Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Türkiye'nin Musul sorunu (VII)

Türkiye'nin Musul sorunu  (VII)
 

Sykes-Pıcot Antlaşması'nın mimarlarından, İngiliz Baron Mark Sykes şöyle diyordu: '' Türkiye diye birşey artık var olmamalı!... İzmir, Yunanlılar'ın, Adana İtalyanlar'ın, Güney Toroslar ve Suriye Fransızlar'ın, Filistin ve Mezopotamya'da (Musul, Süleymaniye, Kerkük, bugünkü Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'nun önemli bir kesimi ve de bu günkü Irak'ın diğer kesimleri...) İNGİLİZLER'in ve İstanbul ve de geri kalan kesimler de RUSLAR'ın olmalıdır."diyordu. Ve coşkuyla devam ediyordu: "Ayasofya'da ''TE DEUM'', Kudüs Ömer Camii'nde de ''NUNE DİMİTTİS'' okuyacağım!... Bunu bütün ''Küçük Kahraman Uluslar'' şerefine; , Galce, Lehçe, Keltçe ve Ermenice okuyacağız..." Okudular, ama bu bölgedeki ''Halklar'ın'' canına okudular. Hala , Balkan Halkları , Kafkaslar, Mezopotamya ve Filistin Halkları birbirlerinin , canlarına okuyorlar. Bu ''Halklar'' hala, bu gün bile, bir türlü kendilerine gelemiyorlar!

Ruslar, Panslavizm'le, Çarlık Rusyası'nın önderliğinde, Slav Irkı'nın birliğini hedefliyor, bunun içinde, bugün ki, Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Yunanistan'da kalan Batı Trakya'nınbir kısmı, Doğu Trakya, İstanbul ve Boğazları kapsayan bir sınır çiziyorlardı...Yunanlılar, Panhelenizm'le, Grekler'in birliğini hedefliyor, Batı Anadoluyu'da ilerde bünyesine katacak bir''Megalo İdea''ile yeni bir Bizans olmayı düşlüyorlardı...İtalyanlar, Panitalyanizm'le, Latin Irkı'nın birliğini hedefliyor, bunun içinde, İtalya'dan başlamak üzere, Osmanlının Kuzey Afrika Vilayetleri, Ege Adaları, Güney Balkanlar, Anadolu'nun güney kesimlerini bünyesine katacak, ''Bir Batı Roma İmparatorluğu'' düşünü kuruyorlardı... İngiltere ve Fransa'nın ise, bu tür hayalleri yoktu!...Onların daha önceden belirlenmiş, bu devletleri de kontrol altında tuttukları, ''Büyük Hedefleri'' vardı...

Bu Irkçı-Milliyetçi süreçlerden, Almanya'nın da etkilenmemesi mümkün değildi. Bismark; 35 küçük Alman Devletçiğini birleştirerek, tüm Avrupa Cermenleri'ni bir araya getirecek Alman Cermen İmparatorluğu'nun temellerini atmış idi. Bu süreç işlerken, Almanya, Avrupa'daki , kolonyalist gelişmelerin gerisinde kalmış, büyük sömürgelerden ve pazarlardan pay sahibi olamamıştı. Ancak, onların da gelişen sanayileri, Frankfurt'ta güçlü bir finans grupları (!) vardı. Oluşturmaya çalıştıkları, ''ŞARKA DOĞRU'' politikasıyla, onlar da, Osmanlı İmparatorluğu'nun pazarını ve vilayetlerindeki yeraltı ve yer üstü zenginliklerini paylaşmak istiyor; Balkanlar'da,
Kafkaslar'da, Mezopotamya ve bugünkü Irak'da ve de Kuzey Afrika Vilayetleri'ndeki zenginlikleri ve bu pazarları ele geçirmeyi ve hatta ''Mezopotamya'ya yerleşmeyi'' , düşünüyorlardı. Osmanlı gibi, tam paylaşılamamış, İran ve Çin'de ilgi alanlarındaydı... Onlarda, Paxbritannica'nın, dünyadaki egemenliğini kırmayı hedefliyor, Hindistan ve Avustralyada'ki büyük koloni birliğine karşın, Hindistan'a ve Çin'e kadar uzanacak;
''Orta Asya Türkleri'nin de dolayısiyle dahil edildikleri , BÜYÜK TÜRK KOLONİSİ''ni hedefliyorlardı!

