kitleler tarafından hep bir ağızdan çıkması gereklidir.

Demokratik sistemlerin olmazsa olmazlarından olan sivil toplum kuruluşları altında her ne kimlikten olursak olalım kendimize yer edinmeliyiz. Sendikalarda kendimize yer edinmeliyiz. Bunlar olduğu sürece, biz çevremizdekilerin hakkını kolladığımız sürece çevremizde bizlerinde hakkını kollayacak insanlar olacaktır.

Bu kan emici kenelere karşı savaşta ne yazık ki bizi izole edebilecek bir sprey olamayacaktır. Bu yüzden bir köşeye geçip birileri bizi kurtarır demek imkansızdır.

Mustafa Kemal’in Milli Mücadele ile ilgili vurguladığı en önemli noktalardan birisi; “Milletin istikbalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır” fikridir.

Günümüzde bu sözün ne kadar büyük anlam taşıdığını görmemek sadece kör olmaktan olabilir.

İnsan kılığına bürünmüş, iki ayaklı kenelere karşı bir mücadele vermek gerekiyorsa bunun için öncelikle birlik olmalıyız. Bu konudaki mücadeleler ancak hep birlikte geliştirilebilir.

Esen Kalın…

 
Toplam blog
: 16
: 951
Kayıt tarihi
: 02.09.08
 
 

. ..