Paxbritannica'nın (İngiltere Krallığı'nın, tüm dünyadaki, ekonomik, finansal ve siyasi hegamonyası'nın) gücünü kırmak o kadar da kolay değildi! Rothschildler'in kontrolündeki, Britanya Bankaları, uluslararası para akışını sağlıyor, ödeme trafiğini de kontrol ediyorlardı. İngiltere'nin rekabet edilemiyecek , ''Müthiş'' bir güçde dünya denizlerine hakim donanması vardı. Bu yüzden Almanlar, güvendikleri ''Karasal'' askeri güçlerine uygun bir yayılma politikası çizmek zorundaydılar. Alman Dış Politikası'nı, 3B Planı'yla uygulamaya soktular.
Bu, Türkçe'siyle; Berlin, Boğazlar, Bombay Projesi, olarak geçiyordu. Almanlar, Osmanlı'nın, siyasi ve ekonomik, mali ve psikolojik vaziyetlerini, yakinen takip ediyorlardı. ''93 Harbi, 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı'' sürecinde, İngilizler'in sözümona ihanetine uğrayan Osmanlı'ya yaklaştılar. Ona, Balkanlar'da ve doğuda karşılaştığı başkaldırılarda, yaşadığı sıkıntılarda, maddi ve manevi destek verdiler. Askeri yapılarına, önemli katkılar sunarak, Osmanlı Orduları'nın toparlanmasını sağladılar. Sultan Abdülhamit'de, İttihak Terakki'nin askeri kanat lideri Enver Paşa'da, ''Bu ''Askeri Disiplinden, eğitim ve askeri yardım desteğinden'' çok etkilendiler...

Bismark'ın, büyük bir stratejisyen oluşu, Avrupa'da büyük denge politikaları izleyebilmesi , ülkesinin Avrupa'da hızla büyüyen ve güçlenen bir sanayiye ulaşması, yukarıdaki Osmanlı'nın trajik süreçlerine şahit, ancak istediği ölçüde müdahil olamayan, Sultan Abdülhamid'in, fırsatı ele geçirince ''Alman Kartını'' kendi ''Dakik Denge Politikası '' içinde oynamasına yol açtı. Yıllardır, onu ve devletini rezil ve perişan eden, İngiliz ve Fransızlar' karşı bir üst pozisyon kazanacağını umuyordu. Nitekim bu ilişkilerin sonunda bir dönem, ülkede ticari yaşam canlandı, eğitim , tıp, bazı endüstri alanlarında ve alt yapı çalışmalarında o gün için önemli işler yapıldı, bu emperyalist güçlerin, siyasi hedefleri de, bir zaman için de olsa yavaşlatıldı.

Anadolu'nun ilk demiryolu 1866'da İngilizlerin yapıp işlettiği, İzmir-Aydın Demiryolu'dur. Ege ovalarını bereketini Avrupa'ya taşımaya katkı sunmuştur. Balkanlar'da gene İngilizler'in imtiyazında, Çernovoda-Köstence ve ardından da açılan, Rusçuk-Varna hatları vardır. Bu hatların bir ucu limanlara çıktığı gibi, hatlar, o bölgelerin hububat ve maden potansiyelinin , ucuz maliyetlerle, emperyal ülkelere akışını sağlamışlardır. 1888'de Osmanlı Devleti'ni nihayet, Belgrad'a, Viyana'ya , Berlin'e, Paris ve Londra'ya bağlayan, ''Şark Demiryolları''işletmeye açıldı.

(devam edecek)

Fotograf: ENVER PAŞA

(Işık Doğu'da mı?...)

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..